zamanlaması iyi bir çığ sayesinde psikiyatrlık mesleğinin onuru kurtulur. | Open Subtitles | إنهيار جيد التوقيت وكرامة مهنة علم النفس بالكامل ربما تستعاد |
Başkan Cooper'ın ölümü ve tüm olanların... zamanlaması ile ilgili endişeleri var. | Open Subtitles | هم قلقون بخصوص التوقيت مع موت الرئيس كوبر و كل شيء آخر |
Roseanna, ölüm ilmuhaberinin zamanlaması çok mühimdir. | Open Subtitles | روزانا التوقيت على شهادة الوفاة , امر حساس جدا. |
ve zamanlaması harikaydı , bunu herkes farkederdi | Open Subtitles | وامسك بعصيتان وبدأ الضرب على الكراسي والكل لاحظ ان توقيته كان مذهلاً |
Georgia'nın muazzam zamanlaması sayesinde. | Open Subtitles | شكرا لجورجيا و توقيتها الرائع 249 00: 08: 40,142 |
zamanlaması bundan daha iyi olamazdı. | Open Subtitles | وأقول أنّ هذا التوقيت لا يمكن أنّ يكون أفضل |
Kaçırırken veya cesetleri elden çıkarırken çocuğun okulda olma zamanlaması mükemmeldir. | Open Subtitles | حتى مع عمليات الخطف والتخلص من الجثث التوقيت مثالي دائما لكي يكون الطفل فيرالموعد لاجل المدرسة |
Kendi evinden kapı dışarı edilmenin zamanlaması ne zaman iyi olabilir ki? | Open Subtitles | متى يكون التوقيت ممتازاً لطردك من منزلك ؟ |
Aslında, Linda sana söylemem gerek, bunun zamanlaması... | Open Subtitles | تَعْرفُ، ليندا. أنا يَجِبُ أَنْ أُخبرَك، توقيت كُلّ هذا. 'التوقيت'؟ |
Bazen kahramanımız sonunda doğru kararı verir ama zamanlaması tamamen yanlıştır. | Open Subtitles | أحيانا الابطال وأخيرا يقومون بالإختيار الصحيح لكن في التوقيت الخاطيء |
Ama anlarsın ya zamanlaması aklımı kurcalıyor. | Open Subtitles | ولكن التوقيت , التفكير حول التوقيت يؤرق مضجعي |
Hallederiz. Bu şeyin zamanlaması hakkında ne kadar eminiz? | Open Subtitles | سوف ننجح ما مدى تأكيدنا من هذا التوقيت ؟ |
Konsepti sevdim ama zamanlaması beklemeyi gerektiriyor. | Open Subtitles | لقد أعجبتني الفكرة, يافتية ولكن التوقيت منشود |
Böyle kesin bir zamanlaması ve spesifikliği olan bir katile kolaylıkla engel olunabilir. | Open Subtitles | قاتل يستخدم هذا النوع من التوقيت المحدد و الدقة يسهل تعطيله |
İyi de zamanlaması, tesadüfü yutturmakta biraz zorlaştırıyor. | Open Subtitles | حسنا، التوقيت يجعل الصدفة صعبة االابتلاع |
Beklemek istemiyorum. zamanlaması bundan daha iyi olacak diye bir kaide yok. | Open Subtitles | لا أريد الانتظار فلن يكون التوقيت مناسبًا أبدًا |
Öyleydi tabii de zamanlaması kötüydü. | Open Subtitles | أوه، نعم، بالطبع كان، لكن التوقيت كان مروعا. |
Mükemmel zamanlaması ve seçimleri zekasının yüksek seviyede olduğunu gösteriyor kurban seçimleri ve cinayetleriyse onları daha önceden planlamadığına işaret ediyor. | Open Subtitles | مما يفسر قدرته على التغلب على ضحاياه بالقوة توقيته المثالي و إختياره يشيران لمعدل ذكاءه العالي |
Açıkçası, onun zamanlaması hiçbir zaman iyi olmamıştır. | Open Subtitles | وبصراحة , توقيته لم يكن يوما جيدا كثيرا. |
İki yılda bir ürediği için... zamanlaması mükemmel olmalı. | Open Subtitles | انها تتوالد مرة واحدة فقط كلسنتين، لذلك يجب أن يكون توقيتها متقن. |
Böceklerin uyumlu ve titiz bir zamanlaması vardır. Çağrıları başkalarının notaları arasına düşer. | Open Subtitles | الحشرات تعمل في انسجام ، وتوقيت نداءاتهم لتنسجم مع الآخرين |
Susan'dan haber alınamıyor. zamanlaması şüpheli. | Open Subtitles | اختفت (سوزان) وتوقيتها مثير للريبة |
zamanlaması... | Open Subtitles | إحتفالية رائعة... |
Dedi ki, Iowa gezimin zamanlaması daha mükemmel olamazmış. | Open Subtitles | قال أن توقيت رحلتي إلى آيوا جاء في الوقت المناسب |