"إدعى" - ترجمة من عربي إلى تركي

• iddia ediyor
• iddia etti
• iddiası

Bilinmeyen bir internet kullanıcısı tarafından tutulduğunu iddia ediyor.
إدعى أنه تم التعاقد معه من قبل مجهول على الأنترنت

Şef sorgulamak için birini göz altına alıyor adamı silahına uzanırken gördüğünü iddia ediyor ve onu vuruyor.
الرئيس ذهب لجلب الرجل للتحقيق إدعى أنه حاول الوصول نحو سلاح، ثم أطلق

Bay Gilbert'in ifadesi senin ona vurduğunu iddia ediyor.
طبقاً لإفادة السيد جلبرت أنه إدعى بأنك ضربته

Kocanızın ismini bilmediğini iddia etti ve hattâ kitap kabındaki resmine bakmak bile istemedi.
إدعى بأنه لا يعرف أسم زوجك ولم ينظر حتى إلى صورته في الكتاب

Duruşma süresince bombacılardan biri CIA'in ileri derecede bilgisi olduğunu iddia etti.
أثناء المحاكمه ، إدعى واحد من منفذى التفجير أن السى.أى.إيه لديها معرفه مسبقه

Öldüğü güne kadar cinayetleri işlemediğini iddia etti.
و إدعى أنه برئ من تلك الجرائم حتى يوم وفاتة

Jack'in hikayesiyle uyan bir kaçırılma hikayesi, ve fiziksel olarak bir gecede bir kaç on yıl gençleşme iddiası olan birisini.
* أى حاله إختطاف تشابه قصه * جاك وأي أحد إدعى أنْه عاد صغيراً ليلاً

Eskiden polis olduğunu iddia ediyor.
الغبي سيلعب دور الشرطي, فقد إدعى أنه قد كان كذلك

Biri güçleri olduğunu iddia ediyor ama aslında gücü yoksa kimin umurundaki?
إذا إدعى شخص ما إمتلاكه لقوى معينة، وهو في الحقيقة ليس كذلك.. من يبالي؟

Darius soygun zamanı için bir mazereti olduğunu iddia ediyor.
داريوس إدعى بأنه لديه حجة غياب في وقت السرقة

- Aris Boch aracın kendisine ait olduğunu iddia ediyor.
-آريس بوك) إدعى أن السفينه ملكه) -انها ملك (سوكار )

Ayrıca, yakaladığımız adam Vala'nın kaçtığını iddia ediyor.
إنهم لم يكن لديهم وقتَ إضافةً إلى ذلك ، الرجل الذى أمَسكنَاه إدعى أنه رَأى * فالا * تهرُب

- Yardıma muhtaç bir kaçak gördüğünü iddia ediyor.
إدعى أنه شاهدها مُشردة ...بحاجة للمساعدة

- Muhbirleri, bodrumda silahları gördüğünü iddia ediyor.
-مخبرهم، إدعى بأنه شاهد الأسلحة في منزلكَ،

Filmi büyük bir dikkatle incelemiş gibiydi ve hiçbirini tanımadığını iddia etti.
بدا واضحاً أنه درس الفيلمبعنايهتماماً... و قد إدعى إنه لم يتعرف على أي أحد منهم...

Kayıt sırasında içtiği sigaranın suç mahallinde ortaya çıktığını iddia etti.
-اندريه بنسن- إدعى بأن السيجارة التي كان يدخنها في التسجيل هي نفسها أصبحت في مسرح الجريمة

O da bunun sakladıkları ilişkileri yüzünden olduğunu iddia etti.
إدعى أن ذلك بسبب وجود علاقة سرية بينهما

Seçim kampanyası sırasında hamile olabileceğinizi iddia etti.
لقد إدعى... أنك قد تكونين حامل خلال الحملة الإنتخابية

Karılarından ikisi kendisine kısır oldukları için tedaviye getirilmişti ve onları tedavi etti, üçü kötü ruhlar için, biri astım ve şiddetli göğüs ağrısı için, ve iki karısını da onları sevdiği için ailelerine toplamda 16 inek vererek aldığını iddia etti.
إثنتين من زوجاته تم إحضارهما إليه كانتا يعانين من العقم وهو الذي عالجهما، ثلاثة من الأرواح الشريرة، واحدة كان عندها حالة ربو وآلام صدر شديدة وإثنتين إدعى أنه أخذهما لأنه يحبهما، ودفع لعائلاتهن ما مجموعه 16 بقرة.

Anubis'in Tanrı olma iddiası tabii ki sahte ama güçleri sahte değil.
أنوبيس * إدعى أنه إله زائف * لكن قوته، بكل تأكيد لَيستْ كذلك

Avukatın G.İ.A. iddiası biraz şüpheli Başkomiserim.
لذا محاميها إدعى أنها تعاني من المرض