Eski Yugoslav ülkelerinden alınmış pasaportları olan sekiz adam yakaladık. | Open Subtitles | نحن قادرين على حجز ثمانية رجال بجوزات سفر أصدرت من دول يوغسلافيا السابقة |
Onu, Yugoslav prensi Paul ve genç Romen kralı Michael izledi. | Open Subtitles | ( ثم لحق به الأمير ( بول ) ولى عهد ( يوغسلافيا ( ثم الملك الشاب ( مايكل ) ملك ( رومانيا |
Bir de Yugoslav eş vardı ki, işte o aptalcaydı. | Open Subtitles | وله زوجة يوغسلافية غبية جدا, عفوا, كما فى اللعبة , |
Ben de Yugoslav'ım. Pişirmeyi sevmem, özellikle gıcıklara. | Open Subtitles | انا يوغسلافية لا احب ان اطبخ خصوصاً للتافهين |
Aslında açıkça Batı Avrupa'ya kaçan Yugoslav muhalefetinden korkuyordu. | Open Subtitles | في الحقيقة وبصريح العبارة لقد كان خائفًا من منشقي يوغوسلافيا الّذين سيهربون لأوربا الغربية |
... ve Yugoslav güçleriyle birleşmek gibi bir planımız da vardı. | Open Subtitles | بالأنزال فى إقليم ( تسالونيكا ) و ضمه إلى ( يوغوسلافيا ) و ما إلى ذلك |
Ama bu Yugoslav polisinin görevi. | Open Subtitles | لكن هذه هى مهمة البوليس اليوغوسلافى |
Annesi Yugoslav. | Open Subtitles | امها من يوغسلافيا |
Fakat karısı bir Yugoslav değil. | Open Subtitles | ومع ذلك, فزوجته ليست يوغسلافية |
Yugoslav Uçağını vurdunuz ya. Tekrar denemeliyiz. | Open Subtitles | أصبت طائرة يوغسلافية استفادوا من الموقف |
Küçük bir Yugoslav kasabasında, Alman kameraman Gottfried Kessel, | Open Subtitles | في قرية صغيرة في يوغوسلافيا المصور الألماني (جوتفريد كاسيل) يقوم |
Yugoslav. Yani eskiden öyleymiş. | Open Subtitles | انها من يوغوسلافيا |
Ya burada söylersiniz ya da Brod'da Yugoslav polisi devreye girdiğinde hapse girersiniz, onun için bana cevap verseniz iyi edersiniz. | Open Subtitles | ربما ليس هنا على ذلك القطار لكن عندما يتولى البوليس اليوغوسلافى تحقيقات تللك القضيه المبهمه فى برود فسوف لن يكون عندك الخيار إلا لو أجبتى على تلك الأسئله |