"zorundasınız" - Traduction Turc en Arabe

    • عليكم أن
        
    • يَجِبُ أَنْ
        
    • عليكِ أن
        
    • عليك أن
        
    • فعليك
        
    • عليكم ان
        
    • عليكما أن
        
    • سيتوجب عليك
        
    • تضطر
        
    • يجب عليك
        
    • فعليكِ
        
    • فعليكم
        
    • ستضطرون
        
    • وعليك أن
        
    • عليكن
        
    Yani araç paylaşma fikrinin güvenli ve denemeye değer olduğuna güvenmek zorundasınız. TED ولذلك، عليكم أن تثقوا بأن فكرة مشاركة الركوب هي آمنة وتستحق المحاولة.
    Ben kazandığımda olduğu gibi, uzmanların oylarını kullanmasını beklemek zorundasınız. Open Subtitles عليكم أن تنتظروا تصويت المشرفين، تماماً كما حدثَ يومَ ربحت
    Jimi'nin sağdıcı olduğuma göre konuşabilirim ve siz beni dinlemek zorundasınız. Open Subtitles ..بما أَنيصديقجيمي المفضل. أَمتلكُ الحقّ لإلْقاء خطاباً وأنتم جميعاً يَجِبُ أَنْ تَستمعوا إليه.
    Üzgünüm ama profesör bir şey söylemedi. Geri dönene kadar beklemek zorundasınız. Open Subtitles أنا آسف , البروفسور قد غادر دون أن يصدر أية تعليمات , عليكِ أن تنتظري حتى عودته
    Fakat onlara güvenilir olduğunuza dair geçerli kanıtlar sunmak zorundasınız. TED لكن عليك أن توفّر أدلة كافية على كونك جديرا بالثّقة.
    Eğer mahalli eğitimde gelecek vadeden bir öğretmen olmak istiyorsanız, o üniversitenin sınırlamalarından sıyrılıp şehrin ara sokaklarına karışmak zorundasınız. TED إن كنت تريد أن تصبح مدرسا طموحا في التعليم الحضري، فعليك أن تخرج من حدود تلك الجامعة وتذهب للأحياء الشعبية.
    Zangoç olarak, karar vermeye yetkim var ve siz de buna uymak zorundasınız. Open Subtitles كأمر مقدس ، انا لدي السلطة لإقرر وانتم جميعاً عليكم ان تقبلوا قراري
    Slayt gösterilerim yok, yani sadece benimle idare etmek zorundasınız. TED لا توجد شرائح عمل, إذاَ يجب فقط عليكم أن تكونوا موضوعين معي.
    İlk aşamada, fikre güvenmek zorundasınız. TED على المستوى الأول، يجب عليكم أن تثقوا بالفكرة،
    Tamam mı? Eğer faktöriyel olarak bulduysanız faktöriyeli açmak zorundasınız. TED حسنا؟ إذا حصلتم على عدد عاملي، يجب عليكم أن تنشروا العاملي.
    Hayatta kalmak istiyorsanız derhal bizimle gelmek zorundasınız. Open Subtitles إذا لنا أن ننجو، عليكم أن تأتوا معي في الحال
    Doğru anı beklemek zorundasınız. Open Subtitles أنت يَجِبُ أَنْ تَنتظرَ اللحظةَ عندما تَعْرفُ بأنّه صحيحُ.
    Ama anlamak için önce beni dinlemek zorundasınız. Open Subtitles أَحْزرُ بأنّك سَتَستمعُ فقط يَجِبُ أَنْ ويَكتشفُ.
    Beni affedin, Majesteleri, pencereden çıkmak zorundasınız. Open Subtitles أعذريني يا مولاتي، لكن عليكِ أن تخرجي من النافذة
    Onunla aynı acımasızlıkla davranabilmeniz için onun gibi düşünmeyi öğrenmek zorundasınız. Open Subtitles عليك أن تفكر مثله و تتصرف بنفس طريقته في إنعدام الرحمه
    ne yazık ki bu bir problem. Biraz fazla yaklaşıyorlar -- bir zeplinde olduğunuzda sivri uçlara çok dikkat etmek zorundasınız. TED للأسف ، وهذا يمثل مشكلة. فقد اقتربوا كثيراً وعندما تكون في منطاد فعليك الحرص من الأشياء المدبدبه
    Ama, kararım size ne kadar haksız gelirse gelsin, saygı göstermek zorundasınız. Open Subtitles ولكن يجب عليكم ان تعدوني انكم ستلتزمون وتنفذون قراري بغض النظر عن الظلم الذي ترونه بقراري
    Ama bunu yaptığında... - ...bana güvenmek zorundasınız. Open Subtitles لكن عندما يتوقّف عليكما أن تمنحاني ثقتكما
    Yavaş ve sakince. Kendinizi savunmak zorundasınız ve herkes kim olduğunuzu anlayacak. Open Subtitles ، سيتوجب عليك الدفاع عن نفسك ثم سيعرف الجميع حقيقتك
    Başka kovamız ya da süt kabımız yok karıncalar üzerinde yürümek zorundasınız. Open Subtitles ليس لدينا جرادل إضافية أو صناديق حليب لذلك سوف تضطر للسير فوق بعض النمل
    Topluma sunacağınız bir yeteneğiniz olduğunu ve onlara hizmet edeceğinizi göstermek zorundasınız. TED يجب عليك إثبات أن لديك مهارة تستطيع تقديمها للمجتمع وتقدم خدمة للمجتمع
    Evden çıkmasını istiyorsanız, bana yardım etmek zorundasınız. Open Subtitles إذا أردتِ زوجكِ خارج المنزل فعليكِ مساعدتي هنا
    Ve eğer demokrasiye inanıyorsanız, buna inanmak zorundasınız. TED وإذا كنتم تؤمنون بالديمقراطية، فعليكم أن تصدقوا ذلك.
    Çok yakında siz beyler oraya gitmek ve bir şeyler eşelemek zorundasınız. Open Subtitles قريباً جداً، ستضطرون إلى الخروج إلى الحياة والمحاربة
    Vatandaşlık kavramı basitçe kararı kim veriyor sorusuna indirgenebilir. Siz de bu kararı bir yerde, bir arenada uygulamak zorundasınız. TED تتلخص التربية المدنية كلها في سؤال بسيط والذي هو: من يقرر وعليك أن تلعب بهذا السؤال في مكان ما، في مجال ما.
    Eve dönmek istiyorum ama yardım etmek zorundasınız. Open Subtitles اسمعوا,أنا أريد العودة ولكن عليكن بمساعدتي

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus