Bu terzi, onun parasını almadığı zaman çok mutsuz olur. | Open Subtitles | هذا الخياط سيكون حزينا جدا عندما لا يحصل على أمواله |
Suratında sakal, ayağında sandalet, tüm parasını sokaktaki evsiz alkoliklere vermeye başladı. | Open Subtitles | إلتحى, ولبس نعلاً, شرع في وهب أمواله للمُشرّدين مُدمني الخمور في الشارع. |
Ama bu gece, tüm parasını altın kafesli adama karşı bahis oynayacak. | Open Subtitles | لكنّ الليلة، عليه أن يضع أمواله كلها ضد الرجل صاحب الشواء الذهبي |
Bu araba dünya Bankasının malı. para doğruca İtalya'ya gidiyor. | Open Subtitles | هذه السيارة ملك للبنك الدولي الذي تذهب أمواله إلى إيطاليا |
Ama vaziyet onayını bekleyen parası yüzünden otelin inşaatını bitiremiyorum. | Open Subtitles | لكن أمواله وُظفت في الوصايا لا أستطيع إكمال بناء الفندق |
Amcan, parasının tamamını sana bırakmak istiyordu ama bu durumda akrabalarının sana rahat vermeyeceğini de biliyordu. | TED | أراد عمك أن يترك كل أمواله لك لكنه علمَ أنهُ إذا فعل، سيجعل أقاربك يضايقونك للأبد. |
para yatırmamız için bize bilgilerini veriyor. parayı çekip kadına veriyoruz. | Open Subtitles | هُو يُعطينا المُعلومات لتحويل أموالنا فيها، نحن نسرق أمواله ونُعطيها للأرملة. |
Evet, ondan bilgi alma işini, ve parasını Amerikan bankalarına taşıma işini. | Open Subtitles | نعم , كانت وظيفتي أستخلاص المعلومات منه ونقل أمواله إلى البنوك الأمريكية |
Biraz idare etmesini söyledim, birkaç sene sonra da boşanır parasını alırsın. | Open Subtitles | أخبرتها أن تتمسك به، لتبقى عدة سنوات، وبعد تنفصل عنه، تأخذ أمواله. |
Ya da bizim gibi birisinden çekindiği için parasını eline almak istemiştir. | Open Subtitles | أو أنّه قلق من أن أحدًا ما مثلنا، قد يصل إلي أمواله |
Evet, o gitti. parasını ben alacağım, gözünüzü paradan ayırmayın. | Open Subtitles | نعم لقد ذهب، سوف أخذ أمواله إبقي عينك على المال |
Eğer herkes parasını aynı anda çekerse banka sektörü çöker. | Open Subtitles | إذا قام الجميع بسحب أمواله في نفس الوقت ستنهار المصارف |
parasını almak için bir ucubeyi öldürecek kadar adi değildirler. | Open Subtitles | وليسوا حقيرين يقتلون مسخاً للحصول على أمواله |
Bir turisti de öldürmüş. Elbiselerini ve parasını almış. | Open Subtitles | لقد قتل سائحا ايضا ليحصل على أمواله و ملابسه |
Hayır. Tatlım, bir erkek parasını geri istemez. | Open Subtitles | لا ،لا يا عزيزتي الرجل لا يمكنه ان يطلب إرجاع أمواله |
Evet, gizlenmeye başladığında hesaplarını boşaltmış ama pek para alamamıştı. | Open Subtitles | أجل، لقد سحب أمواله حينما إختفى، ولكنهُ لم يسحب الكثير |
Ortalık yatışınca bu genç adamın, Sinoplu Diyojen'in vatandaşlığı, parası ve bütün mal varlığı elinden alındı. | TED | وأخيراً بعد أن هدأت العاصفة، تم تجريد الشاب: ديوجين من سينوب من جنسيته، ومصادرة أمواله وجميع ممتلكاته. |
Genç ve güzel bir kadın, bu herifle parası için evleniyor. | Open Subtitles | انـظر، زوجة شابـّة، جميلة، تتزوّج هذا الرّجل من أجل أمواله |
Dükün bu gece parasının karşılığını alacağından şüpheliyim. | Open Subtitles | أشك بأن الدوق سيحصل على ليلة تساوي أمواله لا تكوني سخيفة يا نيني |
Dük'ün bu gece parasının karşılığını alabileceğini bilmiyorum. | Open Subtitles | أشك بأن الدوق سيحصل على ليلة تساوي أمواله |
Hayır, emanet hesabı açtırıyor. Tüm parayı emanet hesabına gönderdi. | Open Subtitles | كلّا، لقد فتح حساب ائتمان، وإنّه يودع كلّ أمواله فيه. |
Kasaya zorla girilmiş gibi gösterdikten sonra kendi parasıyla mücevherlerini çaldı. | Open Subtitles | بعد أن قام بجعل الخزانة و كأنها قد كُسرت، قام بسرقة أمواله و مجوهراته الخاصة |
Bu güç durumdan sağ çıkabilmek adına muhasebecisi ona elindeki paranın büyük bir kısmını, 250 bin Pound kadarını mücevherata yatırmasını söylemiş. | Open Subtitles | لتجنب إجمال الإقصاء .. نصحة محاسبوه بتحويل جزء كبير من أمواله حوالى 250.000 جنيهاً إلى مجوهرات |
14 ay önce yeni bir şirket açtı ve tüm fonlarını oraya aktardı. | Open Subtitles | قبل حوالي 14 شهراً بدأ شركة جديدة ووجه كل أمواله إليها |
Bankaya sadece 60 bin lazım, paralarını geri almış olacaklar. | Open Subtitles | البنك بحاجة إلى 60 ألف دولار فحسب ويحصل على أمواله |