Ondan önce Babası yoğurt yapıyormuş hatta büyükbabası da krem peynir yaparmış. | TED | وكان أبوه يصنع الزبادي قبله، وقبل ذلك كان جدّه يصنع الجبن الكريمي. |
Safar Bekhmuradov'un kızı Babası belli olmayan bir çocuk doğuruyor! | Open Subtitles | ابنة سفر بكمورادوف سوف تلد.. طفلاً غير معروف أبوه مين |
Babası onun için eşi benzeri görülmemiş güzellikte ve mükemmellikte bir hediye istemişti. | Open Subtitles | أبوه طلب شيء أجمل له شيء أكثر كمالا من أي شيء رأته عين |
Goethke, öğretmenin, çocuğun babasının Kuzey Avrupa kökenli olması gerektiğini söylemiş | Open Subtitles | غوثيكا، معلمتك تقول أن أبوه يجب أن يكون من النوع الشمالي |
Haylaz bir oğlan çocuğu annesini ve babasını öldürmüş olan! | Open Subtitles | طفل بذئ سيئ السلوك قام بقتل أمه و مات أبوه |
Bak bu çocuk benim gibi tuhaf bir yaratığı 12 yıl Babası sandı. | Open Subtitles | طوال إثنا عشر عاماً ظن هذا الصبي أن مخلوقاً غريباً مثلي هو أبوه |
Babası bir ameliyat daha geçirmiş. Seyahat etmesine izin verilmiyormuş. | Open Subtitles | أبوه كان لديه عمليه اخرى لا يجب عليه ان يسافر |
Bir buçuk yıl ıslahevinde kalmış, bu arada Babası da kalpazanlıktan hapisteymiş. | Open Subtitles | عاش لمدة سنة و نصف في ملجأ أيتام بينما كان أبوه يقضي عقوبة السجن بتهمة التزييف. |
Birincisi: çocuk o gece evden saat 8:00'de ayrıldığını itiraf etti Babası tarafından tokatlandıktan sonra. | Open Subtitles | أولاً: إعترف الولد بترك البيت في الساعة الثامنة مساءً بعد أن صفعه أبوه. |
Gayri meşru çocukların çoğunun Babası rahip. | Open Subtitles | فى كل ثانيةٍ يُولد فيها إبن سِفاح يكون أبوه قسيساً |
Sonraki yaz, kırsal bir yolda, sürücü adayı ehliyetiyle Babası sağında oturur halde giderken, kirpiye çarpmamak için yoldan saptı büyük bir ağaca bindirdi. | Open Subtitles | حسناً فى الصيف التالى فى الطريق الريفى و معه تصريح التعليم و كان أبوه فى المقعد الأمامى على يمينه و قد انحرف ليتجنب قنفذاً |
Kitaba göre Babası şehit olmuş. Nasıl öldüğünü biliyor musun? | Open Subtitles | أبوه كَانَ شهيد إليه هَلْ تَعْرفُ كَيفَ مُاتُ؟ |
Bu herifin teyzesi, eniştesi... annesi, Babası jüri üyesi olacak... ben de o mahkemede yargılanacağım, hayatta olmaz. | Open Subtitles | سأكون ملعون إن وقفت في محكمة يحاكمني عمة أو عم هذا الرجل وربما أمه أو أبوه جالسين مع المحلفين |
Annesi yardım desteği alıyor, Babası da hep içiyor. | Open Subtitles | أمّه كانت في الرعاية الإجتماعية . و أبوه سكّيراً |
Babası bile bunu başaramamıştı. Onun başarabileceğini hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | حتى أبوه أخفقَ في أَخْذها أنا لا أعتقد بانه يُمْكِنُ أَنْ ياخْذها |
Babası onu yok etmek için yardım istemeye bizim manastıra geldiğinden beri... 27 yıl onu izledim. | Open Subtitles | لكنى أضع أنظارى عليه منذ 27 عاما منذ أن حضر أبوه الى الدير عندنا ليسألنا المساعده فى القضاء عليه |
Bir genç, babasının yaptığı kanatları almıştır. | Open Subtitles | الولد الصغير الذي أَخذَ أجنحةَ أبوه ليطير بها |
Ama annesi ve babasının intikamını almak için öldüğünü söylemiş. | Open Subtitles | خطاب الاسـتشـهاد ولكنه أهدى الشـهادة الى الانتقام من اليهود بسـبب مقتل أبوه وأمه |
Çocuk saat 11:30'da sinemaya gittiğini 3:10'da eve dödüğünü, babasını ölü bulduğunu ve tutuklandığını söyledi. | Open Subtitles | يدّعي الولد بأنه ذهب إلى فيلم في حوالي 11.30, وعاد للبيت في 3.10 ليجد أبوه ميتاً وليعتقل هو. |
Sokaklara haber salmış, o hapis firarını Kleinfeld ayarladı... sonra da babasıyla kardeşini öldürdü diye. | Open Subtitles | سرت اشاعات ان ديفيد كلاينفيلد هو من دبر عملية الهروب ثم قتل أبوه وأخوه |
Ve Michael babasına ders vermek için doğru zaman olduğuna karar verdi. | Open Subtitles | وقرّرَ مايكل أبوه كَانَ مستعدَّ لتَعَلّم درسِه. |
Oğlun bir silahtı. Hedef ise babasıydı. | Open Subtitles | ابنك كان مجرد سلاح والهدف الحقيقى هو أبوه |
Ben onun babasıyım! Babasıyım! Onu korumalıydım! | Open Subtitles | أنا أبوه، أبوه و عليّ أن أحميه |
Luke sadece bir çiftçi değil, Owen. babasından çok şey taşıyor. | Open Subtitles | لوك ليس مزارع, أوين عنده الكثير من أبوه |
Sen onun babasısın! | Open Subtitles | إنك أبوه ! إلعلب معه! |