Ama o bir katil sen söyledin işte bu işi yapmamak için iyi bir neden daha | Open Subtitles | لكنه قاتل قلت ذلك بنفسك وذلك سبب اخر جيد لعدم فعل ذلك |
Bir şeyi yapmamak için her zaman milyonlarca sebep vardır. | Open Subtitles | هناك دائماً أسباب كثيرة لعدم فعل الشئ |
Ve şu filmini hiçbir şey yapmamak için bahane olarak kullanıyorsun! | Open Subtitles | وإستخدمتَ فيلمكَ كعذر لعدم فعل أي شيء |
Düşük yapmamak için düzenli beslenmek şart, unutmayın. | Open Subtitles | لتجنب الإجهاض وجبات الطعام يجب أنْ تُؤكل بإنتظام |
Kaza yapmamak için yoldan çıktım, suya çakıldık. | Open Subtitles | لقد إنحرفت عن الطريق لتجنب وقوع الحادث حيث سقطنا في الماء |
Sırf bunu yapmamak için ileri teknoloji Ethernet kodlamasından yararlanıp ücretli kanalları bedava izlemek için kullandıkları hatla veri yayını yaptılar. | Open Subtitles | فقط لتجنب فعلها انتهوا الى ان يستخدموا ترميز ايثرنت معقّد وبثوا البيانات على خط كانوا يستخدمونه لسرقة التلفزيون المدفوع |
Bir şeyi yapmamak için de gerçek bir nedenleri var ama. | Open Subtitles | لديهم أيضاً سبب حقيقي لعدم فعل شيء. |
-Bunu yapmamak için başka bir sebep bu. | Open Subtitles | وذلك سبب اخر جيد لعدم فعل ذلك |
Bunu yapmamak için her zaman bir neden olacaktır ama... | Open Subtitles | سيكون هنالك دائماً سبب لعدم فعل هذا... |
yapmamak için sebep değil bu. Hadi. | Open Subtitles | هذا ليس سببا لعدم فعل ذلك. |
Kızın omuriliğine biyopsi yapmamak için yapabileceğimiz tek şey farklı bir şekilde cevabı bulmak. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لتجنب فحص نسيج العصب الشوكي للفتاة هي معرفة الٕاجابة بشكل آخر - كل الفحوص سلبية - |