Zamanlarının çoğunu plajda geçiriyorlarmış, ya da teknede. | Open Subtitles | انهم يمضون جُل وقتهم على الشاطئ او على متن قارب |
Zamanlarının çoğunu plajda geçiriyorlarmış, ya da teknede. | Open Subtitles | انهم يمضون جُل وقتهم على الشاطئ او على متن قارب |
Bu Dev Tembel Hayvanlar, muhtemelen, Zamanlarının çoğunu dört ayak üzerinde geçirdi. | Open Subtitles | هذا الكسلان العملاق في الغالب قضى معظم وقته في المشي على أربع أطراف |
Bayan Walker kocasının boş Zamanlarının çoğunu garajda geçirdiğini söyledi. | Open Subtitles | السيدة (والكر) قالت أن زوجها قضى معظم وقته في المرآب |
Zamanlarının çoğunu giderek büyüyen yapıları oluşturan çubukları bir araya getirerek harcarlar | TED | ويقضون معظم وقتهم في تجميع العصى في الهياكل المتنامية |
Ama bu küçük balıklar Zamanlarının çoğunu okyanusun derinliklerinde, yunusların ulaşamayacağı yerde geçiriyorlar. | Open Subtitles | لكن هذه الأسماك الصغيرة يقضون معظم وقتهم في الأسفل في أعماق المحيطات، بعيد جداً عن مدى الدلافين. |
Bilgisayarlar şu an insanların ücret alarak Zamanlarının çoğunu harcadıkları şeyleri yapabiliyor. O zaman sosyal ve ekonomik yapımızı nasıl uyduracağımızı düşünmeye başlamamızın ve bu yeni gerçekliğin farkında olmamızın tam zamanı. | TED | أجهزة الكمبيوتر الأن تستطيع فعل أشياء يتم الدفع للبشر ليقضوا معظم وقتهم في فعله لذلك حان الوقت الأن لنبدأ التفكير كيف سنعدل تركيبتنا المجتمعية والإقتصادية؟ لنكون واعيين لهذه الحقيقة الجديدة |
Zamanlarının çoğunu gibonların rehabilite ederek harcıyorlar ama bir yandan da bölgeyi yasa dışı ağaç kesimine karşı korumak için de uğraşıyorlar. | TED | إنهم يقضون معظم وقتهم في إعادة تأهيل الجيبون، ولكنهم أيضًا يقضون كثيرًا من الوقت في حماية منطقتهم من قطع الأشجار غير القانوني الذي يتم في الخفاء. |