Ama bence farklı olmak iyidir çünkü farklı bir bakış açısı sunarsınız. | TED | و لكن أعتقد أن تكون مختلف شيئ جيد لأنك تقدم وجهة نظر |
Bunu yapmak için tamamen deli olmak gerekiyordu ve şansımıza, öylelerdi. | TED | يجب أن تكون أحمقا لتقوم بأمر كهذا ولحسن الحظ، كانوا كذلك. |
Bunu yapabilmek için teknoloji yapay olduğu kadar insan da olmalı. | TED | لذا لفعل ذلك، يجب أن تكون التكنولوجيا بشريّة بقدر كونها صناعيّة. |
Yani reaktörün çevresindeki muhafaza binası çok daha küçük ve kompakt olabilir. | TED | لذا فيمكن لبناية الاحتواء النووي حول المفاعل أن تكون أصغر وأضيق بكثير. |
ve sen yatakta olmalıydın, yarın ki düğünde dinç olmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تكون في الفراش راحةً من أجل الزفاف غداً |
New York'ta yaşıyor ama o batılı bir sanatçı olmaya çalışmıyor. | TED | تعيش في مدينة نيويورك، لكنها لا تحاول أن تكون فنانة غربية. |
Ya da sevdiği kadın bir süper kahraman ile beraber olmak istemiyordur. | TED | أو ربما الفتاة التي يحبها لا تريد أن تكون مع شخص خارق. |
Çünkü bir politikacıyla birlik halindeyseniz, valinin oğlunun vaftiz töreni veya düğünü olsun ya da başkanla arkadaş olmak isterseniz, onu nasıl eleştireceksiniz? | TED | ولكن إن كنت حليفاً مع السياسيين، إذا كنت تذهب إلى زواج ابن الحاكم أو كنت تريد أن تكون صديق الرئيس، كيف يمكنك انتقادهم؟ |
Bununla birlikte, Bengalli bir göçmenin çocuğu olmak ya da Bronx'ta Senegalli göçmenin çocuğu olmak ile ilgili hiç bir fikrim yoktu. | TED | فيما عدا ذلك لم أكن أعرف ماذا يعني أن تكون طفلًا لمهاجرين بنغاليين في بروكلين أو أن تكون سنغاليًا في ذا برونكس. |
Bunu bir şekilde tahmin ediyorum, Bu zor olmalı, buna bir şekilde inanıyorum. | TED | وأعتقد على نحو ما، أنني أؤمن بطريقة ما بأنها يفترض أن تكون صعبة. |
Birlikte tek bir düşüncemiz var: En iyi çözümler basit olmalı. | TED | معا، لدينا فكرة واحدة فقط: أفضل الحلول يجب أن تكون بسيطة. |
İsviçre çok güzel bir yer olmalı, sizce de öyle değil mi? | Open Subtitles | يجب أن تكون سويسرا مكاناً جميلاً جداً ، ألا تعتقدين ذلك ؟ |
Bu girişimcilik ve inanıyorum ki girişimcilik, bekleyiş karşısında en güçlü araç olabilir. | TED | إنّها ريادة الأعمال، التي في اعتقادي يمكن أن تكون أقوى سلاح ضدّ التّرقّب. |
Hapishaneler yeniliğin, sürdürülebilirliğin çevresel restorasyon ve tehlikedeki türlerin yeniden yetiştirilmesinin kaynağı olabilir. | TED | السجون تستطيع أن تكون مصدرًا للاختراعات والاستمرارية. العناية بالمخلوقات المهددة بالانقراض وإصلاح البيئة |
Bu işi yapabilmen için çok iyi bir aktör olmalısın. | Open Subtitles | لأداء هذا العمل يجب أن تكون ممثلا ناجحا ، بالفطرة |
Bu işi yapabilmen için çok iyi bir aktör olmalısın. | Open Subtitles | لأداء هذا العمل يجب أن تكون ممثلا ناجحا ، بالفطرة |
Kişiliğim utangaç ve tuhaf olmaktan, cüretkâr olmaya ve sövmeye doğru değişti. | TED | تحولت شخصيتي من أن تكون خجولة و معقدة لتصبح جريئة و لاذعة. |
Bunu söylemem istendi. Yani, GRC'de üç büyüğün olması gerekiyor. | TED | لذلك يجب أن تكون هناك الثلاثة الكبار في مركزأبحاث جلين. |
Çin sadece 20 sene içinde o seviyede olmayı planlıyor. | TED | تخطط الصين أن تكون هناك في غضون 20 سنة فقط. |
Evet küçük palavracı... aynı anda hem hırsız hem kahraman olabilirsin. | Open Subtitles | الأن يا سيدى يمكنك أن تكون لص وبطل فى نفس الوقت |
Sen kendini buna inandırmışsın, çünkü, kızını kurtaranın, sen olmasını istiyorsun. | Open Subtitles | أنت أقنعت نفسك بأنها هناك لأنّك تريد أن تكون الذي ينقذها |
Senin burada olman için biraz erken değil mi, Cat? | Open Subtitles | أليس الوقت مبكر قليلا بالنسبة لك أن تكون هنا، كات؟ |
Hamilelikler bir kadının hayatında mutlu ve doyurucu anlarla dolu zamanlar olarak bilinir. | TED | إن فترة الحمل من المفترض أن تكون سعيدة ومرضية في حياة أي امرأة |
Ben kültür için varım seni salak, daha dikkatli olamaz mısın? | Open Subtitles | فأنا نصير للثقافة. تباً لك, أليس بالإمكان أن تكون أكثر حذراً؟ |
Tüm gerçeklikleri boyunca hayat boyunca, doğumdan ölene kadar erdemli ve iyi olmanın ne demek olduğunu ölçüt aldılar. | TED | تم اعتبرهم جميعهم، كوحدة لقياس واقعهم والذي توجّب أن تكون خيّرةً وفاضلة، فترة حياة الفرد، من الولادة حتى الموت. |
"Bu söz ettiğin kişi kız kardeşim de olabilirdi, şakalarını başka bir konuda yapsan veya başka bir şey hakkında konuşsan olur mu? | TED | تعلمون، يمكن أن تكون تلك أختي التي تتحدث عنها، وهل لك أن تمزح عن شيء آخر؟ أو هل يمكنك الحديث عن شيء آخر؟ |
Bana bundan bahsettiğinde Kendi toplumunuzda yabancı biri olma hissini biliyorum. | TED | وبدأت بالتذكر أنني أعرف ذلك الشعور أن تكون دخيلا في مجتمعك. |