| Sam, şununla oyalanmayı hemen bırak ve gel yemeğini ye. | Open Subtitles | سام, كف عن العبث بذلك الشىء و تعالى لتتناول طعامك. |
| Frank, konuşmaya dâhil olacaksan cidden önce yemeğini yut sonra konuş. | Open Subtitles | فرانك، بصراحة أذا كنت ستنظم للمحادثة أبلع طعامك ثم بعدها تكلم |
| Babamı ve adamlarını görmem gerek. Akşam yemeğini bensiz yiyin. | Open Subtitles | يجب أن أقابل أبى و رجالة لذا تناولى العشاء بدونى |
| Annenin yemeğini ben götüreyim, sen de bizimle gel, ha? | Open Subtitles | ما رأيك بأن أحضر لأمك الطعام وبهذا تستطيع الخروج معنا؟ |
| İlk erkek arkadaşımı elimden aldın şimdi de arkadaşımın yemeğini mi elinden alıyorsun. | Open Subtitles | ، أولاً : صديقي وبعد ذلك أخذتِ طعام أصدقائي أتريدين بطاقة ائتماني ؟ |
| Boktan hayatımın her boktan gecesinde olduğu gibi boktan yemeğini yapacağım. | Open Subtitles | ما أفعله في كل ليلة من حياتي البائسة أقوم بإعداد عشائك |
| Annem bir keresinde... tüm Roş Aşana yemeğini kaşlarımı eleştirerek geçirmişti. | Open Subtitles | أمي ذات مرة قضت عشاء رأس السنة بأكمله في انتقاد حاجبي |
| Karısının eski sevgilisi evlerine taşınıyor, yemeğini yiyor, şekerleme bile yapıyor! | Open Subtitles | حبيب زوجته السابق يتحرك ، يأكل طعامه ويشم ما خلف الشورتات |
| Sorun çıkaracak bir şey yapma. Git otur ve yemeğini ye. | Open Subtitles | لا تقومي بشيء يسبب المتاعب . إذهبي لتناول طعامك |
| Senin sırtını sıvazladığını gördüm, geliyor ve yemeğini getiriyor. | Open Subtitles | رأيتها تفرك ظهرك تأتي بسخافه وتحضر طعامك |
| Sen yemeğini ye. Hastalara doktor sahibin birazdan geleceğini söylerim. | Open Subtitles | أذهب أنت و تناول طعامك و سوف أخبر المرضى أن الدكتور سيكون معهم في لحظات |
| Babamı ve adamlarını görmem gerek. Akşam yemeğini bensiz yiyin. | Open Subtitles | يجب أن أقابل أبي و رجاله لذا تناولي العشاء بدوني |
| Babamı ve adamlarını görmem gerek. Akşam yemeğini bensiz yiyin. | Open Subtitles | يجب أن أقابل أبى و رجالة لذا تناولى العشاء بدونى |
| Sarazen misafiriniz akşam yemeğini onunla yiyecek misiniz diye soruyor. | Open Subtitles | سيدى ، سأل ضيفك العربى إن كنت ستتناول العشاء معه |
| Organik bahçemden gelen yiyecekler her halükarda hastane yemeğini yener. | Open Subtitles | الطعام من حديقتي العضويه يغلب طعام المشفى في أي يوم |
| Bakıyorum yemeğini almışsın ve düşündüm de yemek için bunları kullanabilirsin. | Open Subtitles | رأيتك حصلت على الطعام وفكرت ان بأمكانك استعمال شيء للاكل معه |
| Ben giderim. Sen yemeğini bitir. Ona yetişirim. | Open Subtitles | سأذهب هنا , أبقى و اكملى عشائك سألحق بها |
| Kardeşim kendi doğum günü yemeğini kaçırdı, çünkü yanlış zamanda yanlış yerdeydi. | TED | لم يحضر أخي عشاء عيد ميلاده لأنه كان في المكان الخطأ في التوقيت الخطأ. |
| Son yemeğini o verdiyse, pizzada parmak izi var demektir. | Open Subtitles | إذا خَدمتْه وجبةَ طعامه الأخيرةَ، الذي يَضِعُ البيتزا في يَدِّها. |
| Hadi git ve yemeğini ye. Aşçıya senin için sıcak yemek bulundurmasını söylemiştim. | Open Subtitles | اذهب و تناول عشاءك ، لقد طلبت من الطاهية أن يبقى لك على شئ ساخن |
| Buradaki ilk yemeğini istedim ve süper boy olsun mu diye sordular. | Open Subtitles | ها هي أول وجبة في هذه المدينة وسألتني أيضاً عن الحجم السوبر |
| Sen o ibneyle takılırken, ben akşam yemeğini ne yapacağım? | Open Subtitles | وماذا سافعل بشان الغداء بينما تتسكعين مع ذلك الشاذ ؟ |
| En sevdiğin ev yemeğini bu akşam kaçta servis etmemi istersin? | Open Subtitles | كنت أتسال متى تريديني أن أبدا في طبخ وجبتك المفضلة الليلة؟ |
| Olsak iyi olur yoksa gelip yemeğini senin yerine yiyeceğim. | Open Subtitles | ، من الأفضل أن نكون كذلك أو سآكل غدائك بالنيـابة عنك |
| Eve ne zaman gelirse alsın diye yemeğini dolaba koymaya alışmıştım. | Open Subtitles | كنتُ أترك عشائه في الثلاّجة حينما يعود للمنزل في أيّ وقت |
| Onlara mutfak düzenlemelerinde yardımcı olduk ve şimdi bütün çocuklarımızın yemeğini onlar sağlıyor. | TED | ساعدناهم ليفتحوا مطبخا لهم والان يقومون بتوفير الأكل لجميع أطفالنا |
| Burada olmaktansa öğle yemeğini tercih edersin gibi mi hissediyorsun? | Open Subtitles | هل ترغب في أن تعدّ لنا غداء بدلًا عن ذلك؟ |