Oranın, çocuklar için popüler bir yer olduğunu öğrendim. | Open Subtitles | إنها محقة, لقد عرفت أنه مكان شعبي يذهب الأطفال إليه |
Burasının çocukları getirmek için güzel bir yer olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أن هذا مكان رائع لإحضار الأطفال.. |
Fakat virüsün bırakılma nedenini bilmeden, burasının virüsü bırakmak için en mantıklı yer olduğunu | Open Subtitles | ولكنه لا يدرون ما المساعي خلف هذا الإطلاق إذا كيف أمكنه القول بأنه مكان منطقي |
Hey ! Sana buranın iyi bir yer olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | هاى, أرأيت, لقد أخبرتك أن هذا المكان رائع |
Senin gibi özel canlılara göre bir yer olduğunu söylesem ne derdin? | Open Subtitles | ما رأيك لو أخبرتك أن هناك مكان للمختلفين أمثالك؟ |
Ama sana bakınca kötü bir yer olduğunu anlıyorum. | Open Subtitles | ولكن نظرة واحدة لك واعلم أن المكان سيكون ساخن |
Ben de bir aile yetiştirmek için ne kadar iyi bir yer olduğunu söylüyordum. | Open Subtitles | كنت أقول أنه مكان جيد لتبني أسره و هكذا. |
Gerçe tüm reklamları arkadaşların topluca oturup eğlenebileceği bir yer olduğunu ima etse de. | Open Subtitles | على الرغم من أن الإعلانات, تقول أنه مكان لمجموعات الأصدقاء, لقضاء وقت طيب. |
Maya'nın Rosewood'da en sevdiği yer olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | لقد أخبرته أنه مكان مايا المفضل في روزوود |
Buranın güven içinde yaşayabilecekleri bir yer olduğunu düşünmeye ihtiyaçları var. | Open Subtitles | يجب أن يعرفوا أن هذا مكان آمن يمكنهم المجيء إليه |
Yani buraya gelmek istemiyordun ama burasının seni dinleyebileceğim bir yer olduğunu düşündün. | Open Subtitles | ربما ستضطر للإصغاء إلي إذن أنت لم ترغبي أن تأتي إلى هنا لكنك اعتقدتِ أن هذا مكان |
Cennetin tek bir yer olduğunu düşünmeyi bırakın. | Open Subtitles | يجب أن تتوقفا عن التفكير في النعيم بأنه مكان واحد. |
Oranın ilk randevu için güvenli bir yer olduğunu düşünmüş. | Open Subtitles | لقد أحسّت بأنه مكان آمن لموعد أول |
Ben inanıyorum ki eğitim, hoşgörü ve saygıyla burasının ışık dolu bir yer olduğunu herkese gösterebiliriz. | Open Subtitles | أن أؤمن بأنه بـ التعليم .. و التسامح و الإحترام يمكننا أن نُرى الجميع أن هذا المكان يملأه النور |
İnancımızda güçlü kadınlara da yer olduğunu bilmek. | Open Subtitles | معرفة أن هناك مكان في عقيدتنا للمرأة القوية. |
Buraya niye geldiğimizi hatırlayın çünkü her yerden daha iyi bir yer olduğunu düşünmüştük. | Open Subtitles | سبب قدومنا إلى هنا لأن لأننا كنا نعتقد أن المكان سيكون أفضل من أي مكان أخر |
Muhteşem dönüşünden sonra Vegas'ın en iyi yer olduğunu düşündük. | Open Subtitles | نعم بعد عودتك فإننا نعتقد أن لاس فيغاس هي المكان الأمثل بالنسبة لك |
Onu sevdiğimi ve şu anda buranın onun için en iyi yer olduğunu anlamalı. | Open Subtitles | يجب عليه ان يعرف بأني أحبه وهذا أفضل مكان له حاليا |
Siz bana Santana ve benim için de bir yer olduğunu gösterdiniz. | Open Subtitles | لقد أظهرتما لي بأن يوجد مكان لي أنا و سانتانا أيضاً |
Bu oteldeki barın gündelikçi* bir yer olduğunu sanıyordum . | Open Subtitles | أعتقد أن شريط الإستراحة في هذا الفندق كان مكان للعاهرة |
Aşağının nasıl bir yer olduğunu bilemezsin, inan bana. | Open Subtitles | ليس لديك أدنى فكرة عن الوضع بالجحيم ، صدقني |
Bulunduğun yer olduğunu, biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعلمين أنه المكان الذي أنت فيه.. ؟ |
Hayır. Ama çok parlak bir ışık olan bir yer olduğunu varsayıyorum. | Open Subtitles | لكنّني أفترض أنّه مكان فيه نورٌ ساطعٌ جدّاً |
Böyle bi yer olduğunu bilmiyordum | Open Subtitles | أنا لم ألاحظ أنَّ هذا المكان ,لهُ وجود. إنهُ كذلك. |
Nijo Dojo'nun harika ve eski gelenekleri olan bir yer olduğunu duydum. | Open Subtitles | سمعت أن نيجي دوجو هي مكان رائع ذو تقاليد قديمه |