Mort Crocker, Zoe Sharp ve Mike McMillan'ı öldürmekten tutuklusun. | Open Subtitles | مورت كروكير، أنت موقوف للقتلِ زوي حادّة و مايك مكميلان. |
Bize neden düşman kesildiğini bulana dek, Zoe ve ben Café Diem'de olacağız. | Open Subtitles | زوي و أنا سوف نذهب الى كافيه ديم حتى يكتشف لماذا أنقلبت علينا |
Zoe'nin ödevine yardım ettikten sonra uyudum, çünkü başım ağrıyordu. | Open Subtitles | أخذت قيلولة بعد مساعدة زوي بواجبها، لأن كان لدي صداع |
Eğer Zoe olsaydı, aynı şeyi yapmayacağını bana söyle. | Open Subtitles | أنك تخبرني بأنك لن تفعل نفس الشيء لو كان لزوي |
Zoe'nin DNA'sı, SARAH'nın veritabanındakiyle uyuşmadığı içindi. | Open Subtitles | الحمض النووي لزوي لم يتطابق مع العينة التي في قاعدة بيانات سارة |
Birkaç ay önce Zoe Hart seni sevdiğini söyledi, doğru mu? | Open Subtitles | منذ عده شهور زوى هارت قالت لك انها تحبك صحيح ؟ |
Abby, Zoe'ye hamileyken pek fazla ortalarda yoktum. | Open Subtitles | لم أكن جيد جدا في حضوري حول آبي عندما كانت حاملا بزوي. |
Nasıl oldu da Zoe ona bilgisayardaki programa giriş şifresini vermedi. | Open Subtitles | كيف زوي لم تعط لها الوصول إلى حساب الكمبيوتر إلى البرنامجِ |
Orijinal Zoe benden o trene binmemi istemişti, sen değil. | Open Subtitles | الأصل زوي يريد مني للحصول على هذا القطار، ليس لك. |
Yarın akşam bu saatlerde Zoe Hart, BlueBell'in sahibi olacak. | Open Subtitles | بهذا الوَقّتْ في ليلة الغد زوي هارت ستَذْهبُ لإمتِلاك بلوبيل |
Kötü bir fikir olduğunu biliyordum Zoe Hart ve diğer insanların bana geri zekalı demesi ve haklı olmaları. | Open Subtitles | عَرفتُ بأنّها ستكون فكرة سيئة، وبعد ذلك أَنْ تكون زوي هارت من بين كلّ الناس، تدْعوني بالغبية وهي محقة |
Bildiğim bir şeye dayanarak Zoe Hart'ın... %100 bekar olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | الآن أنا أعرف الحقيقة بأن زوي هارت عازبة بنسبة مائة بالمائة |
Ve işte bu da sana Zoe Hart'ın verdiği anahtarlık, ki görünüşe bakılırsa ikinizin yakın arkadaş olduğu sanılabilir. | Open Subtitles | وهذه علاقة مفاتيحك نَقشت لك مِن قِبل زوي هارت والذي يعتبر أمر غريب، على إعتِبار أنتكما لَستما حتى صديقات |
Şu Dr. Zoe Hart, dün akşam büyük bir aptallık etmiş. | Open Subtitles | جعلت هارت زوي الدكتورة كامل بشكل حمقاء نفسها من البارحة ليلة |
SARAH haklıydı. Zoe'nin DNA'sı değişmiş. | Open Subtitles | سارة كانت على صواب الحمض النووي لزوي قد تغير |
Thorne'un verdiği örnek sadece Zoe'ye yetecek kadardı. | Open Subtitles | لقد استعملنا كل عينة ثورن لأنتاج ما يكفي لزوي |
Orası asla evim olmadı ve uzun zaman önce diğer Zoe de Caprica'yı evi olarak görmemeye başlamıştı. | Open Subtitles | لم يكن يوما بيتي وتَوقّفَ أنْ يَكُونَ لزوي الأخرى منذ زمن طويل |
Seninle tanıştığımdan beri. Zoe, kabul et bu oldukça güzel bir şeydi. | Open Subtitles | منذ أن قابلتك زوى عليك أن تعترفى أن هذا كان لطيفاً جداً |
Zoe, rüzgar falan yok. Mumlar en az iki saat yanar. | Open Subtitles | زوى لا توجد رياح بالخارج هنا و هذه الشموع تدوم لساعتين |
Atina Akademisinden Zoe'ya ilişkin siz ve Amanda için acil bir mesaj var. | Open Subtitles | هناك رسالة عاجلة لك ولامندا اكاديمية اثيني تتعلق بزوي |
Birini pis işini yapmaya göndermek Zoe'nin tarzına benzemiyor. | Open Subtitles | لا يبدو مثل أسلوب دو زويه لإرسال شخص أن تفعل لها بالعمل القذر. |