| Yani, gerçek yozlaşma motoru... ...Ekvator Ginesi ya da Nijerya ya da Türkmenistan gibi... ...ülkelerin sahillerinin çok ötesinde bulunmaktadır. | TED | ذلك الواقع، هو أن المحرك للفساد، حسنا، أنه موجود أبعد من شواطئ البلدان مثل غينيا الاستوائية أو نيجيريا أو تركمانستان. |
| Kendi mevcut sosyal ve profesyonel çevrenizin ötesinde muhtemel buluşma havuzunuzu genişletiyor. | TED | إذ توسع خياراتك من المواعدات المحتملة أبعد من الدوائر الاجتماعية والمهنية لديك. |
| İyi siteler var, fakat bir adım daha ileri gidebileceğimize inanıyorum. | TED | إنها مواقع جيدة، ولكن أعتقد أنه يمكننا الذهاب أبعد من ذلك. |
| Bu yüzden daha da ileri, ta sınırlara kadar ilerledi. | Open Subtitles | لذا، ذهب إلى أبعد من ذلك حتى وصل إلى الحدود |
| Keyif verici de ondan! Eğlenelim diye! Bak, senin topundan daha uzağa gitti. | Open Subtitles | لأنه أمر ممتع نحن نحضى بالمرح أنظر، لقد رميته أبعد من تلك الكرة |
| 49,700 kilometrede, Eddy Merckx'in kırktan fazla yıl önce kırdığı bisiklet sürme rekorundan topu topu 269 metre daha fazla. | TED | 30 ميل، 4,657 قدم، بمجموع كلي يبلغ 883 قدم أبعد من ما قطعه إيدي ميركس منذ أكثر من أربعة عقود. |
| Yani bu katilin daha uzakta olduğu anlamına mı geliyor? | Open Subtitles | أجل، مما يعني ماذا، ان القاتل كان أبعد من ذلك؟ |
| Ama söylemeliyim ki, deneyimlerimce bu, doğrudan daha uzak olamazdı. | Open Subtitles | ويجب أن أخبرك ,من واقع علمي هذا أبعد من الحقيقة |
| Bir başka delil de, mahallelerinin dışında bir manzara olup olmadığı hakkında bir fikirleri olmamasıydı. | TED | وهذا دليل أيضاً بعدم امتلاكهم أدنى فكرة بوجود مساحة من الفرص تقع أبعد من حيّهم. |
| Bir kaza olduğunda, şartlar kontrollerinin ötesinde olsa dahi ...kendilerini suçlamaya yatkındırlar. | Open Subtitles | يميلون للوم أنفسهم لحادثة حتى إن كانت طبقاً لظروف أبعد من سيطرتهم |
| Çorak Topraklar'ın ötesinde hayatın daha kolay olduğu bir yere kaçmak istedim. | Open Subtitles | أردت الهروب لمكان أبعد من الأراضي الوعرة حيث الحياة سهلة وتختفي همومي. |
| Birkaç kilo aldığın zaman dünya, en çılgın rüyalarının ötesinde önünde açılıyor. | Open Subtitles | العالم يفتح أبوابه أبعد من أحلامك الأكثر وحشية عندما تكسبين بعض الوزن. |
| Bunun da ötesinde bu bizim kültürel kimliğimizin bir parçası, sadece Amerikanın değil batılı toplumların ve dünyadaki demokratik toplumların kültülerinin. | TED | أبعد من ذلك هي جزء من هويتنا الثقافية ليس فقط في أمريكا لكن في المجتمعات الغربية وفي المجتمعات الديموقراطية حول العالم. |
| Zor seçimlerde neler olup bittiğini tarif etmek için daha iyi, daha kötü veya eşit olmanın ötesinde yeni, dördüncü bir bağıntı ileri sürmemiz gerek. | TED | علينا أن ننتج علاقة رابعة جديدة أبعد من كونها أفضل أو أسوأ أو مساوية، تصف ما يحدث في الخيارات الصعبة. |
| Biz bir adım daha ileri gitmek için herkesten daha istekliyiz. | Open Subtitles | إننا على استعداد للذهاب خطوة أخرى إلى الأمام أبعد من الجميع |
| Demiştim ki, eğer dindar biri olsaydım, evrimden korkardım. daha da ileri giderdim. Genel olarak bilimden korkardım. | TED | حسنا، قلت لو كنت متدينا سأخشى من علم التطور. سأذهب الى أبعد من ذلك. سأخشى من العلم على وجه العموم إذا فهم بشكل جيد. |
| Bitkilerin değişik türleri değişik yerlerde büyüyorlar. Ve bazı polenlerler daha uzağa gidiyor. | TED | لان النباتات المختلفة تنمو في أماكن مختلفة وبعض حبات اللقاح تحمل لمناطق أبعد من غيرها |
| Güneş'e uzaklığı Dünya'ya göre 80 milyon km daha fazla. | Open Subtitles | إنه أبعد من الأرض عن الشمس بمقدار 50 مليون ميل |
| Daha yakın olsaydık kaynardık, daha uzakta olsaydık donardık. | Open Subtitles | لو كنا أقرب من ذلك لاحترقنا، ولو كنا أبعد من ذلك لتجمدنا. |
| Ancak o günün K'tano'nun inandığından daha uzak bir gelecekte olmasından korkuyorum. | Open Subtitles | لكني أخاف أن هذا اليوم أبعد من إعتقاد كاتانو |
| O %100 yenilenebilir ekonomi için acil çağrıda bulunduk, ama bunun da ötesine gittik. | TED | نحن ننادي بهذا الاقتصاد المتجدد سريعًا، ولكننا ذهبنا إلى أبعد من ذلك. |
| Bu derin bağlantı en yakın akrabalarımızı çok öteye taşıyor. | Open Subtitles | و تلك العلاقة العميقة تمتدّ الى أبعد من أقرب أقربائنا. |
| İleriye, daha ileriye gittim ve gittikçe fark ettim ki bütün bilim dalları birbiriyle bağlantılı. | TED | سوف استمر في الذهاب أبعد من ذلك، وبينما استمررت، أدركت أن جميع مجالات العلوم مترابطة. |
| Bu vampirlikten de öte. Kaçık dev mantığı bu. | Open Subtitles | حسناً , هذا أبعد من الشر هذا منطق العملاق المجنون |
| Kendi bakışımızın ötesini görmemizi sağlayan samimiyete fırsat verdi. | TED | فهي تُتيح لنا فرصة للألفة، لنرى ما هو أبعد من وجهات نظرنا. |