Ama ona okuma ve matematiğin ana becerilerini öğretirken bu büyük duygulara yardım etmenin bir yolunu bulmak zorundaydık. | TED | لكن لا يزال علينا أن نجد طريقة لمساعدته في هذه الانفعالات الكبيرة بينما نعلمه المهارات الأساسية للقراءة والحساب. |
Yani, ona burada ve hemen yardım etmenin bir yolunu bulmalısın. | Open Subtitles | لذا عليكِ أن تجدي طريقة لمساعدته هنا و في الحال |
yardım etmenin bir yolunu bulmalıyız. Atladığımız bir efsane olmalı. | Open Subtitles | ، علينا أن نجد طريقة لمساعدتها ربما هناك أسطورة نفتقدها |
Ona dedim ki... - Bill, bu kadar yeter! Buradaysa ona yardım etmenin tek yolu var. | Open Subtitles | بيل إذا هي هُنا فقط طريقة واحدة لمساعدتها |
Birkaç yıl önce, hayatımdaki sevdiğim bağımlılardan bazılarına bakıyor ve onlara yardım etmenin bir yolu olup olmadığını bulmaya çalışıyordum. | TED | وقبل بضع سنوات كنت أبحث عن بعض المدمنين الذين أحبهم في حياتي، وحاولت إيجاد طريقة لمساعدتهم. |
Bir insan evladına yardım etmenin verdiği haz paha biçilemez. | Open Subtitles | متعة مساعدة إنسان آخر هو كل ما .. إلى آخره |
Hastanıza yardım etmenin tek yolunun bu olduğunu düşünüyorsa yapar. | Open Subtitles | ان كان يظن ان تلك هي الطريقة الوحيدة لمساعدة مريضكم |
Mark, kendine yardım etmenin tek yolu kamyonu bulmamıza yardım etmek. | Open Subtitles | مارك إن الطريقة الوحيدة لتساعد نفسك هي بإرشادنا للشاحنة |
Yeni bir yaklaşım deniyorum ona yardım etmenin en iyi yolu onu en derin sulara fırlatmak. | Open Subtitles | إنّي أحاول أسلوب جديد، وأفضل طريقة لمُساعدته هي بقذفه في المياه العميقة. |
Jesse'ye yardım etmenin bir yolunu bulabiliriz. | Open Subtitles | ربما سنجد حلاً كيف نساعد (جيسي) |
Ve ona yardım etmenin tek yolu onun yerini söylemek. | Open Subtitles | والطريقة الوحيدة لمساعدته هي أن تخبريني أين هو |
O zaman ona yardım etmenin başka bir yolunu bul. Bir şekilde çöz işte. | Open Subtitles | إذًا، عليّكِ أن تجدي طريقة لمساعدته اكتشفي طريقة |
- Bekle. Ona yardım etmenin başka bir yolu olmalı. | Open Subtitles | مهلاً، لابد انه هناك طريقة اخرى لمساعدته |
İnsanlar yardım etmemiz için gelince onlara yardım etmenin yolunu ararız ve buluruz. | Open Subtitles | عندما يأتينا أحد طالبًا مساعدتنا فإننا نجد طريقة.. نكتشف حل لمساعدته |
Pekala, bu kız ona yardım etmenin bir yolunu buluncaya kadar kafamın içinde olacak. | Open Subtitles | ستظل هذه الفتاة تدخل تفكيري حتى أجد وسيلة لمساعدتها |
Çünkü ona yardım etmenin tek yolu hastalığın tanısını koymak. | Open Subtitles | لأن اكتشاف التشخيص.. هي الطريقة الوحيدة لمساعدتها.. |
Ona yardım etmenin bir yolunu bulmam gerek. | Open Subtitles | وارتفاع أسعار حليّ الزينة عليّ إيجاد وسيلة لمساعدتها |
İnsanlara yapacaklarını söylemek yerine, onlara yardım etmenin yollarını arıyor. | TED | وبدلأ من أن يُملي على الأشخاص ما يتعينُ القيام به، يبحث عن طرقٍ لمساعدتهم. |
Onlara yardım etmenin tek yolu, bu olayı bitirmektir. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لمساعدتهم هى أن ننهى ذلك |
Belki esas çözüm onları durdurmak değil de yardım etmenin bir yolunu bulmaktır. | Open Subtitles | لربما الفكرة ليست إيقافهم ، بل إكتشاف طريقة لمساعدتهم |
Şehirdeki az gelirlilere yardım etmenin herkes için umut olduğuna kanıt olacağını düşünmüşlerdi. | Open Subtitles | ظنوا بأن لو كان بإمكانهم مساعدة فقراء المدينة فسوف يمنح ذلك أملاً للجميع |
Leilei'nin, fiziksel alemden ya da diğer alemlerde acı çekenlere yardım etmenin iyi vakit geçirmek olduğunu, bunu zevk alarak yaptığını söylemesini seviyorum. | TED | أحب قول ليلي ان مساعدة من يشعرون بالسوء بطريقة مادية أو بأي طريقة أخرى هو قضاء وقت جيد, عملها عن طريق قضاء وقت جيد. |
Doktorluğu bıraktın ve insanlara yardım etmenin yeni bir yolunu buldun. | Open Subtitles | أعني أنكِ تركتِ وظيفتك كطبيبة للعثور على طريقة جديدة لمساعدة الناس؟ |
Sonucu düşünülmeksizin birisine yardım etmenin en iyi yolu her zaman net değildir. | Open Subtitles | ليس من الواضح دوما ماهي الطريقة الافضل لتساعد شخصا من دون عواقب غير مقصودة |
Birlikte bir kuruluş inşaa ettik ve ona yardım etmenin en iyi yolu... | Open Subtitles | لقد بنينا أساس معاً وأفضل طريقة لمُساعدته هي... |
Jesse'ye yardım etmenin bir yolunu bulabiliriz. | Open Subtitles | ربما سنجد حلاً كيف نساعد (جيسي) |