Eğer herhangi biri kan örneğini bilgisayara verip test etmek yerine bir kez olsun baksaydı parazitler üzerlerine atlayabilirdi. | Open Subtitles | إن نظر الإنسان بدمه بأي وقت طوال الطريق بدلاً من إجراء الفحوصات فقط بالحاسوب كان ليكتشف الطفيليات بكل سهولة |
Dışarı çıkıp bir uçak alacak kadar param yoktu, bunun yerine bir bilgisayar yapmaya karar verdim. | TED | أنا لا املك مال كافي لشراء طائرة. فقررت بناء حاسب عوضا عن ذلك |
Eğer ona onun isteklerini yapma yerine bir müzikalde oynamak.. | Open Subtitles | إذا أخبرته أنني أريد أن أعزف الموسيقى عوضاً عن هذا |
Sonraki sahneye geçiyoruz yalnız bu sahnede, hiçbir şey yapmak yerine bir şeyler yapacağız.. | Open Subtitles | نحن جاهزون للمشهد التالي فقط في هذا المشهد بدلا من أن نفعل لا شئ سنفعل شيئا |
- Bunun yerine bir iş alamaz mıyım? | Open Subtitles | ألا أستطيع أن أحصل على وظيفة بدلاً منها ؟ وظيفة ؟ |
17 yaşımdayken, eğlenmek yerine bir savaşın ortasındaydım. | Open Subtitles | عندما كُنْتُ بال 17، كُنْتُ في الحربِ بدلاً مِنْ أن اقْضي وقتاً ممتعاً. |
yerine bir şey koymaya çalışma. | Open Subtitles | لا بدائل |
Konuyu sokaklara taşımak yerine bir meydan okuma gerçekleştirdiler. | TED | ولكن بدلًا من أخذه إلى الشوارع، أصدروا تحديا. |
- yerine bir şey koyacağız. - Zaman kalmadı, Yoldaş General. | Open Subtitles | سوف نقوم بعملية استبدال لا يوجد وقت أيها الجنرال |
Bu sefer, ihtiyar bir adam yerine bir kadın olacağına seviniyorum. | Open Subtitles | أنا سعيدة أنها امرأة هذه المرة بدلاً من رجل عجوز متعرق |
Üçüncü sahneyi katliam yerine bir hayatta kalış hikayesi olarak düşünüyorum. | Open Subtitles | سأجعل الجزء الثالث عنّ قصّة البقاء حياً، بدلاً من حمام الدم. |
Sadece izlenme almak yerine, bir beyanda bulunabiliriz. | Open Subtitles | عوضا عن الحصول على المشاهدين فقط يمكننا القيام بتصريح |
Onun yerine, bir soru ile başladı: Niyetin neydi? | TED | إلا أنه عوضاً عن ذلك إفتتحت حديثها بسؤال: ما كان هدفك؟ |
Yani eve gelmek yerine bir yargıçla kağıt oynamaya gittin. | Open Subtitles | اذن. بدلا من أن تعود للمنزل ذهبت لتلعب الورق مع القضاة؟ |
Kendisinin yerine bir gölgeyi kovalamamızı sağlamaya çalışıyor. | Open Subtitles | إنها تحاول أن تجعلنا نطارد .ظلاً بدلاً منها |
Eğer dondurulmuş bir baba yerine bir kocan olsaydı her şey yolunda olurdu. | Open Subtitles | إذا كَانَ عِنْدَكَ a رجل بدلاً مِنْ a جمّدَ البوب، كُلّ هذه سَتُعدَُّ. |
yerine bir şey koymaya çalışma. | Open Subtitles | و لا بدائل |
Fakat Kraliçe'nin sadık kullarıyla beraber savaşta öldürüldükten sonra kafasında tacın yerine bir mızrak vardı. | TED | و لكن بدلًا من التاج حصلت رأسه على رمح بعدما قتل في معركته مع مٌوالي الملكة. |
Senin yaptığın neredeyse her şeyin yerine bir şey bulabilirim, ama hiçbir makine aptalca hatalarımı üstüne yıktığım insan çöp sepeti olamaz. | Open Subtitles | يمكنني استبدال كل شيء تقوم به ولكن لا توجد ألات يمكن أن تكون سلة مهملات أدمية أستطيع القاء اخطائي الغبية فيها |
Size pek çok hikaye anlatabilirim... ama onun yerine bir sunumum var. | Open Subtitles | يمكنني أن اخبركم بالكثير والعديد من القصص لكن بدلاً من ذلك عندي تقديم |
Ve biz beş kişilik bir grup olmak yerine bir topluluk organizasyonuyla anlaştık ve yirmi beş kişilik bir grup oluşturduk. | TED | وعوضًا عن المجموعة من 5 أشخاص انتهى بنا الأمر بالمشاركة مع منظمة اجتماعية وإنشاء مجموعة من 25 فرد |
Ama onun yerine bir Jaffa'nın diğerine karşı silahlandığını görüyorum. | Open Subtitles | ...لكن بدلا من هذا ..أرى ان الجافا يحاربون بعضهم البعض. |