onun yaptığını biliyorlarmış ama hiç delil yokmuş. | Open Subtitles | ،كانوا يعرفون أنه فعل ذلك لكــن لم يكن هناك أي دليل |
Hiç boşuna inkar etme çünkü her şeyi onun yaptığını adım gibi biliyorum. | Open Subtitles | ولا تقولي أنه لم يفعل، لأنني فعلاً فعلاً أعتقد أنه فعل. |
Bunca yıl tüm o kötü şeyleri onun yaptığını düşünmüştüm. | Open Subtitles | طوال هذه السنين أعتقدت أنه فعل تلك الأفعال المشينة |
Yapabilirdi, ama Öyle yaptığını zannetmiyorum. | Open Subtitles | إنه يمكن أن يكون ، و لكن لا أعتقد أنه فعل |
Sadece bahçe hortumu petrol koktuğu için ve bir keresinde mumun yanında geğirdiğinde koltuk alev aldığı için Öyle yaptığını farzettim. | Open Subtitles | أنا مجرد افتراض أنه فعل ذلك لأن خرطوم حديقة رائحة تشبه الغاز مرة واحدة وانه تجشأ بالقرب شمعة |
Biri öldürülünce herkes "Kahretsin, mutlaka bir şey yapmıştır" diye düşünecek. | Open Subtitles | في كل مرة يقتل أحد تقول لنفسك لابد أنه فعل شيء عظيم |
Kane'i bu duruma soktuğuna göre büyük bir şey yapmış olmalı. | Open Subtitles | لابد أنه فعل شيء ضخم لإغضاب العمدة لهذا الحد |
Bu kadar uğraştıysa gece yapmış olmalı. | Open Subtitles | ان استغرق كل ذلك الوقت فلا بد أنه فعل ذلك ليلا |
Tek bildiğim, 20 küsur senedir öğrendiğim her şeyin bana onun yaptığını söylemesi. | Open Subtitles | كل ما أعلمه هو أن كل شيء تعلمته يف أكثر من 20 سنة كشرطي يقول لي أنه فعل هذا |
- onun yaptığını düşünüyorsun, değil mi? | Open Subtitles | - أتعتقد أنه فعل ذلك ؟ - هذا يتوقف على السبب .. |
Sonra bana onun yaptığını söylediler. Ama buna inanmıyorum. Bayan Wortzik, beni dinleyin. | Open Subtitles | ثم يقولون لى أنه فعل ذلك لا أصدق |
Sonra bana onun yaptığını söylediler. | Open Subtitles | ثم يقولون لى أنه فعل ذلك لا أصدق |
Bak, eğer...eğer Lincoln bu silahı ateşlemediyse, demektir ki, ciddi yetenekleri olan biri, onun yaptığını kanıtlamak için bu kasetle oynamış. | Open Subtitles | اسمعي، إن لم يكن (لينكولن) قد أطلق النار من مسدسه و شخص بمهارات عالية ذهب ليعد هذا الشريط ليثبت أنه فعل |
Bak, eğer...eğer Lincoln bu silahı ateşlemediyse, demektir ki, ciddi yetenekleri olan biri, onun yaptığını kanıtlamak için bu kasetle oynamış. | Open Subtitles | اسمعي، إن لم يكن (لينكولن) قد أطلق النار من مسدسه و شخص بمهارات عالية ذهب ليعد هذا الشريط ليثبت أنه فعل |
Ama onun yaptığını sen de biliyorsun. | Open Subtitles | ولكنك تعلم أنه فعل هذا |
Çünkü onun yaptığını düşünmüyorum. | Open Subtitles | .لأني لا أعتقد أنه فعل ذلك |
Öyle yaptığını söyle. | Open Subtitles | أخبرني أنه فعل. |
Öyle yaptığını sanmıyorum. | Open Subtitles | اه، لا أعتقد أنه فعل. |
Eminim yaptığı şeyi zorunlu olduğu için yapmıştır. | Open Subtitles | مؤكد أنه فعل مافعله مهما كان لأنه مضطراً |
Babanın bazı sorunları var,canım Eminim senin için doğru olan yapmıştır. | Open Subtitles | كان والدك متورطاً تماماً يا عزيزي أنا واثقة أنه فعل ما شعر أنه أفضل لك |
Şunu da söyleyeyim, buna değeceğini düşünmediği herhangi bir şey yapmış olmasının imkanı yok. | Open Subtitles | وأنا أخبرك, من المستحيل أنه فعل كل هذا ما عدا لو اعتقد أن الأمر يستحق |
Bu kadar uğraştıysa gece yapmış olmalı. | Open Subtitles | ان استغرق كل ذلك الوقت فلا بد أنه فعل ذلك ليلا |