| Resmi bir anlaşmamız, falan, olmadığını biliyorum ama cesurca davranışım senin, benim bir nevi korumam gibi olmandan dolayıydı. | Open Subtitles | أعرف أنه لم يكن بيننا ود أو أي اتفاقية رسمية لكن تصرفي الشجاع كنت أعتمد فيه على قواعدك |
| Aranızda bir şey olmadığını... biliyorum ve ailemize bu kadar... iyi davranmışken benim böyle... davranmam çok saçma. | Open Subtitles | أنا أعرف أنه لم يكن هناك شئ بينكم وأنا فقط أتصرف بحماقة تجاهها وهي كانت مخلصة لعائلتنا |
| Senin olmadığını biliyorum ama bir şey diyemezdim. | Open Subtitles | أعرف أنه لم يكن أنتِ ولكن لا يمكنني قول شيء. |
| Benim de hayalimdi ama şimdi buradayım ya, artık hayalim olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | كان حلمي أيضاً، لكنني بعدما وصلت إلى هنا، أعرف أنه لم يعد حلمي |
| Ölü olmadığını biliyorum, ve o senin için geliyor. | Open Subtitles | أعرف أنه لم يمت, وهو قادم من أجلك |
| Bunun senin için kolay olmadığını biliyorum. Bu yüzden sağ ol. | Open Subtitles | أعرف أنه لم يكن من السهل عليك شكراً لك |
| Artık bunu isteme hakkım olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنه لم يعد من حقي أن أطلب |
| Artık bunu isteme hakkım olmadığını biliyorum. - Fakat lütfen bakar mısınız? | Open Subtitles | أعرف أنه لم يعد من حقي أن أطلب |
| Gerçekte o olmadığını biliyorum. Evet olay da bu. | Open Subtitles | أعرف أنه لم يعد كما عرفناه - أجل، هذا هو مقصدي - |
| Bunun bir kaza olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنه لم يكن حادثاً |
| Komünizm hakkında olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنه لم يكن بسبب الشيوعية |
| Orada olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنه لم يكن هناك. |
| Sen olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنه لم يكن أنت |
| Mike'la bir ilginin olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنه لم يكن لك علاقة بما حدث مع (ميكِ). |
| Senin için kolay olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنه لم يكن سهل عليك. |
| Buralı olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنه لم يكن من المنطقة |
| - Sen olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | ) -ماذا؟ أعرف أنه لم يكن أنت |