Kusura bakmayın, Bunu açmam lazım. İşle alakalı. Bir saniye içerisinde dönerim. | Open Subtitles | أنا في شدة الأسف، يجب أن أرد إنه العمل، سأعود بعد لحظة |
Gitar hocam arıyor. Bunu açmam lazım. | Open Subtitles | إنه مدرس الجيتار الخاص بي يجب أن أرد عليه |
Harika bir kural ama buna bakmalıyım. | Open Subtitles | قاعده رائعه، ولكن يجب علي أن أرد على هذه المكالمه |
Buna bakmalıyım. | Open Subtitles | أنتِ تقومين بعمل مهم، وعلى الناس رؤية ذلك. يجب أن أرد على هذا. |
açmalıyım bunu, annem arıyor. | Open Subtitles | لابد أن أرد على هذه المكالمة , إنها ماما |
Cevap verene kadar aramaya devam edecek yani cevap vermem lazım. | Open Subtitles | ستواصل الرنين حتى أرد لذا يجب أن أرد . سيستغرق ثانية واحده فقط |
İyi ya işte. Bu iyiliğinizin karşılığını vermek istiyorum. | Open Subtitles | هذا ما قصدته أريد أن أرد الجميل |
Alışıyorsun. Bunu açmam lazım. | Open Subtitles | يجب أن تَتعود على ذلك يجب أن أرد على هذا. |
Bunu açmam lazım. Affedersin. | Open Subtitles | يجب أن أرد على هذه المكالمة، أستميحكِ عذرًا. |
Affedersin, Bunu açmam lazım. | Open Subtitles | آسف يجب أن أرد على هذا أيمكنني الأتصال لاحقاً؟ انا في منتصف |
Buna bakmalıyım. | Open Subtitles | يجب أن أرد على هذه المكالمة لذا اعذروني |
Üzgünüm buna bakmalıyım. | Open Subtitles | معذرةً, علي أن أرد على المكالمة |
Afedersiniz buna bakmalıyım. | Open Subtitles | عُذرًا , يجب أن أرد على هذا الإتصال. |
Başka bir sipariş olabilir. açmalıyım. | Open Subtitles | قد يكون طلبا جديدا علي أن أرد على الهاتف |
Hayır, açmalıyım yoksa şüphe uyandırır. | Open Subtitles | يجب أن أرد أو انه سيبدو مريبا ً. |
İzninle, bunu açmalıyım. | Open Subtitles | أعذريني ، يجب أن أرد على الهاتف |
Affedersin, canım. cevap vermem lazım. İzninle. | Open Subtitles | آسف ، عزيزتي ، يجب أن أرد على هذا معذرةً |
"Hemen cevap vermem gerekirdi ama işleri yetiştirmem nedeniyle gecikti." | Open Subtitles | "كان يجب أن أرد على الفور "لكنني كنت مشغول بالعمل |
Özür dilerim, buna cevap vermem gerekiyor. | Open Subtitles | أنا آسفة، عليّ أن أرد على هذا الإتصال. |
İyiliğinin karşılığını vermek istedim. | Open Subtitles | بالطبع . أنا أردت أن أرد الجميل |
Çoğunuzun bildiği gibi, Gregory House benim için bir konuşma yaptı ben de yaptığı iyiliğin karşılığını vermek istedim. | Open Subtitles | كما تعرفون جميعاً أعطى (جريجوري هاوس) خطبة عني أود أن أرد الجميل |
Şimdi iyiliklerinin karşılığını vermek istiyorum. | Open Subtitles | الآن أريد أن أرد المعروف. |