"يتحدث" - Translation from Arabic to Turkish

    • konuşmak
        
    • Ben
        
    • konuşur
        
    • konuşmaz
        
    • konuşsun
        
    • konuşmadı
        
    • konuştu
        
    • söz
        
    • konuşmaya
        
    • konuşma
        
    • konuşacak
        
    • bahsediyordu
        
    • konuşmasına
        
    • bahsettiğini
        
    • konuşmayacak
        
    Devamlı insanlar hakkında konuşmak sivilce yapar. Sence bu çekici mi? Open Subtitles يتحدث دائماً عن الناس الذين يعصرون البثرات، أتعتقدين أن ذلك يُسحر؟
    Ben çocukken babam ondan bir hayaletten bahseder gibi bahsederdi. Open Subtitles عندما كنت طفلا ابي اعتاد ان يتحدث عنه كأنه شبح
    Şu adam, evde kendi halinde bırakın, hazır hissettiğinde konuşur dedi. Open Subtitles كما قال الرجل، سيبقى هادئاً بالبيت وسوف يتحدث عندما يكون مستعداً
    Bu güzel ama kabul etmek gerekir ki kimse bu şekilde konuşmaz TED هذا جميل، ولكن دعونا نواجه الواقع ، لا أحد يتحدث بهذه الطريقة
    - Ona cevap verme. Bırak avukatımızla konuşsun. - Avukatımız mı? Open Subtitles ـ لا تجيبيّه ، دعيه يتحدث مع مُحامينا ـ محامينا ؟
    Kimse benimle okulda konuşmadı. Beni "Alet-Alma" olarak çağırmaya başladılar. Open Subtitles لا احد يتحدث معي في المدرسه انهم ينادوني قضيب الما
    Çok hızlı konuştu. Bir iki pişmanlığı olan ender bir adam. Open Subtitles لقد كان يتحدث بسرعة رجل مميز مع قليل جداً من الندم
    Bu konu hakkında soru sorma. Burada kimse bu konuyu konuşmak istemez. Open Subtitles لا تسألين عن هذا لا أحد هنا يريد أن يتحدث عن هذا
    Gettys, hiç davranışlarınız hakkında sizinle konuşmak zorunda kalmadı mı? Open Subtitles ألم يتحدث معك السيد جيتيز أكثر من مرة عن سلوكك؟
    Senle konuşmak istemişti! Benle ne zaman konuşmak istedi ki şimdi konuşsun? Open Subtitles بلى كان يريد لم يرد ان يتحدث أبداً معي, لم يفعل أبداً
    Ben öyle konuşmam bile. Ta-Ta- Tamamen menapoz ile ilgili. Open Subtitles لست أنا من كان يتحدث ، إنما كان سن اليأس
    Onlar bu konudan bahsederken, Ben de nerdeyse onu saklayacaktım. Ne? Open Subtitles عندما يتحدث شخصٌ معي بهذا الأسلوب فهذا سيجعلني أرغب بإيواء الأجنبي.
    İtalyancayı en iyi Ben konuşuyorum yani kavalyen Ben olacağım. Open Subtitles أنا أفضل من يتحدث الإيطالية هنا، إذًا فسأكون أنا مرافقكِ
    Galiba senden de bahsettiler. 'Hareket memuru teröristlerle konuşur.' dediler. Open Subtitles لقد ذكروا اسمك، قالوا أن موجّه قطارات يتحدث مع الإرهابيين
    Bir kere bile gardını düşürürsen, şeytan, bir yılan gibi ağzının içine girer ve sonrasında ebediyen, senin adına konuşur. Open Subtitles إذا تركت إيمانك لمرة واحده فأن الشيطان سينزلق مثل الثعبان في فمك وبعد ذلك وإلى الأبد سوف يتحدث نيابة عنك
    Anlamıyorum. Bir baba nasıl olur da oğluyla bu kadar süre konuşmaz? Open Subtitles انا لا افهم كيف لوالد ان لا يتحدث لابنه طوال هذا المده؟
    Ve tabiki bir kalpazan olduğu zamanlar hakkında hiç konuşmadı. TED ولم يتحدث يوماً عن حياته السابقة عندما كان مزوراً
    Evet ama hiç kimse soruşturma süresince kiracılarla konuştu mu? Open Subtitles لكن ألم يتحدث أحد إلى أولئكَ السكان أثناء مجرى التحقيق؟
    - Babamı tanırsın. Hele bir de ailenin şerefi söz konusu ise. Open Subtitles أكره أن أكون مملّة، لكنك تعرف كيف يتحدث عن الأمور بكل حماس
    Ve şans eseri bazı adamlar mikrofonlarla dolu bir odada suikast hakkında, siz ve diğer sekiz insanın anladığı dilden konuşmaya başladılar. Open Subtitles و كان هناك شخص يتحدث مع بعض الرجال عن جريمة قتل بلغه تتحدثينها أنت و ثمانى أشخاص آخرين فى حجره مليئه بالميكروفونات
    Onunla iyi bir konuşma yapmamız gerekecek. O çuvalda ne var? Open Subtitles أعتقد أنه يجب أن يتحدث للأخت أيضا ماذا في الحقيبة ؟
    Artık böyle yapmadığını biliyorsun. Doktorun seninle konuşacak. Konuşmaktan korkmazsan sen de iyileşirsin. Open Subtitles إن طبيبك سوف يتحدث إليك ، لا تخافى أن تتحدثى و سوف تكونى على ما يرام أيضاً
    Dr. Mullis yaptığı deneylerden bahsediyordu ve az daha bilimadamı olacağımı hatırladım. TED كان الدكتور موليس يتحدث عن تجاربه وأدركت بأنني كدت أن أصبح عالماً
    Bu ses kutusu dışında kimsenin benim adıma konuşmasına ihtiyacım yok. Open Subtitles لا أريد أن يتحدث أحداً نيابة عني، باستثناء هذا الصندوق الناطق
    pert olan SUV hakkında rapor doldurmadın, dolayısıyla Ben de neyden bahsettiğini bilemedim. Open Subtitles لم تقدم أي أوراق حول سيارة متحطمه لذلك لا أعلم عما كان يتحدث
    Hiçbir Müslüman onunla konuşmayacak, gözlerine bakmayacak ya da tanımayacak. Open Subtitles على كل مسلمٍ ألا يتحدث إليه, أو ينظر في عينه أو يحييه.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more