Sadece 11 yaşında, Tanrı aşkına O daha küçücük bir çocuk. | Open Subtitles | توني . إنهُ بالـ 11 ، بحق السماء ، إنه طفل |
Kocamın ölümünden O sorumluydu, ama bunu beni sevdiği için yaptı. | Open Subtitles | إنهُ مسؤول عن موت زوجي لكنه فعل ذلك بدافِع حبهِ لي |
O kadar da kötü değil. Bence biraz rahat bırakmalısın. | Open Subtitles | إنهُ ليس سيء جداً، فمن الواجب أن تُعطيه فرصةٌ أخرى؟ |
Ve şişman insanlar için elbise tasarlaman da gerçekten Çok güzel. | Open Subtitles | وأعتقد إنهُ لمن الرائع، إنّكِ تُصممين ملابس للفتيات ذو المقاس الكبير. |
Bu Adam dün gece otelde ben olduğunu iddia ederek bana geldi. | Open Subtitles | هذا الرجُل قد ظهر فى فُندقى ليلة الأمس , وإدعى إنهُ أنا |
- Bu benim söylediğim. Kesinlikle, ben de bunu diyorum. | Open Subtitles | بالضبط, و هذا ما أريد قولهُ أيضاً إنهُ غير منطقي |
O dengesiz, sefil sarhoşun teki. Ve şimdi kristalin gücüne sahip. Neden? | Open Subtitles | إنهُ ثملٌ مُثير للشفقة غير مستقر والآن يملكُ قوة البلورة ، لماذا؟ |
Üzgünüm, sanırım bu da insanın her şeyin anlamını sorguladığı O günlerden biri. | Open Subtitles | انا آسف ، إنهُ أحد هذهِ الأيام حيثُ تتساءل ماذا يعني كل ذلك |
Derdimize derman olması gereken yetkili O olacak bir de. | Open Subtitles | إنهُ المشرف الرجل الذي يفترضُ بنا أن نأخذَ شكوانا إليهِ |
Onun orada olduğunu ve bizi gördüğüne inanmak istemezdim;... ama O bildiğini söyledi. | Open Subtitles | لم أكن أصدق إنهُ كان هناك وينظر إلينا لكنهُ قال بأنه يعرف ذلك |
O işbirlikçi. Onu kafana takma. Sen hapisteyken sevgiline neler yapacağını düşün. | Open Subtitles | إنهُ مُتعاون, لا تقلق حيالهُ فكر في نفسكَ بينما ستكون في السجن |
Artık O, Interpol'ün derdi ve bunun ne kadar devam edeceğini hepimiz bilmekteyiz. | Open Subtitles | إنهُ قضية المنظّمة الدوليّة للشرطة الجنائيّة الآن وكلنّا نعرف كم قد يطول ذلك |
O gerzek kardeşin bir gün senin de ölümüne sebep olacak. | Open Subtitles | إنهُ واحدٌ من تلك الأيام، التي سيتسبب بها أخوك المتخلف بمقتلك |
O bir Kraliyet Donanması Komutanı değil, ne yapacağı belli olmaz. | Open Subtitles | إنهُ ليس قائد للبحرية الملكية إنهُ الرمز اللذي ليس لديه مايخسره |
O zaman mantıklı düşünemiyor ve her zamankinden daha Çok yardımına ihtiyacı var. | Open Subtitles | إذنُ إنهُ لا يُفكر بعدل، ويحتاجُ منكَ مساعدةً أكثرَ من أيّ وقتٍ مضى. |
Hayatında Çok fazla yer kaplıyor, ...belki kalbinde de öyle. | Open Subtitles | إنهُ يستحوذ على مساحة كبيرة من حياتك وربما من قلبك |
Geçen gün kahvaltı etmiştik. Çok şeker ve esprili biri. | Open Subtitles | لقد تناولنا الإفطار في إحد الأيام إنهُ مضحك, و مرحّ |
Yaşlı bir Adam. Siyah bir takım giyiyor, kır saçlı. | Open Subtitles | إنهُ رجل عجوز يرتدي بدلة سوداء و لديه شعر أبيض |
İkimiz de parayı sevdiğine göre malımı benim fiyatımdan almak yararına olur. | Open Subtitles | وطالما أننا نحبُ المال.. إنهُ لمن الأفضل أن تشتري مني.. وبأسعاري الخاصة. |
İmzasız bir şey çizdiğine göre oldukça cesur biri olmalı. | Open Subtitles | إنهُ شخص شجاع جداً ان يقوم بفعل شيء بشكل عشوائي |
Kendisi baş belası olduğunu düşünüyor. Gerçekten belalı kim biliyor musun? | Open Subtitles | إنهُ يعتقد بأنهُ شرس ؛ أتعلم من هو الشرس حقاً ؟ |
Ondan 7 kilo daha ağırsın. Sana oyuncak bebek gibi davranıyor. | Open Subtitles | لَديكَ 15 جَولَة معَ هذا الشَخص إنهُ يُعاملُكَ كَدُميَة مِنَ الخِرَق |