Veba geçince Fransa'nın 2 şeye ihtiyacı olacak, yiyecek ve istikrar. | Open Subtitles | عندما ينتهي هذا الطاعون, فرانسس سيحتاج شيئين لينجو: الطعام و الإستقرار |
Ancak şimdi bu evcil soydaşlar yiyecek ve korunma için barıştılar. | Open Subtitles | لكن هؤلاء المُتحدرون المُدجَّنون يلتفون حوله من أجل الطعام و الرعاية. |
Kulübeyi yapmak için gerekli malzemelerin yanında yiyecek ve kıyafetler de vardı. | Open Subtitles | تحتوي على المواد اللازمة لبناء الكوخ بالإضافة إلي طعام و ملابس للرجال |
Çifte otel masrafları, uçak, gezi masrafları, yiyecek ve içecekler. | Open Subtitles | ،حجز فى الفنادق مُضاعف تكاليف رحلات , طائرات , طعام و مشروبات |
Fakat yiyecek ve su ihtiyacı olan kazları orada başka bir mücadele bekler. | Open Subtitles | لكن الإوز التي تحتاج إلى طعام أو ماء تواجه أكثر من تحد هناك. |
JUDENRAT Yahudi Heyeti; iş ekipleri, yiyecek ve k0nut k0nularında Krak0w'da rejimin emirlerini yerine getirmekten bizzat s0rumlu 24 seçilmiş Yahudi'den | Open Subtitles | يتكون المجلس اليهودي من 24 عضو يهودي مختارين لهذه العمل ولادارة ما يخص العمل و الغذاء و الاسكان و تقديم الشكاوي |
Bizim sağlık, yiyecek ve eğitim getirmemiz gerekir Tanrının tüm insanlarına, tüm çocuklarina saygi duymamiz, ebedi anneyi hatirlayarak. | TED | نحتاج ان نوفر الصحة الطعام و التعليم و الاحترام لكل مواطني الرب متذكرين الام الابدية |
Bir sürü yiyecek ve şampanya. | Open Subtitles | هناك الكثير من الطعام و الشمبانيا ستقدم لكم |
Bu yiyecek ve hayatımla beni kutsadığın için sana şükürler olsun, Tanrım. | Open Subtitles | يا الهى شكرا لك على مباركتى بهذا الطعام و حياتى |
Görünüşe göre ona yiyecek ve su getirmek için her gece buraya gelmiş. | Open Subtitles | أتى إلى هنا كل ليلة على الأرجح أحضر لها الطعام و الماء |
Sana yolculuk için biraz yiyecek ve su temin edeceğim. | Open Subtitles | سأحزم لك بعض الطعام و الماء لأجل الرحلة. |
Çifte otel masrafları, uçak, gezi masrafları, yiyecek ve içecekler. | Open Subtitles | ،حجز فى الفنادق مُضاعف تكاليف رحلات , طائرات , طعام و مشروبات |
yiyecek ve su bulmak için er geç çıkacaklar. | Open Subtitles | حيثفيالنهاية، سيتوجب عليهم إيجاد طعام و شراب. |
Burada seni en azından üç gün idare edebilecek kadar yiyecek ve su var. | Open Subtitles | ثمّة ما يكفي من طعام و شراب يكفوك لثلاثة أيام هنا. |
En yakın karaya en az 60 mil uzaklıktayız yiyecek ve içecek olmadan. | Open Subtitles | لابد أننا نبعد ستين ميلا عن الأرض بلا طعام أو شراب |
Neden oğlumu ve kocamı böyle yiyecek ve su olmadan vahşi doğaya yolladınız? | Open Subtitles | لماذا أرسلت زوجي وابني إلى العراء دون طعام أو أدوات ؟ |
Tüm bölükler midelerini azğına kadar yiyecek ve likörle doldurdu ve hayati saldırıyı zorlamakta başarılı olamadılar. | Open Subtitles | كلّ الفرق أتخمت نفسها تماماً بنهم على الغذاء و الكحوليات وفشلت في ضغط الهجوم الحيوي |
yiyecek ve su kıtlığı gibi sorunlar bireyler tarafından çözülemez. Bir şirket bile bunu başaramaz. Salt bir sektör bile. | TED | مسائل مثل الطعام أو الأمن المائي لا يمكن القيام بها بانفرادية، وحتى من خلال شركات بمفردها، ولا من خلال قطاعات منفردة، |
Şu anda kurak mevsim ve binlerce fil yiyecek ve su bulmak umuduyla çaresiz bir yolculuğa başlamış. | Open Subtitles | إنه موسم الجفاف الآلاف من الأفيال الإفريقية قد بدأت الرحلة الصعبة للحصول على الماء و الطعام |
Etkinlik katılımcılarının, grevcilere yiyecek ve içecek ikram etmesiyle, protesto dağıldı. | Open Subtitles | تفرقت المظاهرة عندما قام جامعي التبرعات بعرض الطعام والشراب على المحتجين. |
Fakat bu yolcuğunun uzunluğunun kendilerinin yiyecek ve su kaynaklarını zorlayacağını biliyorlardı. | TED | ولكن كانوا يعرفوا طول هذه الرحلة قد ينزف مخزوناتهم من الطعام والماء |
Hastalar için ilaç, açlar için yiyecek ve iç savaş mağdurları için barış birlikleri ile. | TED | أدوية للفقراء، وطعام إغاثة للجوعى، وقوات حفظ السلام لمن يواجهون حرباً أهلية. |
Neden birine rastlarım diye fazladan yiyecek ve su taşıdığımı sordu. | Open Subtitles | سألتني لما أحمل ماء وطعامًا تحسبًا لمصادفة أناس. |
Kalan süslemeleri de yiyecek ve erzak için takas edebiliyoruz. | Open Subtitles | تمكنا من التداول ما تبقى من ديكور و طعام و إمدادات |
Bilmiyorum ama bir sürü yiyecek ve orkestra olacak. | Open Subtitles | ــ لا أدري، لكن سيكون هناك طعام كثير وفرقة |
Lütfen yiyecek ve içki getir | Open Subtitles | رجاء فتأتي ببعض الطعام والخمر |
Ve elbette, askerlerimin nezaretini aldığınız zaman yiyecek ve barınak ihtiyaçlarının karşılanması gerekecek. | Open Subtitles | علي أن آخذ مستحقاتي أنا وجنودي الإتفاقية يجب أن تحتوي على الطعام والملبس |
Zamanla, silahlarımız olacak, ve bizi zafere ulaştırmaya yetecek kadar yiyecek ve içeceğimiz. | Open Subtitles | بمرور الوقت، سيكون عندنا أسلحة والطعام والشراب الكافي طوال المدة حتى بلوغ النصر |