Baba, yeni biriyle tanışmış olmandan heyecan duyduğumu söyledim zaten. | Open Subtitles | لقد قلت لك سابقاً أنني سعيدة جداً لأنك تقابل إحداهن |
Bunun yerine onlardan biriyle yattın. | Open Subtitles | و بدلاً من ذلك لقد أقمت علاقةً مع إحداهن |
Eğer onlardan birini,seni ulusal kanalda becermesini sağlayabilirsen iznimi alabilirsin. | Open Subtitles | إذا تمكنت من جعل إحداهن تضاجعك على التفاز، لديك مباركتي |
birisi bir elinde yarısı yenmiş bir dondurma külahı ve solunda sarı tüyüyle oklar tutuyordu. | TED | إحداهن أمسكت بإحدى يديها كوزاً من البوظة كانت قد أكلت نصفه و باليد اليسرى السهام ذات الرِّيش الصفراء. |
birinin son aylarda sondaj kulesi üzerinde çalışan bir eski sevgilisi var. | Open Subtitles | و إحداهن لديها حبيب سابق كان يعمل في حقل نفطي الشهر الماضي |
Hı hıı, şey, belki de, Biri sandviç yemeyi denemeli. | Open Subtitles | نعم .. حسنا .. ربما تريد إحداهن أن تأكل ساندويتش |
Bir tanesi Vanity Fair'de oynadı. Bir tanesi bir sahne yıldızının kızı. | Open Subtitles | احداهن كانت في فانتي فير إحداهن كانت مبتدئة |
Birileri senle sadece beraber taksiye binmekten daha fazlasını yaşamayı hak ediyor. | Open Subtitles | تستحق إحداهن منك ماهو أكثر من مجرد وضعها في سيارة أجرة |
Kendimi hep böyle düşünürüm, çünkü ne zaman birisiyle bir gelecek düşünsem, hep sonu kötü bitmiştir ben de bu yüzden geleceğe bakmayı bıraktım, ama şimdi seninle... | Open Subtitles | هكذا كنت أفكر بنفسي, لأنني كلما فكرت بمستقبلي مع إحداهن, أتلقى صفعة على وجهي .. |
Bilin diye söylüyorum, birine eski karıma benziyorsun demek çok da seksi gelmiyor insana. | Open Subtitles | لمعلوميتك فقط, هذهِ ليست طريقة لإغواء إحداهن بأن تخبرها أنّها تشبه زوجتك السابقة |
Bu akşam biriyle yatmak istediğinden emin misin? | Open Subtitles | هل أنت متأكد أنك تريد من الحصول على إحداهن الليلة |
Bir barda üç saat boyunca biriyle uğraşıp... son içki zamanı geldiğinde işi bitirmeyi dene. | Open Subtitles | جرب العمل مع إحداهن في البار لمدة ثلاثة ساعات وعندها ستكون على وشك عقد صفقة قبل نهاية المكالمة الأخيرة |
Ben sadece onlardan biriyle ilişkiye girmek istemiyorum.Geç saatlere kadar çalışıyorlar. | Open Subtitles | أحترمهن، لكني لا أريد علاقة مع إحداهن -لديهن ساعات عمل مقرفة |
ve sonra eskiden lezbiyen olan biriyle evlendin. | Open Subtitles | كنت شاذا ثم تزوّجت إحداهن والتى كانت بدورها سحاقية |
Bizim zamanımızda okuldan ayrılırdın... kızın birini hamile bırakıp müzik yapmaya başlardın. | Open Subtitles | ماذا حصلَ لترك الثانوية و جعل إحداهن تحمل، و البدء بمهنة الموسيقى؟ |
Yedi kızımdan birini kendisine eş olarak seçmesini istiyorum. | Open Subtitles | سوف أعطيه خيارا من بين بناتى السبع ليختار إحداهن كزوجه له |
birisi Amerika'da fakir doğmuş. Diğeri ise Amerika'da doğmuş fakat daha şanslı durumda. | TED | الأولى طفلة من عائلة فقيرة في أميركا؛ والثانية طفلة أميريكة أيضاً، لكن إحداهن ولدت في ظروف أفضل من الأخرى. |
birisi bir şeye bakmak istediğinde elden ele dolaştırdıkları bu göz hariç, hiçbirinin gözü yoktur, bu yüzden o tek gözü paylaşmak zorundadırlar. | Open Subtitles | لا تملك إحداهن عيون عدا عين واحدة يمررنها لبعضهن البعض حينما ترغب إحداهن لتلقي نظرة على شيء، فعيلهن أن يتشاركونها. |
Bu kızlardan birinin üzerine oynamak zorunda kalırsan bu hangisi olurdu? | Open Subtitles | إذا كنتِ ستحوّلين إحداهن إلى مخبرة، فمن تختارين؟ |
Ama öğretmenlerden birinin yalnız ve koca memeli karısı gelse... Hayır, olmaz. Yaşlı kadınlarla yapacak Biri değilsin Sam. | Open Subtitles | ولكنى لا أمانع من معاشره إحداهن لن يصلح هذا لأنك ليس من النوع الذى تحبه الفتيات |
Peki, Biri diğerinden nasıl oluyor da %10 daha Fransız çıkıyor? | TED | كيف من الممكن أن تكون إحداهن عشرة بالمئة فرنسية أكثر من الأخرى؟ |
Bir tanesi ölü balık gibiydi gerçi, ama diğerleri profesyoneldi... | Open Subtitles | إحداهن كانت باردة لكن الأخريات تصرّفن بإحتراف |
Benim şansıma, Birileri "Sevgililer Günü"nü icat etmiş. | Open Subtitles | ولحسن حظي,00 فقد دعتني إحداهن في يوم الحب |
birisiyle tanışıp uslanması gerektiğini düşündüler. | Open Subtitles | إعتقدوا أنه يحتاج أن يقابل إحداهن ويستقر |
Yeni Yıl Arifesi'nde birine çıkma teklif edersen ciddi bir ilişkiye başlıyorsun demektir. | Open Subtitles | لإنك لو طلبت مرافقة إحداهن في ليلة رأس السنة, فذلك كان يعني أنك في علاقة رسمية. |
Ya da olmadığın birşeymişsin gibi davranarak birisini etkilemeye çalışman gibi, ama gerçekte, ...o kişiyi sevmiyorsundur ve asla da sevmemişsindir, ...ve belki de onlar garip kıvırcık saçlı, yargılayıcı insanlardır. | Open Subtitles | أو ربما تحاول إعاجب إحداهن بتصرفك بشكل مغاير عن طبيعتك بينما الحقيقة أنك لا تحبها و لم تحبها أبداً |
Birileriyle tanışacaksın. | Open Subtitles | لاتقلق، ستقابل إحداهن |