Güneşimiz enerji yayar ki bu okyanuslar tarafından ısı olarak emilir ve sonra kısmen atmosfere bırakılır. | TED | شمسنا تشع طاقة، والتي تمتصها المحيطات كحرارة ثم تطلق جزئيًا في الجو. |
Oksijen molekülleri yeşil veya kırmızı renk yayar. | Open Subtitles | تشع جزيئات الأكسجين لوناً أخضر أو أحمر |
Bu su havuzu çoğu doğal materyal gibi ısısını ışık olarak yayar. | TED | حسنًا، بركة الماء تلك مثلها مثل معظم المواد الطبيعية، تبعث حرارتها في صورة ضوء. |
Güneş ışığın tüm renklerini yayar, aynı şekilde kaleminize de ışığın tüm renkleri gönderilir. | TED | حسنا، الشمس تبعث جميع ألوان الضوء، لذا فالضوء بمختلف ألوانه يلامس قلم رصاصك. |
Benzersiz bir enerji yayar. | Open Subtitles | إنه يطلق طاقة فريدة من نوعها. |
Bir pulsar dönerken kutup bölgesinden parçacık yüklü ve iyi odaklanmış ışın yayar. | Open Subtitles | بينما يدور النجم النابض ينبعث من القطبين أشعة عالية التركيز من الجسيمات المشحونة |
Afrika'nın uzun kulaklı çöl tilkisinin sıra dışı kulakları, ısıyı yayar ama sıcaktan korunmak için kullandığı bir yol daha vardır. | Open Subtitles | الآذون الإستثنائية لثعالب "الفَنَك" الأفريقية ، تشع الحرارة... لكن الحيوانات لديها طريقة أخري للبقاء باردة. |
Görebilirsiniz. Işık yayar. | Open Subtitles | انظر إليها إنها تشع |
Her denizaltı o özel denizaltıya eşsiz izlenime neden olan bir çeşit radyo aktif atık yayar. | Open Subtitles | كلّ غوّاصة تبعث نوع من الفضلات المشعّة التي تحمل أثر فريد إلى ذلك غواصة معيّنة, برهان الإمتلاك |
Nano-çip sadece CIA iz sürücülerinin tespit edebildiği şifreli bir sinyal yayar. | Open Subtitles | الرقاقه فائقه الصغر تبعث إشارة مشفرة هذا فقط جهاز المخابرات الوحيد الذى يمكن أن يتتبع |
Mil başına düşen karbon emisyonu tonu açısından havacılık sektörünün yaklaşık binde birini ve kamyon taşımacılığının ise yaklaşık onda birini yayar. | TED | فمن حيث انبعاثات الكربون لكل طن في الميل الواحد، فإنها تبعث حوالي واحد من الألف مما ينبعث من الطائرات و حوالي عشر مما ينبعث من الشاحنات. |
Görece daha serin yıldızlar ise ekseriyetle kırmızı ışık yayar. | Open Subtitles | والنجوم الأكثر برودة تبعث ضوء أحمر |
Bu, çok aşamalı müon parçacıkları yayar. | Open Subtitles | 230)}إذًا، إنه يطلق جزيئات الميون المتدرجة |
Dünya kızılötesi ışınım yayar çünkü mutlak sıfırın üzerindeki herhangi bir sıcaklığa sahip olan tüm nesneler yayar. | TED | تنبعث من الأرض الأشعة تحت الحمراء لأنّ الضوء ينبعث من كلّ جسمٍ له حرارة فوق الصفر المطلق. |
Neyse, Elbrus 40 kilohertz aralığında bir elektrik gürültüsü yayar. | Open Subtitles | على أي حال، والبروس ينبعث منها همهمة الكهربائية في نطاق 40 كيلو. |