| Tanrının emirlerini yerine getirenler... bilgisi ve sünnetine rağmen... emirlere karşı gelenleri yargılayacak. | Open Subtitles | سيحكم عليك كونك مختوناً بأن هناك مخالفة للشرائع |
| Gelecek seni nasıl geri döndüğünle yargılayacak. | Open Subtitles | إن المستقبل سيحكم عليك .بناءً على ما تفعلينه لكيّ ترجعي من ذلك |
| Garip geçekten... Ama yargılayacak son kişi benim. | Open Subtitles | هذا غريب قليلاً لكن أنا أخر شخص يمكن أن يحكم على ذلك |
| Hiç ebeveynlik hünerlerimi yargılayacak bir durumda değilsin. | Open Subtitles | أنت لست بالضبط في موقف للحكم على مهارات الأبوة والأمومة. |
| Seni herhangi bir şekilde suçlayacak veya yargılayacak değilim. | Open Subtitles | , أنا لا أتهمكِ بشئ أو , أنتِ تعلمين , أحكم عليكِ و أنني أشتبه بكِ في شئ , أتعلمين؟ أنتِ امرأة , أتعلمين؟ |
| Federasyon içinde, Konfederasyon'dan bir avukatı olan bir kadını adil olarak yargılayacak bir mahkeme yok. | Open Subtitles | لا توجد محكمة في الإتحاد ستحكم على هذه المرأة بعدل مع مستشار حليف. |
| Beni yaptıklarımla yargılayacak bir yer. Ten rengimle değil. | Open Subtitles | المكان الذي سيحاكمني على أفعالي ليس بسبب لون بشرتي |
| Sizi yargılayacak durumda değilim. İnsanlar hata yapar. | Open Subtitles | إننى لست فى مكان مناسب لأحكم و لكنى أعرف أن الناس يخطئون |
| - Ben yargılayacak konumda değilim. - Neden? | Open Subtitles | أنا لست فى موضع يسمح لى بالحكم لماذا لا؟ |
| Judge Clawson yarın yargılayacak Alkadraz'a dava yolunu açabilir. | Open Subtitles | القاضى كلاسونز الذى سيحكم غدا ... ربما يفسح الطريق امام ألكتراز ليمثل امام القضاء |
| Tarih seni nasıl yargılayacak hiç merak ettin mi? | Open Subtitles | هل تسائلت يوماً كيف سيحكم عليك التاريخ؟ |
| Bizi kim yargılayacak? | Open Subtitles | من سيحكم علينا؟ |
| Prensiniz, gerçek kralınız ve hepimizi yargılayacak olan Tanrı için! | Open Subtitles | من أجل أميرك من أجل الملك الشرعي ومن أجل الرب الذي يحكم علينا جميعاً |
| Asla. Seni yargılayacak son kişi benim. | Open Subtitles | مستحيل.أنا اخر شخص قد يحكم عليك |
| Ama Richard'ın onu yargılayacak hali yoktu ya. | Open Subtitles | لكن الذي يحكم عليها |
| Beni yargılayacak konumda olduğunu düşünmüyorum Freya. | Open Subtitles | لم أعتقد أنكِ مخوله للحكم عليّ فريا ؟ |
| Beni yargılayacak bir pozisyonda değilsin. | Open Subtitles | لست في موقع للحكم عليّ. لا تنسي، كنت أعمل مع (كارلوس) |
| Bunu yargılayacak kadar uzun kalmadım. | Open Subtitles | لم أبقى هنا ما يكفي للحكم |
| Kendim içmiyorum ama senide yargılayacak değilim | Open Subtitles | أنا لا أدخن .. ولكن أنا متأكد أنني لن أحكم عليك |
| Sizi yargılayacak bir pozisyonda değilim. | Open Subtitles | أنا لست في موقف يسمح لي بأن أحكم عليك أو أنتقدك |
| Yemeğe zilin zurnanla mı geldin yani? İstediğini yap, yargılayacak değilim. | Open Subtitles | ان أردت أن تثملي على الإفطار افعلي ذلك, أنا لن أحكم عليكِ |
| Evet, Dilly'ye "millet arkadaşların yüzünden seni yargılayacak" demiştim. | Open Subtitles | لقد أخبرت " ديلي " الناس ستحكم عليك بحسب رفقتك |
| İnsan oğlundan daha yüce bir adalet var. Beni o yargılayacak. - Ne? | Open Subtitles | هناك عدالة أسمى من عدالة الإنسان" "هو من سيحاكمني |
| Bak,seni yargılayacak durumda değilim ama sen onun öğretmeniydin. | Open Subtitles | أنا لست لأحكم عليك هنا ولكنكِ كنتِ مدرسته |
| Sen bir hayaletsin. yargılayacak durumda değilsin diye düşünüyorum. | Open Subtitles | أنت شبح ، لا أعتقد أنك فى وضع يسمح لك بالحكم |