Pembe. parmak, parmak, parmak, parmak, parmak, parmak, parmak, parmak. | TED | الوردية اصبع ,اصبع, اصبع, اصبع, اصبع, اصبع, اصبع , اصبع. |
Kurşun izleri, bıçak yaraları ne de kırılmış parmak izleri hiçbiri yok. | Open Subtitles | لا جروح طلقات نارية أو سكين و لا اصبع مثني بسبب كسره |
Benim kurtarmamı istiyorsan tek parmağını, onu istiyorsan iki parmağını kaldır. | Open Subtitles | ارفع اصبع واحد إذا أردت أن أنقذ حياتك أو أصبعان لها |
Adamın parmağı satranç taşını işaret ediyor. | Open Subtitles | اصبع هذا الرجل يشير بشكل مباشر إلى قطعة الشطرنج هذه. |
Olay yeri inceleme, arabanın arka tamponunda katılaşmış parmak izi baskısı bulmuş. | Open Subtitles | أذا المحللين وجدو أنطباع اصبع على نهاية ممتص صدمات السيارة, ملطخة بالطين. |
Ve yeniden Brook Park yemek fişi veya parmak izi olmaksızın yüzlerce insanı besliyor. | TED | حقيقة. ومرة أخرى، متنزه بروك يطعم المئات من الناس بدون طبعة طعام أو بصمة اصبع. |
Ve sonra açın. parmak, parmak, parmak, parmak, parmak, parmak, parmak, parmak. | TED | اصبع ,اصبع, اصبع, اصبع, اصبع, اصبع, اصبع , اصبع |
parmak, parmak, parmak, parmak, parmak, parmak, parmak, parmak. | TED | اصبع ,اصبع, اصبع, اصبع, اصبع, اصبع, اصبع , اصبع |
parmak, parmak, parmak, parmak, parmak, parmak, parmak, parmak. | TED | اصبع ,اصبع, اصبع, اصبع, اصبع, اصبع, اصبع , اصبع |
Tamam. Şimdi, bir kez daha, ve - parmak, parmak, parmak, parmak, parmak, parmak, parmak. | TED | الان مرة اخرى و اصبع ,اصبع, اصبع, اصبع, اصبع, اصبع, اصبع , اصبع افتح |
Dengeni sağlamış, topuğa bakarak... bale barındaki balerin misali ayak baş parmağını... diğerinin önüne koymuştun. | Open Subtitles | وقفت منتصبا انظر اليك رأس اصبع قدمك كان استند على قدمك الاخرى كالراقصة في البار |
Öyleyse neden parmağını kırmadın? | Open Subtitles | أذن لماذا لم تكسر اصبع الرجل كما اخبرتك؟ |
Kırılmaz bir pencere camı... Standart bir yüzük parmağını çıkarır. | Open Subtitles | سطح واحد من الزجاج الغير قابل للكسر و خاتم اصبع عادى |
Sen parmağı uyuştur, ben koterle tırnağa pansuman yapayım. | Open Subtitles | كنت تخدير اصبع وسوف استنزاف الظفر مع الكي. |
Kimileri bunun NATO nükleer tetiğinde Alman parmağı olacağı anlamına geldiğini düşündü. | Open Subtitles | اعتقد البعض أن هذا يعني إمكانية وجود اصبع ألماني على الزناد النووي للناتو |
Her uçurduğun parmağın için 10 adam öldü Çünkü sen onları korumak için orda değildin. | Open Subtitles | لكل اصبع تضربه, 10 رجال يموتون لأنك لست هناك لتحميهم. |
Ne yazık ki hangi parmağımı kaldırdığımı göremiyorsun. | Open Subtitles | انه من المؤسف انك لاترى اي اصبع ارفع الان |
Kızın bir, Westlake'in tüm parmaklarını getirin! | Open Subtitles | احضر لى اصبع من اصابع الفتاة وكل اصابع ويست لاك |
İyi gidiyorsun, Dr. Burke. Sağ elinin her parmağıyla, baş parmağına dokunmanı istiyorum. | Open Subtitles | حسناً , أريد منك أن تلمس كل اصبع لديك في يدك اليمنى بابهامك |
ve ben kızgın bir tavayı ayağıma düşürdüm ve kocaman bir baş parmağım oldu. | Open Subtitles | وقد أوقعت مقلاة على قدمي، وأصبح لديّ اصبع قدم متورّم. أتود أن أرسل إليك صورة؟ |
Ne türden bir soyguncu bir evi soyar ve böyle bir yüzüğü kurbanın parmağında bırakır? | Open Subtitles | أي لص يسطو منزل ويترك خاتماً كهذا على اصبع الضحية ؟ |
Bunlar Beş Noktanın parmakları gözlerimi kapattığımda bir yumruk haline geliyorlar. | Open Subtitles | إن النقاط الخمس هى بمثابة اصبع عندما اغلق يدى تصبح كالقبضة عليه |
Belediye Kurul üyesinin parmağındaki akik taşından da küçük olan yaratıkların çektiği arabasıyla gelir. | Open Subtitles | و قد أتت الى دولتنا ليست أكبر من حجر العقيق على اصبع السبابة الخاص بالعمدة |
İyi yerleştirilmiş bir parmağa bakar. | Open Subtitles | كل ما يتطلبه الامر هو اصبع واحد |
Arkadaşını ayak parmağından vurduğum için çok kötü hissediyorum. | Open Subtitles | اشعر بشعور رهيب بشان اطلاق النار على اصبع صديقك |