Ayrıca bu yerel otobüsler, şehir merkezine yaklaştıklarında, hepsi yan yana hareket eder ve bir ana cadde üzerinde büyük ölçüde birleşirler. | TED | و كلما سارت هذه الحافلات المحلية لتصل إلى قلب المدينة مرت كلها جنبا إلى جنب لتلتقي كلها تقريبا في طريق رئيسي واحد |
Ve Wald'ın eşi bunun üzerine yan yana yazılmalarını istemiş. | TED | وطلبت أرملة والد أن يتم وضع اسميهما جنبا إلى جنب. |
Fakat uzun bir süre, tavuğun saygılı statüsü, mutfaktakinin yanında var olmaya devam etti. | TED | ورغم ذلك فإنّه ولفترة طويلة استمرّ تبجيل الدجاج جنباً إلى جنب مع دورها في الطعام. |
Prens John'a karşı omuz omuza olmalıyız niçin bunu anlayamıyor! | Open Subtitles | جنبا إلى جنب ضد الملك جون، الذي لا يستطيع يرى |
Başka bir cesetle beraber bir özür videosu daha çıktı. | Open Subtitles | انخفض فيديو آخر اعتذار جنبا إلى جنب مع هيئة أخرى. |
Hepimiz yan yana oturup, senin şeytanca emirlerini mi yerine getireceğiz? | Open Subtitles | هل كُنا جميعا نعمل جنبا إلى جنب لخدمة خططك الشريرة ؟ |
Asıl mesele, millet, basının iki fotoğrafı da yan yana koymasını sağlamak. | Open Subtitles | بيت القصيد، والأشخاص هو الحصول على الصحافة لوضع صورتين جنبا إلى جنب. |
Bunlar yan yana çok uyumlular. | TED | هذه جنبا إلى جنب مع اللطافة كل هذت مع بعضهم البعض. |
İngilizce kelimeleri yan yana veriyoruz. Çok komik şeyler olabiliyor. | TED | كلمتين عشوائيتين بالإنجليزية جنبا إلى جنب. لذا فإن أموراً مضحكة قد تحدث. |
Bu durumda, iki şempanzeyi yan yana koyduk, Birine bir kova dolusu marka verdik, her markanın farklı bir anlamı var. | TED | في هذه الحالة، نضع شمبانزيين جنبا إلى جنب. وأحدهما يحصل على دلو من المقتنيات، والمقتنيات لديها معان مختلفة. |
Fakat kendimi kısa sürede, ticari hasattan sorumlu güçlü insanların yanında buldum. | TED | ولكن سرعان ما وجدتُ نفسي أعمل جنبًا إلى جنب مع أشخاص ذوي نفوذ وقوة. مسؤولين عن الحصاد التجاري. |
Fakat yırtıcı kuşların yanında anakaralarda birkaç uçamayan kuş hayatta kalmıştır. | TED | لكن القليل من الطيور التي لا تطير تمكّنت من النجاة على اليابسة جنبًا إلى جنب مع الكثير من الحيوانات المفترسة. |
Ticari tarımın yanında küçük ölçekli çiftçiliğin başarı ve birlikteliğine dair başarılı ilk modelleri oluşturabiliriz. | TED | يمكننا إنشاء أول نماذج ناجحة من التعايش والنجاح بين الزراعة على نطاق صغير جنبا إلى جنب الزراعة التجارية. |
Fransa'da, en eski ve en yakın 3 arkadaşıyla omuz omuza çarpışmıştır. | Open Subtitles | وفي فرنسا، قاتل جنبا إلى جنب مع ثلاثة من أقدم وأعز أصدقائه |
Sizler gibi adamlarla omuz omuza çalışabilmek, benim için bir onur ve ayrıcalıktı. | Open Subtitles | لقد كان شرفا وامتياز لي بأن عملت جنبا إلى جنب مع رجال مثلكم |
Yarından itibaren omuz omuza çalışıyoruz, vakfın için bile olsa. | Open Subtitles | بدءً من الغد سنعمل جنباً إلى جنب في مؤسستك اللطيفة |
Uranüs'e tıklayacağım ve göreceğiz ki Uranüs uydularıyla beraber dönmekte. | TED | سأنقر بشكل مزدوج مجددا على أورانوس، ويمكننا أن نرى أورانوس يدور على جانبه جنبا إلى جنب مع أقماره. |
- yana mı karşıya mı? | Open Subtitles | ـ على الجوانب أم في الأمام؟ ـ جنباً إلى جنب |
Dilencilerimizle yanyana çalışmaya hevesli belediye çalışanlarımız olduğu için şanslıyım. | TED | أنا محظوظٌ لوجود هؤلاء الموظفين المستعدين للعمل جنبًا إلى جنب مع المتسولين. |
Ve o gece, tüm ailesi kanepelerde uyudular ve ev sahibimiz annesiyle Birlikte uyudu biz yatakta yatabilelim diye. | TED | وفي تلك الليلة، أسرتها بأكملها أخذوا الأرائك و نامت جنبا إلى جنب مع أمها حتى يمكننا أن نأخذ أسرتهم. |
Her birinizin isimleri sizlerden önceki şanlı koruyucuların yanına kazınacak. | Open Subtitles | "أسماؤكم ستنقش جنبًا إلى جنب مع أسماء فرق الحراس العظيمة قبلكم" |