| Şu anda fosil yakıtlar kullanıyoruz çünkü onları bulmak kolay ve bunu yapabiliyoruz. | TED | حالياً نحن نحرق الوقود الأحفوري لأنه من السهل العثور عليه، ولأننا نستطيع ذلك. |
| Pentagon'a giderseniz, size "Şimdi 20.000 fitten turşu fıçısına girebilecek bombalar yapabiliyoruz." | TED | وان ذهبتم الى البنتاجون سوف يقولون لكم أتعلمون نحن نستطيع اليوم حقاً ان نسقط قنبلة في برميل مخلل من ارتفاع 20 ألف قدم |
| Bunu çözümlediğimiz diğer bireylerde de yapabiliyoruz. | TED | نستطيع تجربة ذلك على عدة جينات قد سبق وفحصناها أيضاً. |
| Epinefrin gibi doğadakinin aynısı olan moleküller yapabiliyoruz ya da bu ikisi gibi sıfırdan yeni moleküller yaratabiliyoruz. | TED | نستطيع صنع جزيئات طبق الأصل من الطبيعة، مثل الإبينفرين، أو نستطيع خلق صناعتنا من الصفر، كهذين الاثنين. |
| Ama kadınlara gelince, biz sadece alışveriş yapabiliyoruz ve mahjong oynayabiliyoruz. | Open Subtitles | لكن النساء، ليس أمامهن سوى التسـوق ولعب الـ "ماهجونج". |
| Ama kadınlara gelince, biz sadece alışveriş yapabiliyoruz ve mahjong oynayabiliyoruz. | Open Subtitles | لكن النساء، ليس أمامهن سوى التسـوق ولعب الـ "ماهجونج". |
| Ayrıca bunun engelleri tırmanabilen 3D-baskılı sürümünü de yapabiliyoruz, daha önce gördüğünüz kara böceğe benziyor. | TED | نستطيع أيضا إنتاج نماذج ثلاثية اﻷبعاد، يمكنها الصعود فوق العقبات، مثل الصرصور، الذي شاهدناه في وقت سابق. |
| Yeni yaşam formları oluşturmak gibi şeyleri yapabiliyoruz. | TED | نستطيع القيام بمثل بأمور كخلق أشكال حياة جديدة |
| Galileo uzay aracı sayesinde olası tuz oranının Dünya'daki bazı göllerinkine benzer olabileceği çıkarımını yapabiliyoruz. | TED | والفضل يعود لمسبار غاليليو، نستطيع استنتاج أنّ محتواه الملحيّ الكامن شبيهٌ بذاك الموجود في بحيرات أرضيّة. |
| Sterlini artık sensiz de yapabiliyoruz. | Open Subtitles | نستطيع الاعتمـاد على أنفسـنا بالنسبة للجنيه. |
| Bu çılgınlık, adamım, ama onu takip edebiliyoruz. yapabiliyoruz. | Open Subtitles | أنه شي جنوني, ولاكننا نستطيع تعقبه, نحن نستطيع |
| FBI'ın yapamayacağı şeyler yapabiliyoruz. | Open Subtitles | نستطيع ان نفعل اشياء لايستطيع مكتب التحقيقات الفيدرالي فعلها |
| Ve istediğimiz her şeyi yapabiliyoruz. Uçabiliyoruz bile! | Open Subtitles | و نستطيع أنْ نفعل أيّ شيءٍ نريده حتّى الطيران |
| Bugünlerde adaletten direk yolsuzluğa geçiş yapabiliyoruz. | Open Subtitles | نستطيع توجيه العدالة إلى اللا قانونية هذه الأيام |
| Teknolojiyle çok şeyler yapabiliyoruz, ...bir karar tebliğ edildiğinde boyun eğdim. | Open Subtitles | نستطيع فعل الكثير بالتقنيه ورغم ذلك ، حينما تم إعطائي المذكرة ، خضعت |
| Sonunda kendi türümüzü satıyormuş gibi hissetmeden işimizi yapabiliyoruz. | Open Subtitles | نستطيع أخيراً أن نقوم بعملنا براحة دون بيع نوعنا. |
| Bunların hepsini yapabiliyoruz. | TED | نستطيع القيام بذلك بكل سهولة الآن. |
| Bunu noninvazif, uzaktan ve az masraflı bir şekilde, yaklaşık %85 doğruluk oranıyla yapabiliyoruz -ki bu tahmin faktöründen daha yüksek bir oran. | TED | نستطيع القيام بذلك دون عملية جراحية، عن بعد وبثمن بخس، وبدقة تقارب 85%، والتي هي أفضل بكثير من صعيد الإحتمالية. |