Fizyolojik tedavisini belirleyeceğim, ama güvenini kazanmadan ona yardım etmeyi umamayız. | Open Subtitles | لقد نويت معالجته جسدياً لكن لن نستطيع مساعدته حتى نجني ثقته |
Bu yüzden köprülerde dolaşıyorum. yardım etmeyi seviyorum. | Open Subtitles | ولهذا أقضى أغلب وقتى على الجسور محاولاً أن أساعد |
Dinle, eğer bizim tarafa geçersen, yardım etmeyi kabul ettiler. | Open Subtitles | اسمعي، وافقوا على مساعدتك إن قمتِ بالارتداد فحسب |
Rus hükümetinden biri bize yardım etmeyi kabul etti. | Open Subtitles | لدينا مصدر معلومات يعمل في الحكومة الروسية وقد وافق على مساعدتنا |
Eğitimimin bir kısmı ona küçük, yerel topluluklarda yardım etmeyi kapsıyor. | TED | لذا جزء تعليمي شمل مساعدتها في مجتمعات نائية، للسكان الأصليين. |
Türkler, Süveyş'i ele geçirmek için yardım etmeyi kabul ettiler ve 19.000 kişilik bir kuvvet tahsis ettiler. | Open Subtitles | وافق الأتراك على المساعدة في الاستيلاء على قناة السويس وكرسوا لذلك قوات بلغت 19 ألف جندي |
Kendi gibi acı çekmesinler diye insanlara yardım etmeyi istemişti. | Open Subtitles | لقد أرادت أن تساعد الناس حتى لا يعانوا مثل ما عانت |
Geride durup restoranda ona yardım etmeyi seçtim. | Open Subtitles | لقد أخترت البقاء في الخلف و مساعدته في مطعمه |
Dünya'da hiç bir kabilenin, tek başına hareket etmemesi gerektiğini biliyorum, bu yüzden yardım etmeyi kabul ettim. | Open Subtitles | انا اعرف مثل ماذا هذا الأمر أن تتنقل خلال العالم بمفردك بدون قبيلة لذا وافقت على مساعدته |
İlk tanıştığımızda ona yalan söylediğim için çok kötü hissetmiştim sonrasında bugün ona yardım etmeyi kabul ettim. | Open Subtitles | لقد شعرت بتأنيب الضمير عندما كذبت عليه عندما ألتقينا أول مرة، لذا وافقت على مساعدته اليوم |
Arkadaşımı öldüren pisliğin yakalanmasına yardım etmeyi çok istiyorum. | Open Subtitles | وأنا أريد حقاً أن أساعد في القبض على ذلك إبن السافلة الذي قتل صديقي |
...ikimiz sana yardım etmeyi başarabiliriz. | Open Subtitles | وبواسطتنا نحن الأثنان سنكون قادرين على مساعدتك |
Bunu başarmanıza yardım etmeyi istiyoruz, eğer bize yardım ederseniz. | Open Subtitles | سنساعدكم على تحقيق ذلك إن وافقتم على مساعدتنا |
Ona yardım etmeyi başardık ama yardım edemedeğimiz başkaları da var. | Open Subtitles | ،إستطعنا مساعدتها لكن كلن هنلك أخريات لم نستطع إنقاذهم |
Ancak adımı öğrenince yardım etmeyi kabul ettin. | Open Subtitles | ما إن عرفت اسمي في السجن حتي وافقت على المساعدة |
Ailene yardım etmeyi düşünüyor musun? | Open Subtitles | أسبق وفكرت في أن تساعد العائلة؟ |
Ama sitene yardım etmeyi çok isteriz. | Open Subtitles | لكننا نريد أن نساعدك حقًا بموقعك الإلكتروني |
Evet. Noel henüz bilmiyor, ben de yardım etmeyi önerdim. | Open Subtitles | نعم ، أنه لا يعلم ذلك حتى الآن ، لذا عرضت تقديم المساعدة |
Babana ne olduğunu bulmana yardım etmeyi teklif ettim, etrafta suçlularla dolaşmayı değil. | Open Subtitles | انا عرضت ان اساعدك لتعرفي ماذا حدث لوالدك لا ان اخد مجرم بجولة |
Etik ve robotu Hedge, direniş lideri Adila'ya sanatı kül eden fırın-robotları sabote etmek için yardım etmeyi kabul ediyor. | TED | إيثيك ورجلها الآلي هيدج وافقا على مساعدة قائدة المعارضة، أديلا، على تخريب حرق الفنون بوساطة الأفران الآلية. |
Babamın nişanlısına düğün öncesi partisinde yardım etmeyi kabul ettim. | Open Subtitles | لقد وافقت على مُساعدة خطيبة والدي بعرض زفافها |
Oğlumun güvenliği karşılığında size yardım etmeyi kabul ettiğimi anlamış olmalı. | Open Subtitles | لابد أنه يفترض أني وافقت على مساعدتكم في مقابل سلامة ابني |
Bana yardım etmeyi kabul edersen, sana "Capricornia"mı sana veririm. | Open Subtitles | إذا وافقت على مساعدتي سأعطيك حصاني الكاباكورنيا |
Gerçekten insanlara yardım etmeyi kesmeliyim. | Open Subtitles | أنا حقاً يَجِبُ أَنْ أَتوقّفَ يُحاولُ مُسَاعَدَة الناسِ. |