İşleyen hukuki yaptırım bizim için tam bir varsayım. | TED | تطبيق القانون بالنسبة لنا هو عبارة عن إفتراض بديهي. |
Onların düzeyinden beklenen... ve, Baylar, aslında yalan olan bir varsayım. | Open Subtitles | إفتراض يقول أن تفكيرهم متشابة والذى يعتبر أساساً أيها السادة , كذبة |
Bütün Arapların sahte pasaportu olabileceğini farz etmek biraz ırkçılık olmuyor mu? | Open Subtitles | أليس من العنصرية إفتراض أن جميع العرب يستطيعون تزوير جوازات السفر ؟ |
Bütün Asyalıların kötü şoför olduğunu farz etmek de ırkçılık, ...ama öyleler. | Open Subtitles | من العنصرية إفتراض أن كل الآسيويين سيئون في القيادة لكن هذا صحيح |
Her şeyin plana göre gittiğini varsayarsak, patojeni fırlatmak için hazırlaman ne kadar sürer? | Open Subtitles | على إفتراض أن كل شيئ سار حسب الخطة ما هو أقل وقت يمكنك فيه أن توفر كمية جيدة من المنتج ؟ |
Kim olduğumu bildiğini varsayıyorum | Open Subtitles | على إفتراض أنَّ تَعْرفُ الذي يُمارسُ الجنس مع أَنا |
Her iki durumda da acil bir fiziksel tehlike altında olmadığını varsayabiliriz. | Open Subtitles | و فى الحالتين يمكننا إفتراض أنه ليس معرضا لخطر صحى عاجل |
Öğrenemeyeceğimi varsaymak adaletsizce olur. | Open Subtitles | يبدو غير عادل إفتراض أننى لن أكون قادرا على التعلّم. |
Onların düzeyinden beklenen... ve, Baylar, aslında yalan olan bir varsayım. | Open Subtitles | إفتراض يقول أن تفكيرهم متشابة والذى يعتبر أساساً أيها السادة , كذبة |
Diğer bir varsayım, eğer kamyonet onu sürüklediyse, kafası kaldırıma çarpmış olabilirdi. | Open Subtitles | هناك إفتراض آخر و هو حالة أن الشاحنه سحبته و أن جمجمته إرتطمت بحافة الرصيف |
varsayım üzerine konuşuyorum eğer elimde, çalışma alanı kaçakçılık ve göçmenler olan sınır polisinin eline geçmemesi gereken kıymetli bir yüküm olsaydı... | Open Subtitles | ولو كنت تمتهن التهريب.. وبالطبع هذا مجرد إفتراض وتمتلك قطعةً ثمينةً يتوجب أن تخفيها عن أعين حرس الحدود.. |
Bence bu bir teoriden ziyade bir varsayım. | Open Subtitles | إنني أعتبر هذا أقرب إلى إفتراض من كونه نظرية |
Bütün Arapların sahte pasaportu olabileceğini farz etmek biraz ırkçılık olmuyor mu? | Open Subtitles | أليس من العنصرية إفتراض أن جميع العرب يستطيعون تزوير جوازات السفر ؟ |
Bütün Asyalıların kötü şoför olduğunu farz etmek de ırkçılık, ...ama öyleler. | Open Subtitles | من العنصرية إفتراض أن كل الآسيويين سيئون في القيادة لكن هذا صحيح |
Üçüncü bir şahsın varlığını makul bir dereceye kadar farz edebiliriz. | Open Subtitles | إذن, إفتراض منطقى أن شخصاً ثالثاً كانَ بالغرفة |
Öpüştüğünüzü de varsayarsak virüs sana geçip omuriliğine bulaşmış ve felce neden olmuş olabilir. | Open Subtitles | على إفتراض أنّكما تتبادلان القبل فبوسع الفيروس الإنتقال وإصابة عمودكَ الفقريّ مسبباً حالة الشلل |
Dosya tuttuğunu varsayarsak dosyalar ya evinde ya da eğer varsa ofisinde. | Open Subtitles | على إفتراض أنّها تحفظ الملفات، فإنّها ستكون على الأرجح في منزلها أو مكتبها، لو كانت تستخدم واحداً. |
Bir bütçe dahilinde hareket ettiklerini varsayıyorum | Open Subtitles | حسناً ، أنا على إفتراض أنّ لديهم مال قليل |
Üsden birinin onları görevleriniz konusunda uyardığını kesinlikle varsayabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا إفتراض أنهم تم إنذارهم عبر شخص ما فى هذه القاعدة |
Direkt olmadığını varsaymak yerine, nasıl gittiğini sorsanız? | Open Subtitles | ماذا عن سؤالي كيف جرت بدلًا من إفتراض إنّني فشلت؟ |
Ama yine de yalan söylediği varsayımı üzerinden devam etmeliyim. | Open Subtitles | ولكن لا يزال عليّ العمل تحت إفتراض أنّها تكذب |
Parçaları bulup, birleştirmek için mühendislik yeteneklerini sergileyeceğini düşünürsek, çok başarılı bir yapı oluşturabilirsin. | Open Subtitles | على إفتراض أنك ستحصل على الأجزاء وتطور المهارات الهندسية كي تجمعهم وهذا أعتقده غير محتمل |
20 dakika sonra, torunlarına anlatacak bir hikayen olacak. Tabii, onları da bilgilendireceğini varsayarak söyledim bunu. | Open Subtitles | بعد 20 دقيقة، ستكون لديكِ قصّة ترويها لأحفادكِ، على إفتراض أنّكِ ستخبرينهم |