Çalışabilir yaşta olan yetişkinlerin sayısı çarpıcı bir biçimde düşmekte. | TED | نسبة البالغين الذين هم في سن العمل تنازلت بشكل كبير |
yetişkinlerin tümü, başıboş gezenleri gözlüyorlar, bir yırtıcı tehdidine karşı. | Open Subtitles | يراقب كل البالغين الصغار وهم يتجولون تحسبا لظهور مفترس يقترب |
Biliyorum yetişkinlerin çoğu hayali arkadaşa inanmazlar ama ben inanıyorum. | Open Subtitles | أعلم بأن معظم البالغين لا يؤمنون بالصديق التخيلي انا أصدق |
yetişkinlerin bu konuyu yanlış anlamasına sebep olan tüm korkular hepsi, tümüyle bir anlam ifade etmekte. | TED | هذه المخاوف لأن الكبار لديهم مشكلة للفهم كل هذه المخاوف منطقية |
Bakalım bu yetişkinlerin performansı nasıl olmuş. | TED | ودعونا نكتشف كيف كان أداء هؤلاء الكبار. |
yetişkinlerin kalkacağı kadar mı yoksa 6 yaşındaki çocukların kayıp düşeceği kadar mı? | Open Subtitles | رخو بشكل كافي للبالغين ليقتربوا من بعضهم أو أطفال بعمر السادسة لينزلقوا عبره |
Ortaokul, siz çocuklukla gençlik arasındaki garip geçişi yaparken, yetişkinlerin sizi kapattığı yerdir. | Open Subtitles | إنّه المكان الذي يضعكم به البالغون حيث الانتقال الصعب من الطفل إلى المراهق |
Bu kurallar yetişkinlerin dünyasında işlemez. | Open Subtitles | و هذه القوانين لا تطبق في عالم الراشدين. |
Hayatlarındaki yetişkinlerin, güvenlikleri için endişelenseler bile kendilerini desteklediklerini gördüler. | TED | تعلموا أن البالغين في حياتهم سوف يدعمونهم حتى ونحن قلقون على سلامتهم. |
Bu nedenle; çocuklar çevrelerindeki yetişkinlerin davranışlarıyla kendilerini yargılarlar, yargılamayı öğrenirler. | TED | لذا الاطفال يقيمون أنفسهم ، يتعلمون أن يقيموا أنفسهم بتصرفات البالغين حولهم. |
İşte henüz çalışma yaşında olan yetişkinlerin yüzdesi, | TED | وهذه نسبة البالغين الذين هم في سن العمل |
yetişkinlerin verdiği tepkileri vermeyebilirler. | TED | إنّهم لا يستجيبون بنفس طريقة استجابة البالغين. |
Örneğin aklanmalarla ilgili bir araştırmada yetişkinlerin sadece yüzde sekizi, gençlerin ise yüzde 42'si yalan itirafta bulundu. | TED | في إحدى دراسات التبرئات، على سبيل المثال، اعترف ثمانية بالمئة من البالغين كذبًا، بينما فعل ذلك 42 بالمئة من اليافعين. |
Büyürken, yetişkinlerin ortalığı berbat ettiğini ve karışıklığı toparlama konusunda çok iyi olmadıklarını anladım. | TED | وعندما كبرت، اكتشفت أن البالغين يتسببون بالفوضى، وليسوا جيدين في تنظيف أشيائهم. |
Bu, yetişkinlerin çocuklara içine pişirirken gizlice kabak veya başka sağlıklı şeyler koydukları brovni benzeri tatlı vermesi gibi bir şey. | TED | إنها تشبه عندما يعطي الكبار الحلوى للصغار لكنهم وضعوا فيها خضارًا أو شيء صحي آخر سرًا. |
Sanki yurttaşlık bilinci ciddi ve aklı başında yetişkinlerin ilgi alanından cıkmış bir çocuk oyuncağıdır. | TED | في الواقع، هو تعامل الأفق المدنية وخارج نطاق ما يهدف إلى ان يكون جدية التفكير وأغراض الكبار. |
- Doğru... Hatta parlak zekalı olanlar, yetişkinlerin gerçekleri göstermesine izin verirler. | Open Subtitles | ولكن مع وجود ابرع الاخيلة فان الكبار يعيدهم للواقع |
Biri öbürünü terkediyor bu şekilde yetişkinlerin tutkulu dramlarını oynuyorlar. | Open Subtitles | بحيث أحدهم يمكنه إلقاء اللوم على الآخر ويمكنهم التأثير على الكبار المولعون من خلال أوبرا الصابون هذه |
Angelika ve onun gibi çocuklar, binlerce kilometre uzaktaki yetişkinlerin zevki için internet ortamına taşınan bir eşya olmayacak. | TED | وأنجليكا وأولئك مثلها لن يكونوا بعد الآن كأنهم سلعة جلبت للإنترنت كمتعة للبالغين على بعد آلاف الأميال. |
yetişkinlerin yatakta yaptığı şeyi yaptı. | Open Subtitles | أثناء ذلك الشيئ الذي يقومون به البالغون بالسرير |
Bu kurallar yetişkinlerin dünyasında işlemez. | Open Subtitles | و هذه القوانين لا تطبق في عالم الراشدين. |
Eğitimde devrim okullarımızda gerçekleşiyor. Ve bu bazı yetişkinlerin sağladığı sevgi, temel, destek ve bilgi sayesinde oluyor. | TED | ثورة التعليم تحدث في مدارسنا. مع بالغين يأمّنون الحب، و النظام، و الدعم، والمعرفة. |
Yaşım geçtikçe radikalliğim de artıyor, gelecek nesiller için biz yetişkinlerin yapması gereken bazı şeyler var. | TED | كلما تقدمت في العمر أصبحت أكثر تطرفًا، لأن هناك بعض الأمور التي يجب علينا نحن الراشدون فعلها للأجيال القادمة. |
Bu konuyu yetişkinlerin halletmesine izin vereceğim. | Open Subtitles | أظن انني سأترك الناضجين يحلون هذه المسألة. |
Ve yetişkinlerin dikkat ve idrakı bir sahne ışığı gibi duruyor. | TED | فوعي الشخص البالغ وإدراكه يبدو نوعا ما كضوء كشاف مسلط. |