| Myhr bu gece operaya yapılan ve Emil Öst'ün "Boynuzlu Oğlan" adlı heykelinin tamamen parçalanmasına neden olan saldırıda şüpheliler arasında | Open Subtitles | مايهر هو المشتبه به في هجوم الليلة على الأوبرا، دمر خلالها تمثال إميل أوست، و 'الفتى ذو القرن' '، دمرت تماما |
| Pek Muhterem Emil Bey aile babası olarak kardeşimin kardeşiniz için uygun olduğundan emin misiniz? | Open Subtitles | إميل العزيز كوك رجل عائلة هل أخي جيدٌ مع أُختك؟ |
| "... Eva Hermann, davalı, Emil Hermann." | Open Subtitles | إيفا هيرمان؛ المدعى عليه؛ إميل هيرمان |
| Paris'e gitsem, Emile Flostre'ın derslerine katılmak için giderim. | Open Subtitles | لو ذهبت إلى باريس، ستكون الرحلة من أجل محاضرات إميل فلوستر |
| Okuldan sonra 200 şınav çekmek için bana katılmak ister misin Emile? | Open Subtitles | أعني ، هل تريد أن تنضم لي بعد المدرسة للقيام بـ 200 تمرين ضغط ، إميل ؟ |
| 1890'da, Emile Dolbear karlı ağaç çekirgesinin dakikadaki ötme sayısıyla çevredeki sıcaklık arasında sabit bir ilişki olduğunu belirledi. | Open Subtitles | عام 1890 قام إميل دوبير بعمل دراسة وجد فيها أن هناك علاقة ثابتة بين عدد الأصوات التي يصدرها |
| Özür dilerim, geçen kış Emil Jannings ile birlikte kast ajansında tanışmamış mıydık? | Open Subtitles | معذرة, لكن ألم نقابل إميل جانينجز UFA الشتاء الماضي في |
| Ölüm belgesini, Doktor Emil Jenkins imzalamış. | Open Subtitles | شهادة الوفاة وقعها دكتور إميل جنكيز |
| Emmanuelle dünyanın en büyük aktörüyle tanışmanı istiyorum Emil Jannings. | Open Subtitles | أريد أن أقدّم لكِ أعظم ممثل في العالم، (إميل جانينغس) |
| Güvenlik görüntülerine bakılırsa... - ... Emil'in çaldığını söyledikleri ile aynı. | Open Subtitles | ومن خلال تصويرهم الأمني، يبدو أنها نفس التي اتهم (إميل) بسرقتها |
| Annika Melander diye birini bulduk. Emil'le aynı koruyucu ailenin yanındaymış. | Open Subtitles | لقد وجدنا (أنيكا ميلاندر) لقد كانت في نفس دار أيتام (إميل) |
| Teknisyenler, Emil'in orada olduğuna dair de bir şey bulamadı. | Open Subtitles | التقنيون لم يجدوا أي شيء حيث مكان عثور (إميل)، أيضًا |
| Bak Emil Hupka'ya ne yaptılar. Emil, hiçbir şey yapmamıştı. | Open Subtitles | انظري ماذا فعلوا بـ (إميل هوبكا)، (إميل) الذي لم يفعل شيئا. |
| Emil'e yaptıklarını henüz unutmadın değil mi Sebastian? | Open Subtitles | أنت لم تنسى ما فعلوه بـ (إميل)، أليس كذلك يا (سباستيان)؟ |
| Aslında, Emil, bir eşim var. | Open Subtitles | في الحقيقة، "إميل" أنا لديّ زوج. |
| Ne güzel bir kartpostal,. Emile | Open Subtitles | يا لها من بطاقة بريدية جميلة يا إميل |
| Dün, neden seni değilde Emile'i seviyorum diye sormuştun. | Open Subtitles | سألتَني بالأمس لماذا أحب إميل وليس أنت |
| Kadınların konulardan sıvışma hakkı vardır bay Emile. | Open Subtitles | للنساء الحق في تفادي المشكلات، سيد إميل |
| Polis şefi Harvey Woodside ve sağlık uzmanı Emile Weil. | Open Subtitles | "هارفى - وود سايد والطبيب الشرعى "إميل - ويل |
| Adli Tıp Şefi Harvey Woodside, Tıbbi Araştırmacı Emile Well. | Open Subtitles | "هارفى - وود سايد والطبيب الشرعى "إميل - ويل |
| 11 yaşımdayken Emile Zola 'nın Hayatı adındaki film oynuyordu. | Open Subtitles | وفي سن الحادية عشرة عُرض فيلم "حياة إميل زولا" |