"للوقت" - Translation from Arabic to Turkish

    • zaman
        
    • vakit
        
    • Şimdilik
        
    • zamana
        
    • zamanı
        
    • an
        
    • Saate
        
    • süre
        
    • zamanın
        
    • boşa
        
    • vaktimi
        
    • bir ırkı
        
    Bu yüzden daha geleneksel şirketlerin hacker kültürünü ve getirdiği yaratıcı kaosu benimseyebilmeleri için zaman ve uyum gerekecek. TED وبالتالي فإن الشركات التقليدية، ستكون بحاجة للوقت كي تتكيف وتحتضن ثقافة المخترق وما تجلبه تلك الثقافة من فوضى إبداعية.
    Size burada, öz farkındalığa ulaşmaya çalışmanın boşuna zaman kaybı olduğunu söyleyecek değilim. TED أنا لست هنا اليوم لأخبركم أن السعي وراء الوعي الذاتي هو إضاعة للوقت.
    Elinde daha fazla delil yoksa, olayı mahkemeye taşımak zaman kaybı olur. Open Subtitles لو لم يكن لديك اى دليل لتعرضه علىّ, فستكون المحاكمة مضيعة للوقت
    Bu bir vakit kaybı. Bu aygıtlardan da elimizde fazla yok zaten. Open Subtitles ، يالها من مضيعة للوقت . لا يمكننا حقيقة تحمل هذا الجهاز
    Şimdilik, benden daha güçlü bir şey çizmemi isteyene kadar. Open Subtitles للوقت الحالي ، حتى يحتاجني أن أرسم له قوى جديدة
    Ve senin için zor olan seçim ise, ...ya kızınla beraber olmadığın zamana kızacaksın ya da onunla beraber olduğun zamana müteşekkir olacaksın. Open Subtitles و الخيار الأصعب لك هو هل تكون غاضبا و حزينا للوقت الذي لم تقضه معها أم ممتنا و شاكرا للوقت الذي قضيته معها
    Hem zaman kaybını önlüyor, hem de her düşüncemi kaydedebiliyorum. Open Subtitles إنه ليس مجرد موفرٍ للوقت, بل يمكنني تسجيل كل أفكاري
    Orada oturup saçmalıklarını dinlerken bunun zaman kaybı olduğunu düşünüyordum. Open Subtitles أني أجلس هناك وأستمع للترهات معتقدٌ أن الأمر مضيَعةٌ للوقت
    TARDIS'im var. Son zaman Lordu olarak eski hayatıma dönerim. Open Subtitles أنا لدي تارديس ونفس الحياة القديمة أنا آخر حاكم للوقت
    Bunu biraz ağırdan alabilirim. Bir zaman aralığı var mı? Open Subtitles سوف اجعل الموضوع يطول بنا هل هناك اطار للوقت ؟
    Hepimizin büyük bir zaman kaybı olduğunu kabul ettiğimiz okul dışında. Open Subtitles عدا المدرسة والتي أعتقد أن كلنا نتفق أنها مضيعة كبيرة للوقت
    Evet, burada. Bu konuda bana biraz zaman tanı. O kadar basit değil. Open Subtitles أجل ، أحتاج للوقت حتى اصلح ما فعله ولا تنسي الامر ليس سهلا
    Müthiş bir zaman kaybı olduğu için grafikçilerle görüşmeyi deneyeceğim. Open Subtitles إن هذا تضييعٌ هائل للوقت, لذلك سأقوم بمقابلة مسئولي الرسومات.
    Güzel, o zaman bunların tümü sadece koca bir zaman kaybı. Open Subtitles جيد ، إذاً هذا كله مضيعة ضخمة للوقت بشكل لا يصدّق.
    Dokunulmazlığımı alana kadar söylediğin veya yaptığın her şey zaman kaybı olacak. Open Subtitles أيّ شيء تقوله وتفعله بين الآن وحصولي على الحصانة سيكون مضيعة للوقت.
    "Bunun inanılmaz bir vakit kaybı olduğunu hiç düşünüyor musun?" Open Subtitles هل تبادر الي ذهنك ان هذه الاسئلة مجرد مضيعة للوقت
    Bana daha çok bazı zengin gezegenliler uğruna vakit kaybı gibi göründü. Open Subtitles أتعلم ، بالنسبة لي يبدو الأمر وكأنه إهدار للوقت بالنسبة لهؤلاء الأغنياء
    Merhaba, medya ile ilgileneceğim. Turistlerin paniğe kapılmasını istemiyoruz. Şimdilik bu bir kaza. Open Subtitles سأتولى أمر الصحافة، فنحن لا نرغب بإخافة السياح للوقت الحاضر، لقد كان حادثاً.
    Buna ultrasonla bakıldığında uyluk atardamarının Şimdilik zarar görmediği görüldü. Open Subtitles الموجات الصوتية لهذه تظهر أن الشريان الفخذي سليم، للوقت الحالي.
    Benim akademisyen olduğum zamana gidiyor aslında. TED حسنا، يعود هذا للوقت الذي كنت فيه أستاذةً.
    Geleneksel olarak zamanı, düz geçmişten geleceğe akan bir nehir gibi düşünürüz. Open Subtitles النظرة التقليدية للوقت هى خطية مثل نهر يصل بين الماضي و المستقبل
    Şu an resmi olmayan bir şekilde ama sonrasında yazılı ifademle, zaman yeterse. Open Subtitles مؤقتاً للآن ، وبرخصة ورقيّة ، تمديد للوقت
    - Ben değildi. Saate bak. Open Subtitles ـ أخطأت لم يكن بن ، أنظروا للوقت
    Koç Gary Gaines ve Permian ekibi... artık süre için endişelenmeli. Open Subtitles يجب أن ينتبهوا للوقت كلا الفريق والمدرب جاينز يجب التوقف الآن
    Tamam, seni buraya gelmeden önceki zamanın biraz öncesine göndereceğim. Open Subtitles حسناً، سوف أرسلك للوقت الذي يسبق لحظة مغادرتك زمانك بالضبط
    İnsanlar olarak, yerlerlin haritalarını yaparız, belki de hiç gitmediğimiz yerlerin. Bu biraz zamanı boşa harcamakmış gibi geliyor. TED الآن، كبشر، نرسم خرائط أماكن نادرا ما نذهب إليها. الذي يبدو شيئا ما مضيعة للوقت.
    Altın aramak ve başka bir altın madeni bulmak için vaktimi ve paramı boşa harcamayacağım. Open Subtitles أننى لن أذهب للتنقيب مرة آخرى مضيعة للوقت والمال فى محاولة إيجاد منجم ذهب آخر
    Eğer size zamanın bir ırkı olduğunu söyleseydim, hem de ABD'de anladığımız gibi geçici bir şekilde bir ırkı olduğunu, ne derdiniz? TED ماذا إن قلت لكم أن للوقت عِرق؟ عِرق بالمعنى المعاصر للكلمة كما نفهما في الولايات المتحدة الأمريكية.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more