Deve kuşu, kanatlarını yavrularına gölge yapmak için kullanıyor. | TED | النعامة تمد جناحيها فوق عشها لتظليل صغارها. |
Her üç günde bir, yavrularına besleyici bir ziyafet çekmek için derisini yenilediği ortaya çıktı. | Open Subtitles | ولحسن الحظ إن جـلد الأم ينمو مجدداً كل ثلاثة أيام ذلك لتزويد صغارها بوجبة طعام آخرى مغذيه |
Gençler neredelerse, anneleri de hemen yanı başlarındadır, hiperaktif yavrularına gözcülük etmek için. | Open Subtitles | أينما كان الصغار فان أمهم لا تكون بعيده تعمل كمراقبة لصغارها متزايدي النشاط |
Ve bu toprakların hakimi olan memeliler gibi bazıları yavrularına özenle bakar. | Open Subtitles | وبعضاً من الاهتمام لصغارها مع قدر أكبر من الرعاية من الثديي الذي يُهيمن على هذه الأراضي. |
Bufalo, yavrularına çok yaklaşmıştı. | Open Subtitles | الجاموس أقترب كثيرا من أشبالها |
Ama o buzlar artık olmadığından, yavrularına bakmak için yeni bir yer bulmalılar. | Open Subtitles | لكن بإنتهاء هذه الطبقة الآن ، فإنهم يحتاجون مكان جديد للأنتقال إليه و ليرضعوا صغارهم. |
Bu anne ayı yavrularına iyi bakıyor. | Open Subtitles | هذه الدبة الأم تراقب ديسميها جيدًا |
Pekin Parkı'nda Mandarin ördekleri yavrularına göz kulak oluyorlar. | Open Subtitles | في متنزهات بكين، بطات المندرين تحافظ على صغارها بقربها |
İki hafta boyunca, neredeyse her gün 800 metre tırmanıp, ...yavrularına bakıyor. | Open Subtitles | على مدار الأسبوعين التاليين، يمكن أن تتسلق نصف ميل تقريباً في خدمة صغارها |
Anne, böyle davetsiz misafirleri korkutarak yavrularına hayatta kalma dersi veriyor. | Open Subtitles | تعلّم الأمهاتُ صغارها مهارات البقاء كإخافة المتطفلين |
Anneler, yavrularına bunu nasıl yapacaklarını gösteriyor. | Open Subtitles | الأمهات تعلم صغارها ما يجب القيام به حيال ذلك. |
Ve sonunda erkek ayı anne ve yavrularına giden uzun ve kapalı bir yol gördü. | Open Subtitles | ...أخيراً، شاهدنا ذكراً على مسافةٍ قريبة يراقب الأم و صغارها ... |
Şu anki nesil bunu ebeveynlerinden öğrenmişti, ...şimdi de onlar kendi yavrularına öğretecekler. | Open Subtitles | أجيال متعاقبة تعلّمت الدرس من آبائها وبدورها ستعلّم الدّرس لصغارها |
Çok az anne bu topraklara hükmeden bu memeliden daha fazla özenle yavrularına bakabilir. | Open Subtitles | وبعضاً من الاهتمام لصغارها مع قدر أكبر من الرعاية من الثديي الذي يُهيمن على هذه الأراضي. |
Annelerinin cesareti yavrularına yiyecek kazandırdı. | Open Subtitles | حصدت شجاعة أمهم لحماً لصغارها. |
"Boş konuşmak bir anne ayının, yavrularına başka bir emzik bulması için... uzun süre ortadan kaybolması gibidir." | Open Subtitles | " هو مثل أم الدببة التي ذهبت أشبالها بعيداً " " وتفتش عن دمى أخرى " |
Bir aslan yavrularına avlanmayı öğretir. | Open Subtitles | لبوة يعلم أشبالها لمطاردة. |
yavrularına iyi bir başlangıç yaratabilmek için büyük risklere giren çalışkan ebeveynleri tarafından büyütülecekler. | Open Subtitles | ليُربيه آباءٌ كادحون خاضوا مجازفاتٍ عظيمة ليمنحوا صغارهم بدايةً حسنة |
Gökyüzü yavrularına meme vermek için çayırda sessiz bir köşe buldu. | Open Subtitles | سكاي) قد وجدت ركنًا هادئًا) في السهل لترضِع ديسميها |
Tanımadığın hastalara hatta köpek yavrularına bile bir şeyler hissedersin. | Open Subtitles | تكنين المشاعر للجراء و المرضى الذين لا تعرفين |
Ki kimselerin istemediği yavrularına bakabileyim diye. | Open Subtitles | حتى يمكنني استقبال الأطفال المنبوذين من المجتمع |