Parmağım içine sıkıştı, yanımda getirmek gerekti. | Open Subtitles | أنا آسف ، إصبعي علق بالخرطوم وكان على إحضاره معى |
Hastaneye geri getirmek zorunda kaldık. | Open Subtitles | لقد غاب عن الوعي كان علينا إحضاره للمستشفى |
Resmi bir yemek olacak. Onu getirebilir misin? | Open Subtitles | سيكون عشاءً رسمياً هل يمكنك إحضاره هناك؟ |
Örtbas işi neredeyse bitti. Bu akşam getirebilirim onu. | Open Subtitles | كدت أنتهي من هذه التغطية يمكنني إحضاره لكِ الليلة |
Yemliğimi bitirmem gerek. Güzel yeşilden daha ne kadar getirebilirsin? | Open Subtitles | أريد ملئ حقيبتي ما مقدر الحشيش الذي يمكنك إحضاره لي ؟ |
Lanet olası neredeyse umurumda değil. Onu hemen buraya getir. | Open Subtitles | حسنا، لا يهمني عليك إحضاره بسرعة إلي هنا الأن |
Parayı getirir getirmez, sanırım uzun bir süre için ortalıktan kaybolacak. | Open Subtitles | بمجرد إحضاره النقود، أعتقد أنه سيختفي لوقت طويل جداً |
– İkinci kata getireyim mi? | Open Subtitles | هر ترغب منى فى إحضاره لك لـ الطابق الثانى ؟ |
Sana getirebileceğim bir şeyler var mı? | Open Subtitles | هل يوجد أي شيء أستطيع إحضاره لكى ؟ |
Belki, diğerleri ile beraber buraya getirmek istersiniz. | Open Subtitles | ربما كنتِ ترغبين في إحضاره إلى هنا مع الآخرين |
Güvende ve rahat hissettiği bir yere getirmek istedim. | Open Subtitles | أردتُ إحضاره إلى مكان يشعر فيه بالأمان , و الإسترخاء |
Onu buraya getirmek istemezdim ama gidecek baka bir yer yoktu. | Open Subtitles | لم أرِد إحضاره إلى هنا. لكنّه المكان الوحيد القريب. |
Onu buraya getirebilir miyim? | Open Subtitles | كنت أتساءل إذا كان بإمكاني إحضاره إلى هنا. |
Depo dolabının anahtarını bulup buraya getirebilir misin, lütfen? | Open Subtitles | هل يمكنك العثور على مفتاح قفل المخزن و إحضاره في هنا ، من فضلك؟ |
Hardal koymadım ama istersen getirebilirim. | Open Subtitles | لم أضع خردلاً فيها، ولكن إن أردتَ بعضاً منه فبوسعي إحضاره |
Biliyorsun onu okula getirebilirsin ve hep birlikte ona şarkı söyleyebiliriz. | Open Subtitles | تعلمين، يمكنك إحضاره للمدرسة وعندئدٍ سوف نغني له جميعاً. |
Mavi, sarı, pembe, hangisi olursa, bana bundan getir. | Open Subtitles | أزرق، أصفر، قرنفلي مهما يكن يا رجل، فقط إستمر في إحضاره لي |
Lahana bebeğinle getirir istersen. | Open Subtitles | يمكنه إحضاره مع دميتك الصلعاء الغبيّة |
Öyledir. Başka lezzetli şeyler getireyim mi sana? | Open Subtitles | نعم ،أى شىء يمكننى إحضاره لك ؟ |
Sana getirebileceğim bir şey var mı? | Open Subtitles | أيوجد أي شيء أستطيع إحضاره لك ؟ |
Yapacağınız tek şey onu getirip, 24 saat için tutmak. | Open Subtitles | جل ما عليكم فعله هو إحضاره وحجزه لمدة 24 ساعة. |
Üzgünüm bayan, onu buraya getirmem emredildi. Bu onu gözümün önünden ayırabileceğim anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | آسف سيدتي طلب مني إحضاره هنا لكن لا يعني إبعاده عن نظري |
Onu bizim Hilton'a götürmek gerekebilir. | Open Subtitles | ربما يجب علينا إحضاره الى السجن قبل ان يرحل |
Önce geriye dönüp kopan parçayı almalıyız. | Open Subtitles | يجب علينا العودة و إحضاره أولاً |
Bu soğuk havada getirmen doğru mu? | Open Subtitles | هل كان من الجيد إحضاره في هذا الطقس البارد؟ |
Bundan sonra alkol yok. Sadece uyusturucu. Ne bulup getirebilirsen. | Open Subtitles | لا مزيد من الكحول، فقط المخدرات احضر لي ما يمكنك إحضاره |