İçine uyandığın hayatı asgari ücrete satmak yeterince kötüyken, şimdi bir de rüyalarını bedavaya alırlar. | Open Subtitles | إنه سيء بما فيه الكفاية أنك تبيع حياتك اليقظة لأدنى أجر و لكن الآن هم يحصلوا على أحلامك أيضا بالمجان |
Bunlar yeterince kötüyken başka şeyler daha oldu. | Open Subtitles | كان ذلك سيء بما فيه الكفاية لكن كان شيئا آحر |
Kardeşimi soruşturmak yeterince kötüyken ona bir de yalan mı söylemem lazım? | Open Subtitles | الأمر سيء كفاية لأحقق مع أخي الآن عليّ أن أكذب عليه أيضاً ؟ |
Amerika'da yaşamak zaten yeterince kötüyken. Şimdi de bütün çınar yaprağı hastası çocuklar kızımıza sahip olmak isteyecek. | Open Subtitles | انه سيء بما يكفي علينا العيش في امريكا والأن جميع الأولاد ذوي حمي القيقب يردون ابنتنا |
Kimsenin sana güvenmemesi yeterince kötüyken şimdi de Russ'a bunu yaptın ve artık hiçbirinize güvenmiyorum. | Open Subtitles | تعلم ، إنّه سيء بما فيه الكفاية أنّ لا أحد يمكنه الوثوق بكَ ولكنّكَ تجعلها الآن أنني أنا و(روس) لا نستطيع الوثوق ببعضنا |
Kaleb'in cinayetiyle ilgili benden bilgi saklaman yeterince kötüyken bir de mazeretimi mi soruyorsun? | Open Subtitles | بأنّي أخوك , يا إلهي , الأمر سيء كفاية بأنّك لم تطلعيني على مقتل (كايلب) ـ لكن بعدها تسأليني عن حجة غياب ؟ |
Annie'yi Ben Mercer'i ortaya çıkarsın diye ortaya atman yeterince kötüyken şimdi de onu gözetleyecek birisini mi tutuyorsun? | Open Subtitles | تعرف، إنه سيء بما يكفي لوضعك (آني) في الميدان لإستدراج (بن ميرسر)، لكن الآن لديك شخص ما يتجسس عليها؟ |
Çalmak zaten yeterince kötüyken, bir de Faircroft ailesinden çalmak mı? | Open Subtitles | إنّه سيء بما يكفي أنّكما سرقتما، لكن أن تسرقا من مُجتمع (فايركروفت)؟ |