Fakat bu yeni ve geliştirilmiş duvar bile yeterli değildi. | TED | لكن حتى هذا الجدار الجديد و المحسن لم يكن كافياً. |
Ama Beatles gibi yolun karşısına geçmek Eric için yeterli değildi. | Open Subtitles | لكن لم يكن كافياً لإيريك أن يعبر الطريق كما يعبره الناس |
Ve bu sanki yeterli değildi, bütün bu inanılmaz karmaşık şeyleri, tamam, onun tek bir atışta olmasını istediler. | TED | وكأن ذلك لم يكن كافيا كل هذه الأمور الرائعة المعقدة أرادو أن تصور في لقطة واحدة |
Beslenme ve egzersiz tek başına koroner hastalığı geriletmede yeterli değildi. | TED | الحمية والتمارين الرياضية لم تكن كافية لتسهيل تراجع مرض القلب التاجي. |
Yatakta yanında çıplakken beni reddetmen sanki yeterli değildi. | Open Subtitles | لم يكن كافي لك أن ترفضني عندما كنت عارية في السرير معك |
Kısa süre sonra, öğrendim ki bir sınıf yeterli değildi. | TED | بعد ذلك بفترةٍ وجيزة علمت أن فصلًا واحدًا لم يكن كافيًا. |
Bu, bir işte iyi olmaya yeterli değildi. | Open Subtitles | ليس كافياً ان نكون جيدين في شيء |
Yasayı değiştirdik ama bu yeterli değildi. | TED | لقد أثّرنا في التشريعات ولكن هذا لم يكن كافياً |
Vekiller geçidi terk ettiklerinde ona kilit vurdular ve onu harekete geçirmek için tek bir taraf yeterli değildi. | Open Subtitles | عندما تخلى الحكام عن البوابة أقفلوها لكن ذلك لم يكن كافياً من جهة واحدة |
Şahane bir etek ile dolaşmak yeterli değildi. | Open Subtitles | المسير في الخارج في تنورة رائعة لم يكن كافياً |
Evliliğimiz tek yönlüydü, ve bana yeterli değildi. | Open Subtitles | سلك زواجنا اتّجاهاً واحداً، وذلك لمْ يكن كافياً لي. |
Belki de yeterli değildi. | Open Subtitles | كما أخبرتني تماماً ربما، ربما لم يكن كافياً |
Belki de bizi Cennet'ten atmak yeterli değildi. | Open Subtitles | الصب ولعل لنا للخروج من الجنة لم يكن كافيا. |
Bağışlarımın muhtemelen bir yerlerde birileri için fark yaratacağını biliyordum ama etkili bir bağış sitesine girip kart numaramı yazmak yine de yeterli değildi. | TED | أدركت أن تبرعاتي ربما تصنع فرقا لشخص ما في مكان ما، لكن الدخول على موقع جمعية خيرية مؤثرة وإدخال رقم الفيزا الخاص بي لم يكن كافيا بالنسبة لي |
Ama bu, büyüyen yavruların ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli değildi. | Open Subtitles | لكن هذا لم يكن كافيا لارضاء نمو اطفالهم |
- Ama oraya gidip kendi kendine keşfe çıkması için kesinlikle yeterli değildi. | Open Subtitles | و لكنها لم تكن كافية حتماً بالنسبة لها حتى تذهب لاكتشاف الكهوف بمفردها |
Sanırım kendi kariyerini bitirmen yeterli değildi. | Open Subtitles | أظن أن تخريب مسارك المهني لم يكن كافي |
Ama neticede bunlar yeterli değildi. | Open Subtitles | لكن في النهاية، حتى ذلك النوع من الشيء لم يكن كافيًا |
Birkaç gün önce, Bolivyalı vahşiler tarafından hunharca öldürüldü, çünkü huzur içinde yaşamak, kolay yolu seçip hayatın ona verdikleriyle yetinmek onun için yeterli değildi. | Open Subtitles | تم اغتيـاله بوحشـية، منذ عدة "أيامفيأحراش"بوليفـيا... اغتيل لأنه آمن بأن ... العيش في سـلام ليس كافياً. |
Şehrimi kurtarmak. Ama eskiden yaptıklarım yeterli değildi. | Open Subtitles | "ألا إنّه إنقاذ مدينتي، لكن نهجي القديم لم يكُن كافيًا" |
Kameranın çözünürlüğü yüz tanıma için yeterli değildi. | Open Subtitles | الكاميرا منصوبة من أجل تغطية أكبر مساحة ممكنة، الوضوح غير كافي للتعرف على الأوجه |
Ama bu yeterli değildi. | Open Subtitles | لكنها لم تكن كافيه |
Ama bu benim için yeterli değildi. | Open Subtitles | ولكن الرجل الصالح لم يكن يكفيني |
Matt'i mahvettin ama bu yeterli değildi. | Open Subtitles | تهتم بالمشاكل التي تسببها (دمرت (مات ولكن لم يكفيك ذلك |
Suskunların sesi olmak istedi fakat avukat olmak onun için yeterli değildi. | Open Subtitles | أرادت وَهب صوت أمل في خمود اليأس، لكن كونها محامية فحسب لم يكفِ. |
Yaptığım hiçbir şey senin için yeterli değildi. | Open Subtitles | لم أكن جيدا كفاية بالنسبة لك أبدا |
- Isı yeterli değildi - Yeterli değil. Nobel ödülü kazanmak için bir şeyler bulmuş olmanız lazım. | Open Subtitles | ليست بالحرأرة الكافية ليست كافية أنه ليست عن التفكير أو نظرية |
Ama yeterli değildi. | Open Subtitles | لم تكُنْ كافيه |