| Affedersiniz niye şiddetin mesajınızı iletmenin en iyi yolu olduğuna inanıyorsunuz? | Open Subtitles | بعد إذنك لماذا تؤمن بأن العنف هو السبيل الوحيد لتوصيل رسالتك؟ |
| Affedersiniz efendim. Bay Rawdy'nin size göstereceği bir şey var. | Open Subtitles | عن إذنك يا سيدتي، سيد "رودي" يريد أن يريكِ شيئاً |
| Sana olan saygımdan dolayı izin istiyorum. Eğer onu istersen gelip alırım. | Open Subtitles | إنما أطلب إذنك بداعي الإحترام ، إن رغبت بها فيمكنني ببساطه أخذها |
| Üzerimi giyineyim. Bu arada biz de izninizle müstakbel karınıza tebriklerimizi iletelim. | Open Subtitles | إذن، بعد إذنك سنذهب لتهنئة زوجة المستقبل |
| Kesinlikle paranormal kokusu. Affedersin. | Open Subtitles | و كأنّه مِن الباقة الخارقة نفسها عن إذنك |
| - Ah, üzgünüm. Pardon.. - O bu beyefendinin bozukluğu. | Open Subtitles | ـ آسفة , بعد إذنك ـ هذا الباقى يخص هذا السيد |
| Hayır. Gitmeliyim. Afedersiniz. | Open Subtitles | كلا، يجب أن أذهب، بعد إذنك أعذرني لقد كان من اللطيف مقابلتكم |
| Affedersiniz, arkadaşlarımı beklerken espresso alabilir miyim? | Open Subtitles | بعد إذنك , أريد مائدة أنا سأنتظر صديقة لى |
| Affedersiniz, bu bana uymadı. | Open Subtitles | عن إذنك يا سيدتي لن.. لن يمكنني تناول هذا |
| Oh, Affedersiniz, efendim. Uh, onun demin ısmarladığı ördek ne kadar acaba ? | Open Subtitles | عن إذنك يا سيدي ما سعر البطة التي طلبتها؟ |
| Efendim, arabaya koşup acil durum kostümümü giymek için izin istiyorum. | Open Subtitles | سيدي, عن إذنك أريد الذهاب إلى سيارتي لأجلب لباسي الاحتياطي ؟ |
| Hanımefendi izin verirse, sol gözünün üzerindeki far olmamış. | Open Subtitles | بعد إذنك سيدتي، و لكن الظل على العين اليسرى غير متوازن تماما |
| Kız arkadaşımı arayın, Cindy Laurence. Bana izin vermiyorlar. | Open Subtitles | بعد إذنك سيدي , قدم لي معروفاً واتصل بصديقتي سيندي لاورنس وطمئنها لأنهم لم يدعوني أتصل بها |
| Şimdi de, izninizle, bana sunduğunuz şarabı içmek istiyorum. | Open Subtitles | الآن بعد إذنك , سيكون من المحبب لي تناول النبيذ الذي عرضته علي |
| Affedersin, konuşmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | بعد إذنك أحاول الحصول على فرصة للحديث هنا |
| Oh, Pardon. Arkadaşlarımı beklerken bir espresso alabilir miyim? | Open Subtitles | بعد إذنك , أريد مائدة أنا سأنتظر صديقة لى |
| Afedersiniz efendim. Ekonomi sayfasına bakabilir miyim? | Open Subtitles | عن إذنك يا سيدي أيمكنني أن ألقي نظرة على صفحة الأعمال؟ |
| İzninle aracı kanalın diğer tarafına çekeceğim. | Open Subtitles | بعد إذنك , سأحرك العربة إلى الجانب الآخر من القناة |
| İşimi nasıl yapacağıma dair senin ne iznine, ne de onayına ihtiyacım var. | Open Subtitles | .. و لا أنتظر إذنك أو موافقتك على كيفية إدارة عملى أيها الضابط |
| Çok tatlı. Her şey için senin iznini istiyorlar. | Open Subtitles | لطيف جداً ، إنهم يأخذون إذنك قبل أن يقومو بأي شيء |
| Ve bir gün uyanıyorsun. Birleşik Devletler Başkanı senin iznin olmadan ülkeyi koşuyor. | Open Subtitles | ثم تستيقظ يوما لتجد أن رئيس الولايات المتحدة يدير الدولة بدون إذنك |
| Müsaadenizle hanımefendi, ben gideyim. | Open Subtitles | وبعد إذنك سيدتي أطلب السماح لي بالانصراف |
| Özür dilerim. Belki de önceden izin almamız gerekirdi. | Open Subtitles | أعتذر، كان علينا أن نأخذ إذنك أوّلاً. |
| Bonnie'yi de yanımda götürüyorum. lütfen, hemen eşyalarını toplat. | Open Subtitles | وسأ صطحب بوني معي لذا أحزمي أمتعتها حالاً بعد إذنك |
| Kusura bakmayın ama, Bay Dannon, bu arama kararı izninize ihtiyacımız olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | مع كل إحترامى يا أستاذ دانون هذه المذكره تعنى أننا لا نحتاج إذنك |
| Onu tutuklamak için izninizi almaya geldik. | Open Subtitles | لقد جئنا هنا لأننا نريد إذنك للإمساك به. |