Bir pazarlık araştırmacısı olarak karşı bir teklif yapmasında ısrar ettim ve en iyisini hazırlamasına yardım ettim. | TED | ولكنني أصررت عليه كباحث في المفاوضات أن يجري عرضاً مضاداً، وساعدته في صُنع واحدة مثالية. |
Ben ısrar ettim, bayım. Buna hakkım olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | لقد أصررت بهذا, يا سيدى شعُرت بأن هذا من حقى |
Onlarla gitmekte ısrar ettim. Nolan'dan sorumluydum sanki. | Open Subtitles | أصررت على الذِهاب معهم شعرت بالمسؤولية تجاه نولان |
Eğer mesleğim o kadar sıkıcıysa neden bu sabah benimle gelmek için o kadar ısrar ettin? | Open Subtitles | إذا كان عملى سخيف وغير مفيد جداً اذا لماذا أصررت على المجيئ معي هذا الصباح؟ |
Sonra buraya gelip bir şey göstereceğini ısrar ettin. | Open Subtitles | وبعدها أصررت على أن آتي معك هنا وأرى شيئاً |
Pekala, madem ısrar ediyorsun, ama- | Open Subtitles | حسنًا، لو أصررت لكن... |
Oh özür dileriz geç kaldık, benim hatamdı, metro ile gelme konusunda ısrar ettim. | Open Subtitles | نأسف، لتأخرنا إنها غلطتى أنا أصررت على ركوب الأنبوب |
Ben mimarlığın da prestijli bir meslek olduğunda ısrar ettim. | Open Subtitles | أصررت على الهندسة المعمارية و أيضاً التخصص. |
İşte bu nedenle Madam Franklin'in kendisini öldürdüğü üzerinde ısrar ettim, ve biliyordum ki, ben Hercule Poirot olduğum için benim görüşüm kabul görecekti. | Open Subtitles | لهذا , أصررت انا على ان السيدة فرانكلين قتلت نفسها وكنت اعرف ان شهادتى سوف تُقبل لأننى هيركيول بوارو |
Hayır, aslında benim yapmama izin vermesi için ben ısrar ettim. | Open Subtitles | لا ، فالحقيقة ، أنا أصررت أن يدعني أفعل هذا |
Güvenini tekrar kazanmasına yardımcı olmak için bizde kalsın diye ısrar ettim. | Open Subtitles | أصررت على بقائها معنا. للمساعدة في بناء ثقتها مجددا. |
Bu nedenle stratejimizin dikkatlice gözden geçirilmesinde ısrar ettim. | Open Subtitles | ولهذا السبب أصررت على مراجعة .شاملة لأستراتيجيتنا |
En baştan beri ısrar ettim. Komite de onayladı. | Open Subtitles | لقد أصررت من البداية ووافقت اللجنة على ذلك |
En baştan beri ısrar ettim. Komite de onayladı. | Open Subtitles | أصررت عليه من البداية واللجنة وافقت عليه |
Çift kişilik yatak için neden ısrar ettim sanıyorsun? | Open Subtitles | لماذا أصررت على سرير مزدوج برأيك؟ |
Çünkü velayeti paylaşmakta ısrar ettin. | Open Subtitles | لأنك أصررت على الوصاية المشتركة. |
Brooklyn'deki depo alımıyla ilgili, sen ısrar ettin diye yaptığım toplantı. | Open Subtitles | اجتماع بشأن شراء مخازن في "بروكلين"، أود امتلاكها لأنك أصررت على ذلك. |
- Dedi zaten. Sen ısrar ettin. | Open Subtitles | لقد رفضت، ولكنك أصررت |
Pekala.Madem ısrar ediyorsun. | Open Subtitles | -حسناً ، إذا أصررت |
Bu adaletsizliği sahnelemekte ısrar edersen olmaz. | Open Subtitles | إلا اذا أصررت على صعود منصة هذه السخرية. |
Bu şeyi devam ettirmeye ısrar ediyorsan en azından ikimizin de zamanını boşuna harcadığını kabul edecek kadar saygı göstererek devam et. | Open Subtitles | لو أصررت على الاستمرار في هذا الاختبار فعلى الأقل أخبرني أنّنا نضيّع وقتنا فقط |