Küçük bir nokta gibi hissederim, bir toz zerresi, yıldız tozu, kainatın ortasında yüzen, hiçliğin ortasında, uzayın sınırsızlığında. | TED | أشعر بأنني نقطة صغيرة جداً. ذرة غُبار، غُبار نجم يسبح وسط الكوكب، وسط العدم، وسط العظمة. |
su anki bilgilerimiz de sabah gökyüzünde uçup giden bir toz zerresi kadar küçücük. | Open Subtitles | الذي فيه نعوم... مثل ذرة الغبار... في سماء الصباح... |
Bir toz zerresi bile bulunamadı. | Open Subtitles | ليس حتى ذرة غبار يمكن أن توجد. |
Her parçası, her zerresi ölmek istiyordu. | Open Subtitles | فكل جزء منه، كل ذرة منه تريد الموت |
Her kristal bir toz zerresi etrafında oluşur. | Open Subtitles | تتشكل كل بلورة حول ذرة من الغبار |
Her kristal bir toz zerresi etrafında oluşur. | Open Subtitles | تتشكل كل بلورة حول ذرة من الغبار |
Çünkü ikimizde de vicdanın zerresi yoktu. | Open Subtitles | لأنه لا أحد منا لديه ذرة ضمير |
Kitty, vitrinleri tekrar parlat. Bir toz zerresi bile kalmamalı. | Open Subtitles | (كيتي) لمِّعي صندوق الزجاج ذاك مرة اخرى لا يمكن أن يكون هناك ذرة غبار. |
Wow.Toz zerresi yok. | Open Subtitles | ليست هناك ذرة من الغبار. واو |
Sizin prensinizde böyle bir şımarıklığın zerresi olsaydı... | Open Subtitles | لو تملك أميرك ذرة من الغطرسة |
Bulunacak zerresi kalmamış. | Open Subtitles | لا توجد ذرة ليتم إكتشافها |
Hayır, zerresi bile yok. | Open Subtitles | كلا، لا ذرة باقية لها بداخلي! |
Toz zerresi gibi. zerresi... | Open Subtitles | كذرة من الغبار " ذرة من الغـ..." |