ويكيبيديا

    "إثبات" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • kanıt
        
    • kanıtlamak
        
    • kanıtlayabilirim
        
    • kanıtlamaya
        
    • ispat
        
    • kanıtı
        
    • kanıtlayabilir
        
    • kanıtlayamazsın
        
    • kanıtlayabiliriz
        
    • ispatlamaya
        
    • kanıtlayamazsınız
        
    • kanıtlayamam
        
    • ispatlamak
        
    • kanıtlayamayız
        
    • ispatlayabilirim
        
    İlginç olan; bir ateist yada kuşkucu her zaman kanıt arar, bir delil. Open Subtitles الشيء المثير للاهتمام حول المشككين والملحدين هو أنهم دومًا يبحثون عن إثبات يقين
    Tek çıkış yolu, bu cinayeti benim işlemediğimi kanıtlamak. İyi de, nasıl? Open Subtitles السبيل الوحيد للخروج من هذا هو إثبات أنني لم أرتكب تلك الجريمة
    Sanırım kanıtlayabilirim. O gruptaki polislerden biri hakkında bazı bilgilerim var. Open Subtitles أعتقد بأنه يمكنني إثبات ذلك لدي دليل من احد الشرطيين الحاضرين
    Sizin akıl hastası olduğunuzu ve mallarınızı satacak ehliyette olmadığınızı kanıtlamaya çalışıyorlar. Open Subtitles ويريدون إثبات بأنكِ مختلة عقلياً وأنكِ غير مؤهلة للتفاوض على بيع ممتلكاتك
    Bizi kontrol etmeye ve yönlendirmeye çalışan gizli efendilerimizin olmadığını ispat edemezsiniz. Open Subtitles لا يمكنك إثبات أنه لا يوجد اسياد سريين تحاول السيطرة والتلاعب بنا.
    - Gregg'in Bergstrom ve Dale'in ölüm emrini verdiğinin kanıtı. Open Subtitles إثبات بان جريج هو من دبر بقتل بيرجستورم و دايل.
    Bir avukat olarak, bildiğime göre birinin suçlu olduğunu kanıt olmadan kanıtlayamazsın. Open Subtitles كمحامى لمحامٍ آخر مره تفخصتُ الأمر , يمكنك إثبات قضية بدون أدلة.
    Gazetenin her tarafında yazıyor işte. Daha ne kadar kanıt istiyorsun? Open Subtitles ذلك منتشر في الصحف أيّ إثبات تريد أكثر من ذلك ؟
    Bulgular elitlerin kanıt olmadan kendi görüşlerini dayatmalarını engeller. TED الأدلة تمنع النخبة من أن تفرض وجهة النظر الخاصة بها بدون إثبات
    ve sadece bir şeyler kanıtlamak isteyen aptallar bu tuzağa düşer. Open Subtitles و فقط الأغبياء الذين يحاولون إثبات شئ ،يقعون فى شرك أعمالهم
    Hayır, sadece bir şey kanıtlamak istediğin için yapmak istemem. Open Subtitles لا أريد القيام بذلك فقط لأنك تريد إثبات شيء ما
    İşte, bunu kanıtlayabilirim: işte size minik bir piyango. TED أنظروا، يمكنني إثبات ذلك لكم: ها هو يانصيب بسيط.
    Bunun bir hata olduğunu, yol açtığı mantıksızlıkları göstererek kanıtlayabilirim. TED هذا خطأ، ويمكنني إثبات ذلك لكم بعرض أنواع من اللاعقلانية التي تقود اليه.
    Sahtekâr olduğumu düşünüyor ve bunu kanıtlamaya çalışıyorsun. Ama asıl sahtekâr sensin. Open Subtitles تظنّين بأنّني محتال وتحاولين إثبات ذلك ولكن الحقيقة هي أنّك أنت المحتالة
    Bize görüşmeleri yürütecek biri lazım, kendini kanıtlamaya çalışan çaylak değil. Open Subtitles أننا نحتاجُ إلى مُفاوض وليس شخصُ مُبتدئ يَتطلعُ إلى إثبات نفسهِ
    diyor. Yeni bir teknoloji ile karşılaştığında, dur, zararsız olduğu ispat edilene kadar. TED حين تقابل تكنولوجيا جديدة، توقف، حتى يتم إثبات أنه ليس هناك ضرر.
    Peder Moore, bu kasedi doğaüstü şeylerin kanıtı olarak mı görüyorsunuz? Open Subtitles الأب مور، هل تؤمن بأن الشريط هو إثبات لشيء خارق للطبيعة؟
    Ve birisi şey yazmıştı... "Kalbin kırıldıktan sonra aşkı tekrar bulup bulamayacağını kanıtlayabilir misin?" diye soran insanlar oldu. TED هناك شخص آخر كتب لي، والكثير من الناس يكتبون لي عن، هل يمكنك إثبات القدرة على الحب مرة أخرى بعد أن جرح قلبك؟
    Muhtemel her olasılığı denemeden bunu şöyle kanıtlayabiliriz. TED إليك كيف يمكننا إثبات ذلك بدون فرز كل الحالات الممكنة.
    Zamanımızın çoğunu bir şeyler kırarak kendimize yanıldığımızı ispatlamaya çalışarak harcadık. TED نقضي معظم وقتنا في تعطيل الأشياء وفي محاولة إثبات أننا مخطؤون.
    Size karşı ayrımcılık yapıldığında, bunu her zaman kanıtlayamazsınız. TED عندما تتعرض للتمييز، لا يمكنك دائمًا إثبات أنك كنت تتعرض للتمييز.
    Sen olduğunu kanıtlayamam ama ne gördüğümü biliyorum. Open Subtitles لا يمكنني إثبات أنه كان أنت, لكني أعرف ما رأيت.
    Bu alışılmadık bir durum. Kendisini ispatlamak için aşırıya kaçtı. Open Subtitles هذا وضع غير معتاد، لقد بالغ في محاولة إثبات نفسه
    Delilik bulaşıcı değildir, öyleyse bile bunu kanıtlayamayız. Open Subtitles ربما هذا يساعد الرجل ، أليس كذلك ؟ الجنون ليس مُعدياً على الأقل لا يُمكننا إثبات ذلك
    Lütfen, size yalvarıyorum. Dün gece öldürüldüm, ispatlayabilirim. Open Subtitles أرجوكِ, أتوسل إليكِ لقد تعرضت للقتل ليلة البارحة, يمكنني إثبات ذلك

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد