Evet, senin ve şehirde rozet taşıyan diğer birçok kişinin de bildiği üzere burası CIA için veri çıkarma istasyonu. | Open Subtitles | أجل، وكما تعلم أنت والكثير من الناس الذين يحملون شارات في هذه المدينة هذا المكان يعد محطة استخراج البيانات للمخابرات |
Bu madeni çıkarma arayışı, Kongo'da hala devam etmekte olan savaşa yardım etmekle kalmıyor, aynı zamanda onu kamçılıyor. | TED | البحث عن استخراج هذا المعدن لم يساعد فقط ولكنه أيضاً غذّى الحرب المستمرة في الكونغو. |
Hemen senin için bir kurtarma ekibi göndereceğim. | Open Subtitles | سوف ترسل فريقا استخراج بالنسبة لك في اسرع وقت ممكن. |
İşte bu! Tek yapmamız gereken zaman kapsülünü kazıp çıkarmak. | Open Subtitles | هذا هو، كلّ ما علينا فعله هو استخراج كبسولة الزمن |
Onayın yok, yer desteğin yok, tahliye planın da yok. | Open Subtitles | ،ليس لديك أيّ تعقب ،ولا دعم في الميدان ولا خطّة استخراج |
Petrol ve gaz için keşif ve çıkartma işlemlerinin artmasına ticari gemi potansiyelinde yükselmeye ve turizmde gelişmeye yol açtı. | TED | مما أدى إلى زيادة في استخراج واستخدام النفط والغاز، وزيادة الشحنات التجارية المحتملة فضلاً عن زيادة السياحة. |
bir cesedi çıkartmak için mahkeme kararı veya öyle birşey gerekmezmi? | Open Subtitles | أليس علينا استخراج امر من المحكمه او ما شابه لنبش جثه؟ |
İnternetten almak, bebek bezindeki minicik taneleri ayıklamaktan çok daha kolay. | TED | إنه ومن الأسهل بكثير شراؤها عبر الأنترنت عوض استخراج الحبيبات القليلة التي تحدث في الواقع في هذه الحفاظات. |
Bir dalgıcın büyük bir midyeden inci almaya çalışırken bacaklarını kaybettiği bir hikâyede geçer. | TED | هنالك قصة تحكي عن غوّاص فقد ساقيه أثناء محاولته استخراج لؤلؤة من محّار عملاق. |
Moe'nun barı kapandığında onun tek desteği olan aşk metre makinesinden para çıkarma zevkinden mahrum kaldı. | Open Subtitles | عندما اعتزل مو فقد بارني وسيلته الوحيدة للعيش استخراج العملات المعدنية بالمص من جهاز اختبار الحب |
Endişelenme, basit bir hücre çıkarma işlemi. | Open Subtitles | لا تقلقي , ستكون عمليّة استخراج غير موسّعة |
İki bin yıllık cinayet kurbanlarını kazıp çıkarma dışında anlatacak bir şey yok. | Open Subtitles | لا شيء ليذكر، عدا استخراج ضحايا قتل بعمر 2,000 سنة |
Kuzeninin test ettiği metan çıkarma donanımını körfezde kontrol ediyorum. | Open Subtitles | أنا في الخليج، أتفقد آلية استخراج الميثان الذي جرّبها ابن عمِك |
Doğal gaz çıkarma ile ilgili belgeseli neden izlemek istemediler, anlamıyorum? | Open Subtitles | لا اعلم لماذا لا يريدون مشاهده فلم وثائقي مذهل عن استخراج الغاز الطبيعي |
Kazakistan'da sivilleri yasadışı nükleer silahtan korumak için yapılan, insani bir görev için acil bir kurtarma talep ediyorum. | Open Subtitles | أطالب استخراج الفوري من مهمة انسانية في كازاخستان، أين هم حماية المدنيين هناك |
Tekneyi kullanıp Baltık Denizine açılabilir ve kurtarma timiyle buluşabiliriz. | Open Subtitles | " قد نستخدم للإبحار إلى بحر " البلطيق ثم نلتقي بفريق استخراج |
Evet, Kuzey Kore'nin hemen dışında rehine kurtarma operasyonuydu. | Open Subtitles | نعم لقد كان استخراج ساخن من شمال كوريا |
Onlardan yaygın olan bir inanışa göre, bilim insanları sabırlı bir şekilde, büyük hakikati ortaya çıkarmak adına yapboz parçalarını oturtturmaya çalışır. | TED | وأحدها، وأشهرها، هو كون العلماء يضعون بصبر قطع الأحجية بعضها بجانب بعض من أجل استخراج بعض المخططات المهمة أو غيرها. |
Ama çok pahalı olan bu işlem sonsuza kadar sürer ve bu büyük gemileri çıkarmak epey riskli bir iş. | TED | ولكن ذلك سيستغرق وقتا طويلا، وسيكلف تكلفة باهضة، لذلك استخراج تلك القوارب من المحيط خطر جدا. |
simdi gidersek çikabiliriz. tahliye planini devreye sokarsan buradan kaçabiliriz. | Open Subtitles | ربّما ننجح إذا انطلقنا الآن إذا صرّحت بعملية استخراج |
Sadece tahliye ekibini bekliyorum başkasının sorunu olmaman için. | Open Subtitles | أنا في انتظار لفريق استخراج للوصول بحيث يمكنك تصبح مشكلة شخص آخر. |
Pekala , çıkartma noktası yaklaşık 1 mil kuzeyde | Open Subtitles | كل الحق، وهذه النقطة استخراج ما يقرب من ميل واحد الشمال، |
Dinozorlar hala hareketli, ancak yer donmuş ve neredeyse imkansız halde, topraktan bir canlı çekip çıkartmak. | Open Subtitles | مازالت الديناصورات نشيطة لكن الأرض تجمدت هذه السنة وأصبح من المستحيل استخراج شيء حي من الأرض |
Eğer bu eyalete kayıtlıysa ehliyet ve ruhsatını almak birkaç saniye sürer. | Open Subtitles | إن كانت مسجلة في سجل هذه الولاية فلن يأخذ استخراج بطاقته و بياناته أكثر من ثوانٍ معدودة |
Üzerinden kısmi bir parmak izi almaya çalışıyorlar. | Open Subtitles | إنّهم يُحاولون استخراج بصمة جزئيّة من ذلك. |
Yine de, bu elementlerin yeryüzünden çıkarılması bazı rahatsız edici çevresel etkilerle bağlantılıdır. | TED | ومع ذلك، فبالرغم من أهميّتها، فإنّ استخراج هذه العناصر من الأرض مرتبطٌ ببعض التأثيرات البيئيّة المزعجة. |
Oyuncular çıkarılıyor. | Open Subtitles | استخراج اللاعبين |