| Ama biz maskeleri takmaya devam etmeye çalışmalıyız diye düşündüm. | Open Subtitles | ولكني اعتقدتُ أن علينا أن نسعى جاهدين لنُبقي الأقنعة علينا |
| Belki de birini kaybetmenin ne demek olduğunu biliyorsunuzdur diye düşündüm. | Open Subtitles | و اعتقدتُ بأنّ هذا قد يعني بأنكَ تتفهم معنى فقدان أحدهم |
| Çünkü bunların başka şeyden dolayı olduğunu sanıyordum bilirsin, model olmaya başlamak falan. | Open Subtitles | لأنني اعتقدتُ فحسب أن هذا من عوارض المهنة تعلمين، بكوني عارضة وكلّ ذلك |
| On üç yaşında olduğunu sanıyordum. Burası küçük bir çocuğun odası gibi. | Open Subtitles | اعتقدتُ أنّها في الـ 13 من عمرها تبدو هذهِ كغرفة أطفال صغار |
| Tehlikeli bir plan, ölme riskim var. Hoşuna gider sanmıştım. | Open Subtitles | تلك عملية خطرة وقد أُقتل، اعتقدتُ أنك ستعجب بتلك الفكرة |
| Şans olduğunu düşünmüştüm ama her yeni keşiften sonra bu daha az olasıydı. | TED | اعتقدتُ أنه الحظ، ولكن بعد كل استكشاف جديد، أصبح ذلك أقل فأقل احتمالًا. |
| Bir an için park yerine ineceğini ve onlara yemek servisi yapacağımı sandım. | Open Subtitles | اعتقدتُ لوهلة أنّها ستهبط في موقف السيّارات و سيطلبون أنْ أقدّم لهم الطعام |
| Oğlanı muayene ettikten sonra sizden duyması daha iyi olur diye düşündüm. | Open Subtitles | اعتقدتُ أنه حالما تفحصون الصبي سيكون من الأفضل أن يأتي الأمر منكما |
| 1920'nin sonunda, film yapmak için fazla sahne çekmiş olduğumu düşündüm.Eve gidip filmi hazırladım. | Open Subtitles | أخيراً، في 1920، اعتقدتُ بأنني التقطتُ مشاهد كافية لإنتاج فيلم. |
| Bunun ne olduğunu veya nereden bulduğumu bilmiyordum hiç ama önemli olabileceğini düşündüm. | Open Subtitles | لم أعلم أبداً ما كان هذا، أو من أين حتى حصلتُ عليها، لكن اعتقدتُ ربّما هي مهمة.. |
| Bu gece buraya geldiğimde, Güvende olacağınızı düşündüm. Siz sadece beş kişisiniz. | Open Subtitles | حينما أتيتُ تلك الليلة اعتقدتُ أننى سأكون آمناً |
| İşimize daha fazla masum insan katmama konusunda anlaştığımızı sanıyordum. | Open Subtitles | اعتقدتُ أننا اتفقنا ألا نُقحم المزيد من الأبرياء في عملنا. |
| İşe koyulduğumuzda, çok fazla yozlaşma ile karşılaşacağımı sanıyordum. Bu süreçte gerçekten ya ölecek ya da öldürülecektim. | TED | عندما بدأنا اعتقدتُ أنني سأجد الكثير من الفساد كنتُ في الواقع أشعرُ إما سأموت أو سأقتل في هذه العملية. |
| Erzakın Eylül ayında geleceğini sanıyordum. | Open Subtitles | اعتقدتُ أن تلك الإمدادات ستصلنا في سبتمبر |
| Tehlikeli bir plan, ölme riskim var. Hoşuna gider sanmıştım. | Open Subtitles | ،تلك عملية خطرة وقد أُقتل اعتقدتُ أنك ستعجب بتلك الفكرة |
| - Komik olur sanmıştım. - Evet, komik. Elbette komik. | Open Subtitles | ـ اعتقدتُ أن هذا سيكون مُضحكاً ـ نعم ، إنه مضحك ، بالطبع مضحك |
| Ben de senin değişebileceğini biraz beyin hücresine sahip olabileceğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | وها أنا ذا اعتقدتُ أنك تغيّرت ونمت لديك خلايا مخ أخيراً |
| Senin gerçek aşkınla olan buluşmanın bana teselli olacağını düşünmüştüm. | Open Subtitles | اعتقدتُ أنّ لمّ شملكَ مع محبوبتكَ ستوفّر لي بعض العزاء. |
| Telefonuna bir şey oldu sandım. | Open Subtitles | اعتقدتُ أن خطباً بالهاتف الذي أعطيته لكِ |
| Bunu asla başaramayacağını düşünüyordum. | Open Subtitles | اعتقدتُ أنه لن يتحسّن أبدًا. يا له من محظوظ. |
| Dostum olduğunu düşündüğüm kişiler beni bu serserilere köle gibi sattılar. | Open Subtitles | الأشخاص الذين اعتقدتُ بأنهم أصدقائي .ولكنهم قايضوني, كما العبيد, هؤلاءِ المجرمين |
| Bu iş özen ister sanırdım. | Open Subtitles | اعتقدتُ أنه يجب التسلق بشكل عشوائي. |
| Birbirimize duyduklarımızı hiçbir şeyin bozamayacağını düşünürdüm. | Open Subtitles | اعتقدتُ أنّ لا شيئ يمكن أن يتغيّر الطّريقة الّتي بها شعرنا عن حب أحدنا للآخر |
| Bu karar bana düşmez, biliyorum ama ben her zaman sizin birbirinize ait olduğunuzu düşünmüşümdür. | Open Subtitles | أعلم بأنّ القرار لا يعود إلي , لكن لطالما اعتقدتُ بأنكما خلقتما لبعضيكما |
| Sonra gelmemize beş dakika kaldığını farkettim, bende kapattığımı zannettim, aramaya gerek kalmamıştı. | Open Subtitles | لكن, بعدها أكتشفت بأننا كنّا بعيدين مسافة خمس دقائق, لذا.. اعتقدتُ أنني أغلقت |