Bugün, yani 100 yıl sonra, hepinizi, benimle -37 yaşında ve Yale mezunu bir profesörle- müthiş bir yolculuğa davet ediyorum. | TED | إذن اليوم، بعد 100 سنة، أدعوكم جميعا في رحلة رائعة معي، خريجة جامعة ييل وأستاذة جامعية بالغة من العمر 37 عاما، |
Tek başlarına bir yolculuğa çıkmalarına izin vermemizi öneriyorsunuz yani. | Open Subtitles | أنت توصى بأن نسمح لهم بالخروج فى رحلة موجهة ذاتياً |
Sonra ailesi bir yolculuğa çıkıyor ve kızı eve kilitliyorlar. | Open Subtitles | ثم يذهب الوالدان في رحلة ويبقيان الفتاة محبوسة في المنزل |
Sizi de bu heyecan verici, tutkulu, eğlenceli yolculuğa davet ediyorum. | TED | لقد دعوتكم كي نكون في هذه الرحلة المثيرة، العاطفية والمبهجة معًا |
Bu yolculuğa başladığım zaman annemin beni artık sevmediğini düşünüyordum. | Open Subtitles | عندما قمت بهذه الرحلة ظننت أن أمي لم تعد تحبني |
Sonrasında tekrar içeriye gidip oturma odasının zeminine üç gram eroin bıraktım ve babayı yedi yılla on yıl arası yolculuğa gönderdim. | Open Subtitles | لذا عدت للداخل وضعت جرامات من الهيروين على أرضية غرفة المعيشة و أرسلت الأب في جولة للسجن من 7 إلى 9 سنوات |
Önümüzdeki 60 dakikada, zaman ve ırkta bir yolculuğa çıkacağız. | Open Subtitles | سنأخذ رحلة عبر الزمن و العرق شكراً جزيلاً يا رفاق |
Erkek arkadaşımın 1983'e yetkisiz yasa dışı bir yolculuğa çıkması ve bana haber vermeye zahmet bile etmemiş olması dışında. | Open Subtitles | حسناً، إلا أن صديقي أقلع برحلة غير مصرح بها. رحلة غير شرعية إلى عام 1983 ولم يكلف نفسه عناء أخباري. |
Bugün yolculuğa çıkacağımız alan zenginliği ve içerdiği harikalıklar hakkında size biraz fikir ve heyecan vermesi için bu özel yerlerin küçük bir örneği. | TED | سنذهب اليوم في رحلة لنماذج صغيرة من بعض هذه المناطق الخاصة لإعطائكم فكرة عن طعم الغنى والجمال الذي تحويه |
Okuldan mezun oldum, ve en yakın iki arkadaşımla bir yolculuğa çıktım. | TED | فقد تخرجت من الجامعة وذهبت في رحلة مطولة عبر البلاد مع 2 من اقرب اصدقائي |
Tom Zimmerman: Sizi, Kıdemliler olarak adlandırdığımız varlıkları ziyaret etmek için fantastik bir yolculuğa çıkarmak isteriz. | TED | توم زيمرمان: نود أن نأخذكم في رحلة مدهشة لزيارة الكائنات التي نسميها الأجداد. |
Ama ilk önce, sizi kısa bir yolculuğa çıkarmak istiyorum. | TED | ولكن في البداية، أود أخذكم في رحلة صغيرة. |
Birkaç dakika sonra, siz şanslı insanlar muhteşem bir yolculuğa adım... | Open Subtitles | خلال دقائق قليلة أنتم أيها المحظوظون ستبدأون الرحلة الرائعة عبر التاريخ |
Geçen sene çıkmadığımız o yolculuğa çıkalım işleri yoluna koyalım. | Open Subtitles | فلنأخذ الرحلة التي لم نأخذها العام الماضي و نحل الأمور |
Ve bu anma gününde benimle bu yolculuğa çıktığınız için sizlere teşekkür ederim. | Open Subtitles | إذًا في هذا اليوم من التفكير أشكركم على مضيكم في هذه الرحلة معي |
Normal bir yolculuk hikayesinin girişinde, yolculuğa karar verilir gelişmedeyse yolculukta bir felaket olur, hikayenin sonunda yeniden bir araya gelinir. | Open Subtitles | الفصل الأول سينتهي بقرار الذهاب في الرحلة الفصل الثاني سيكون عن الرحلة و سينتهي بكارثة و الفصل الثالث سيكون عن عودتنا |
Bugün de, sizleri, yaptığım ilk puzzledan bugün ne yaptığıma kadar ufak bir yolculuğa çıkarmaya geldim. | TED | وأنا هنا اليوم لأعطيكم جولة صغيرة من أول لغز قمت بتصميمه من خلال ما أٌقوم به الأن |
Ve bu benimle alakalı. 1994'te, sırt çantama birkaç parça eşya koyup, üniversite kariyerimin ortasında bir yıl sürecek bir yolculuğa çıktım. | TED | والذي له علاقة بي. ﻷنه في 1994، حزمت بعض الأشياء في حقيبة الظهر وأتجهت لمدة سنة من السفر أثناء مسيرتي الجامعية. |
Kara bir kedi önünüzden geçti. yolculuğa kara kediyle başlarsanız | Open Subtitles | قطه سوداء ظهرت فى دربك لا يمكنك بدأ رحله عندما ترى قطه سوداء |
Fakat neden bir yolculuğa çıkar gibi hazırlık yapıp bir bebeği terk edesin ki? | Open Subtitles | ولكن لماذا يحزمون كل أمتعتهم وكأنهم ذاهبون لرحلة ثم يتخلون عن الطفلة ؟ |
yolculuğa hazır mısın? Babam gidip yeni bir balıkçı çizmesi aldı da. | Open Subtitles | هل انت جاهزة للرحلة, ابي اشترى عدة جديدة للصيد |
Jeff 1980'de liseden mezun olduğum zaman Avrupa'ya çıktığım yolculuğa rehberlik etmişti. | TED | ان جيف هو من قاد رحلتنا الى اوروبا عندما تخرجنا من المدرسة الثانوية في بداية الثمانينات |
I., çok uzun şimdilik bu deli sihirli yolculuğa olmuştur .. | Open Subtitles | لقد كنت برحلة السحر .. المجنونة لوقت طويل الآن ، أنا |
Her biri bu yolculuğa bir gönül yarasından çıkıyor. | Open Subtitles | كل من ينطلق في رحلته كشخص مخلص يذرف الدمع من أجل طلب المساعدة |
Kırsalda mükemmel, masum bir yolculuğa çıkıyorum sevdiğim çocuklarımla. | Open Subtitles | أقوم بجولة مع أولادى الذين أحبهم , أليس صحيحا |
Beyler, Kung Fu Adası'na yolculuğa çıkıyoruz. | Open Subtitles | ايها الرفاق سنقوم برحله الى جزيرة الكونغ فو |
Nihayet, herkes yolculuğa hazır fakat çok geç kalmış olabilirler. | Open Subtitles | أخيراً يبدو الجميع مستعدا للسفر و لكن ربما قد يكون الوقت قد فات |
Eğer şimdi son yolculuğa hazırsak... PERDELER | Open Subtitles | إذن، لو نحن مستعدّون لبَدْء الرحلةِ النهائيةِ |
Bir tane daha var. Yarın Chicago'ya varıyoruz... ve ben bu yolculuğa bazı işler yapmak için katıldım. | Open Subtitles | سنصل الى شيكاجو باكر , وقد اتيت الى هذه الرحله لانجز بعض الاعمال |