öncelikleri sınırı aştı. | Open Subtitles | يجب أن أتحدث إلى ذلك الطفل أولوياته قبل كل شيء |
öncelikleri farklı olabilir ama kişiliği apayrı bir konu. | Open Subtitles | حسنا، قد تكون أولوياته مختلفة لكن شخصيته في كون آخر تماماً |
öncelikleri başka yönde. | Open Subtitles | -ليس بعد، فهذا الأمر ليس من أولوياته حاليًا |
Anlaşılan sevgilin önceliklerini gözden geçirdi... Çok kötü. | Open Subtitles | يدبو أن خليلك قد عدل أولوياته هذا سيىء جداً |
Ben sadece önceliklerini sorguladığım için kovuldum. | Open Subtitles | إنني أتسائل عن أولوياته و لدي الحق في ذلك |
Ve Tamil sorununa öncelik vereceğini dile getirdi. | Open Subtitles | "ولقد قال "أن قضية التامليين أهم أولوياته" " |
Birinin hayatınıza kastetmesi size önceliklerinizi gözden geçirtiyor. | Open Subtitles | لا شيء في هذه الحياة يضاهي محاولة المرء دراسة أولوياته. |
Temiz hava için iyi bir çözüm değil ama bu adamın önceliği değil belli ki çünkü tembel biri değil. | Open Subtitles | إنه لم يكن نظام تنفس نقي تماماً، وهو ما لم يكن من أولوياته كما هو واضح، لأنه لم يكن كسولاً! |
Ölümün, öncelikleri değiştirmek gibi bir huyu var. | Open Subtitles | الموت له طريقة محيرة في تغيير أولوياته |
öncelikleri farklı. | Open Subtitles | أولوياته مختلفة |
Onun öncelikleri seninkilerden farklıdır. | Open Subtitles | أولوياته مختلفة عنك |
Her birimizin kendi öncelikleri var. | Open Subtitles | كل منا لديه أولوياته الخاصة |
Ama Benjamin'in kendi öncelikleri vardı. | Open Subtitles | -ولكن كان لدى (بنجامين) أولوياته |
Eh, hepimizin öncelikleri vardır. | Open Subtitles | حسناً, جميعُنا يملك أولوياته! |
Eski hatırlarının, o'nun bakış açısını ve önceliklerini değiştirdiğini sanıyorum. | Open Subtitles | أعتقد بأنه ذكرياته القديمة ساعدته بوضع الاشياء في منظور مختلف , جعلته يقوم بأعادة أولوياته |
- Ölümle karşılaştığın zaman önceliklerini tekrar gözden geçirirsin. | Open Subtitles | عندما يواجه المرء الموت تتغير أولوياته |
Onu bilgilendiriyorum. önceliklerini düzenliyorum. | Open Subtitles | أبقيه على إطلاع، و أبقي أولوياته منظمة. |
Gönül meseleleri de öncelik sırasında yukarıda değildir. | Open Subtitles | والمسائل العاطفية ليست في قمة أولوياته. |
Will Conway göreve gelirse bunun birinci öncelik olacağından emin olabilirsiniz. | Open Subtitles | إن فاز (كونواي) أوكد لكما أن ذلك سيكون في أعلى سلّم أولوياته |
Birinin hayatınıza kastetmesi size önceliklerinizi gözden geçirtiyor. | Open Subtitles | لا شيء في هذه الحياة يضاهي محاولة المرء دراسة أولوياته. |
Buna birçok başka şey de katkıda bulundu, yeni gelen başbakan, ilk önceliği olarak Avustralya'nın Kyoto tavrını değiştireceğini açıkladı ve değiştirdi de. Akabinde, yaşadıkları felaket kuraklıktan dolayı bunu kısmen idrak etmeye başladılar. | TED | وقد شاركت الكثير من الأشياء الأخرى في ذلك لكن رئيس الوزراء الجديد أعلن أن أولى أولوياته ستكون تغيير موقف أستراليا بشأن كيوتو، وقد فعل. والآن، أصبح لديهم وعي جزئي بسبب الجفاف الشديد الذي تعرضوا له |