O salak gençlik otobüsü yerine biraz havalandırmaya para harcasalardı "savur da geç güzel araba" şarkısında elbisemi sallamak zorunda kalmayacaktım. | Open Subtitles | فاذا ما أَنْفَقَوا المال على تكييف الهواء عوضا عن تلك الحافلة السَخِيفة التى تنقل الصغار لما اضطررت إِلى أن أتَمَايَل بتروِّ |
Philadelphia' da zaman öldürmenin yollarını aramak zorunda kalmayacaktım. | Open Subtitles | لما اضطررت إلى البحث عن طرق لاستغلالالوقتفي (فيلادلفيا) |
Eğer yüzüme kapatmasaydın yapmak zorunda kalmayacaktım. | Open Subtitles | ما كنت لأضطر لهذا إن لم تكن قد أغلقت الهاتف في وجهي |
Ta en başında sana karşı açık olabilseydim gözlerine bakıp gerçeği söyleyebilseydim belki de böyle karşına dikilip başarısız olmuş birisi olarak sana bunları anlatmak zorunda kalmayacaktım. | Open Subtitles | ... لو أني كنت منفتحاً معك منذ البداية و نظرت إليك مباشرة في عينك و أخبرتك الحقيقة بعدها لم أكن لأضطر أن أقف أمامك |