Bu kendinizi karar döngüsünden çıkarmak demektir ki bu zor olabilir. | TED | هذا يعني إخراج أنفسكم من دائرة صنع القرار، وهذا أمر صعب. |
zor bir şey, kolay değil ve bunu çok kişiselleştiriyorum. | TED | إنه أمر صعب. ليس سهلًا، وأنا أجعل منه شخصيًا جدًا. |
Bu çok zor. Birinden hoşlanırsam onu eve davet edebilmek istiyorum. | Open Subtitles | أمر صعب جداً ، إن اُعجبت بشخص سأود أن أدعوه للمنزل |
Eğer onlar arkadaşıysa ve tek çevresi oysa bir çeteden ayrılmak zordur. | Open Subtitles | ترك العصابة أمر صعب لو كانوا أصدقائها، ولو كانوا كلّ من تعرفهم. |
Ama topa doğru bir şekilde kavis vermek hem duvarın etrafından bükmek hem de gole çevirmek zordur. | TED | ولكن انعطاف الكرة بالدقة المطلوبة لكي تلف حول الحائط البشري وتندفع نحو المرمى أمر صعب. |
Bu çok zor. Lizzy için üzülüyorum. Bunu hak edecek bir şey yapmadı. | Open Subtitles | هذا أمر صعب,وأننى لأشعر بالأسف من أجل ليزى فقد فعلت القليل لتستحق هذا |
Şu günler ebeveyn olmak çok zor çeteler ve uyuşturucular varken. | Open Subtitles | الأبوّة أمر صعب في وقتنا هذا، في ظل وجود العصابات والمخدرات. |
Sanırım, bu...zor oğluna bakıyorsun ve bir adamla konuştuğunun farkına varıyorsun ve o adamın artık babasının tavsiyesine ihtiyacı olmadığını görüyorsun. | Open Subtitles | أعتقد أن ذلك أمر صعب أن تدرك بأنك تتحدث إلى ولدك كرجل حقيقي رجل لم يعد بحاجة إلى نصيحة والده مجدداً |
O yaştaki bir çocuğa bunu açıklamak çok zor olmalı. | Open Subtitles | ولابد وأن هذا أمر صعب جدا ً شرحه لولد صغير |
Bu kadar emek verdiğini ve bir yere gelemediğini görmek çok zor. | Open Subtitles | إنه أمر صعب رؤيتك وأنتِ تناضلين بشدة ولم تحصلي على ما تريدين. |
Richard engel oluyorken zile vurmak epey zor değil mi? | Open Subtitles | إنه أمر صعب لتضرب الجرس بلأعلى عند وقوف ريتشارد بطريقك |
Böyle aniden ortadan yok olmalara dayanmak zor mu oluyor? | Open Subtitles | تسألني إن كان إختفائه بلا أثر أمر صعب التعامل معه؟ |
Kuzey Afrika'da dağınık halde olduklarından dolayı izlemesi çok zor bir örgüt. | Open Subtitles | متفرقين في جميع أنحاء شمال أفريقيا مما يجعل تتبعهم أمر صعب للغاية |
zor bir şey ve cesaret gerektiriyor ama bunun için yaşıyoruz, değil mi? | TED | وهو أمر صعب ، ويحتاج قدرًا من الشجاعة، لكن هذا السبب في أن نعيش الآن، أليس كذلك؟ |
Kötü yorumlar bırakmak insanlara zor geliyordu. | TED | إنه أمر صعب بالنسبة للناس أن يتركوا انطباعاً سلبياً. |
Sadece yaşamak için ayları kaldığını bilmek çok zor. | TED | إنه أمر صعب للغاية عندما نعرف أنه ليس لديها سوى أشهر لتعيشها. |
Çalışmalarına hayranlık duyabilirsiniz çünkü röntgen filmlerini, bırakın sprey boyayla, elle çizmek bile oldukça zor. | TED | سوف تُعجبون بعمله لأن إنتاج أشعة سينية باليد، ناهيك عن استخدام رذاذ الطلاء، هو أمر صعب جدا. |
Biliyorum çok küçük ya da bir hücreli olan şeyin güçlü bir şey yapmasına inanması zor, ama yapabilirler. | TED | اعلم أن ذلك أمر صعب تصديقة أن شيئ بهذا الصغر او يحوي خلية واحده فقط يمكنه عمل شيء بمنتهى القوة، ولكنهم يستطيعون. |
Annelere doğum günü hediyesi almak her zaman zordur. Neredeyse imkansızdır. | Open Subtitles | إنتقاء هدية لعيد ميلاد أمى أمر صعب للغاية إنه مستحيل |
Denize terk edip karaya çıkmak, kaplumbağalar için zaten zordur. | Open Subtitles | ترك البحر والصعود لليابسة أمر صعب بما فيه الكفاية بالنسبة للسلاحف |
Terapi büyük miktarda güven gerektirir, ki bu çoğu insan için zordur. | Open Subtitles | العلاج يتطلب الكثير من الثقة و هذا أمر صعب لمعظم الناس |
Bebek Bacaklı, biliyorum ki bir partnere ihtiyacın olduğun sonucuna varmak senin için zordu. | Open Subtitles | بالنسبة لطفولي أعلم أنه أمر صعب لك أن تحتاج لشريك في العمل |