Heorot'un bizi korumak için elinden geleni yapmadığını söyleyenler var. | Open Subtitles | بعض من قبيلتي يقولون بان هيروت لم تفعل الكثير للحماية |
Belki. Ama neden yapmadığını biliyor musun? | Open Subtitles | ربما كان لينبغى عليك لكن أتعرف لماذا لم تفعل ؟ |
Ama o reddetmiş. Kesinlikle öyle bir şey yapmadığını iddia etmiş. | Open Subtitles | لكن ذلك الشخص رفض الفكرة ادّعى أنّه لم يفعل قطَ شيئا مثل ذلك |
Arabasına bir şey yapmadığını söylemiştin. Söylemek zorundaydım. Böylesi daha iyiydi. | Open Subtitles | ـ قلتِ أنّكِ لم تفعلي أيّ شيء لسيارته ـ كان عليّ قول هذا، الأمر سهل |
Bundan önce hiçbir Lord Kumandanın yapmadığını yaptı ve Yabaniler'i kapımızdan geçirdi. | Open Subtitles | لقد ترك الهمج يدخلون عندنا، حيث لم يفعلها أي قائد من قبله |
Seni yakaladığım zaman, bana yapmadığını söylemiştin. | Open Subtitles | عندما ألقيت القبض عليك، أخبرتني بأنك لم تفعلها |
Buna sebep olacak ne yaptığını veya daha doğrusu ne yapmadığını bilmek istiyorum. | Open Subtitles | و أريد أن أعرف ماذا فعلت أو ما لم تقم به للتسبب بهذا |
Gözümün içine bakıp onunla asla böyle birşey yapmadığını söyledin mi, söylemedin mi? | Open Subtitles | أفعلت هذا أم لا ؟ أنظر إلي عيناي وقل لي أنك لم تفعل ذلك |
Logan beni ikna etmene gerek yok. Onun yapmadığını söylüyorsun iyi. | Open Subtitles | لوجان ، لا داعي لإقناعي أنت تقول بأنها لم تفعل ذلك ، حسناً |
Bana yapmadığını ya da başka bir yalan söyleme. | Open Subtitles | ولا تقل لى أنك لم تفعل أو تعطينى أى من هذا الهراء |
Merak edecek bir şey yok. - yapmadığını söylüyor Nathan ve ben ona inanıyorum. | Open Subtitles | لا شيء للقلق حوله تقول بأنّها لم تفعل وناثان وأنا نصدقها |
Herhalde bunu para için yapmadığını söyleyeceksin. | Open Subtitles | أعتقد أنك ستخبرني أنك لم تفعل هذا لأجل المال |
Onun iyi birşeyler yapmadığını söyleyemeyiz. | Open Subtitles | لن أقول بأنّـه لم يفعل بعض الأشيـاء الجيّدة |
Onun iyi birşeyler yapmadığını söyleyemeyiz. | Open Subtitles | لن نقول بأنّـه لم يفعل بعض الأشياء الجيّدة |
Bana hiçbir şey söylemeseydi şüphelenmezdim ama, o bana durmadan hiçbir şey yapmadığını, | Open Subtitles | لم كان لم يقل شيئا لم أكن لأفكر في شيء ولكنه استمر في اخباري انه لم يفعل شيئا |
Eğer ona gelirse sıra, senin yapmadığını kanıtlamamız lazım. | Open Subtitles | لو وصل الأمر إلى هذا الحد، سوف نثبت أنكِ لم تفعلي ذلك |
Bunu senin yapmadığını söyle. Bir hata olduğunu söyle. | Open Subtitles | اخبريها بأنكِ لم تفعلي ذلك, اخبريها بأنه خطأ |
Onun yapmadığını sen de biliyorsun. Hepiniz biliyorsunuz. | Open Subtitles | أنتِ تعلمين بأنه لم يفعلها كلكم تعلمون ذلك |
Senin yapmadığını biliyorum. başka birisi işi senin üzerine atmaya çalışıyor. | Open Subtitles | أعرف أنك لم تفعلها شخص آخر فعلها و يريد أن يوقع بك |
Akşam yemeği saatindeki, yani 5, 6 ve 7'deki tahrişler ise zorla girildiğini, kadının, erkeğe yardım etmek için bir şey yapmadığını gösterir. | Open Subtitles | 5، 6، أو 7 تدّل على الدخول عنوة المرأة لم تقم بشيء لأجل مساعدة شريكها وبالتالي تتلقى كدمات خطيرة |
Yani kimin yapmadığını biliyoruz Evet, kimin yapmadığını biliyoruz | Open Subtitles | لذا نعرف من ليس الفاعل أجل، نعرف من ليس الفاعل |
Kimsenin yapmadığını yapmak için, isteğimizi ve cesaretimizi toplamalıyız. | TED | علينا السعي للحصول على الإرادة والشجاعة للقيام بما لم يقم به أحد من قبلنا. |
Tıpkı, uh, bir şeyi yapmadığını bildiğin halde daha önce yapmışsın gibi | Open Subtitles | كما لو أنك فعلت شيئاَ من قبل لكن تعرف أنك لم تفعله |
Bunu sık sık yapmadığını biliyorum. Ben... | Open Subtitles | أنا أعلم أنكِ لا تفعلين ذلك طول الوقت، أنا. |
Oh, yapmadın. Lütfen yapmadığını söyle. | Open Subtitles | أنتِ لم تفعلى، أرجوكِ أخبرينى أنكِ لم تفعلى |
Senin yapmadığını biliyorlar. | Open Subtitles | أنتِ، إنهم يعرفون أنكِ لم تفعليها هذا فقط ما تفعله الشرطة |
Bunu yapmadığını söyle bana. | Open Subtitles | أخبرني أنك لم ترتكبها. |
Orada oturup, neyi neden yapıp yapmadığını düşünür durursun yine de bir cevap bulamazsın. | Open Subtitles | يمكنك الجلوس و تفكر فيما فعلته أو لم تفعله و لن تحصل على الإجابه |
James Bentley'nin yapmadığını düşünmek için nedenleriniz vardır. | Open Subtitles | أظن ان لك اسبابك التى تجعلك لاتعتقد ان جيمس بنتلى لم يرتكب الجريمة. |