ويكيبيديا

    "الحقائق" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • gerçekleri
        
    • gerçekler
        
    • gerçeklerle
        
    • gerçeklere
        
    • gerçek
        
    • gerçeği
        
    • gerçeklerden
        
    • gerçeklerin
        
    • doğru
        
    • hakkında
        
    • bilgiler
        
    • gerçeğin
        
    • bilgi
        
    • gerçeğini
        
    • doğruları
        
    dijital kamp ateşleri. gerçekleri, benzetmeye, mecaza ve kurguya bile dönüştürüyoruz. TED نحن نحول الحقائق الى تشبيهات و استعارات، بل و حتى تخيلات.
    Burada tabii ki bir yol var, ki bu da gece geç saatlere kadar oturup bütün haberleri okuyarak bütün gerçekleri ezberlemek. TED هناك، بالطبع، طريقة واحدة، وهي الجلوس لوقت متأخر من الليل وتعلم كل الحقائق عن ظهر قلب من خلال قراءة كل هذه التقارير.
    Ve şunu farkettim ki politik ikna fikirler, gerçekler ya da bilgiyle başlamıyor. TED والذي لاحظته هو الإقناع السياسي لا يبدأ من الأفكار او الحقائق او المعلومات
    Yazarın adını sildim -- gerçekler haricinde her şeyi sildim. TED ولكني حذفت اسماء الكتاب والعناوين .. ولم يبقى سوى الحقائق
    Çok sadıksın, ama belki de gerçeklerle yüzleşmek daha iyi olur. Open Subtitles هذا شعور وفى منكى . لكن من الأفضل أن نواجه الحقائق
    Derin bir angajman gerçeklere dalma ve içeriğimizin karmaşıklığını anlamaktan geçer. TED فهو يعني اندماجاً كُليًا وانغماسًا في الحقائق وتعقيدات مضمون هذه الحالات.
    WG: İstatistikleri ve gerçekleri tek başına söylemek, gerçek insanlardan bağlantısını koparmak, bu gerçekleri tehlikeli biçimde noksan bir şekilde anlamaya yol açabilir. TED وينونا: التكلم عن الاحصائيات، والحقائق فقط، بعيداً عن الناس الحقيقيين، يمكن أن يتم فهم الحقائق بطريقة خاطئة.
    Ama konuşmamın vurucu noktası şu ki sadece gerçekleri kontrol etmek yeterli değil. TED لكن الفكرة الأساسية من كلامي هي ان مجرد التدقيق في الحقائق لا يكفي
    Henüz basit insanî gerçekleri korumak için gizeme ihtiyaç duyuyoruz. Open Subtitles ومع ذلك، فإن صون وحفظ الحقائق البشرية الأساسية يتطلب الغموض
    Daha önce, tüm gerçekleri bilmediğimiz için olay terörist saldırıydı. Open Subtitles قبل ذلك، هو كان إرهاباً لأننا لم نكن نملك الحقائق
    Asil ve sadık olmam gerektiğini biliyorum, ama Kral gerçekleri bilmiyor. Open Subtitles أعرف أقصد أن أكون موالي ومطيع لكن الملك لا يعرف الحقائق
    Konuyu açıklayan bir hikayesi var ama gerçekleri nasıl test edeceğimizi bilmiyorum. Open Subtitles لديه قصة قد تفسر هذا إنني لست متأكداً بشأن كيفية أختبار الحقائق
    Nasıl? Daha önce evlendiğine göre tüm gerçekleri biliyor olsa gerek. Open Subtitles فعل ذلك من قبل، لذلك لابُدّ أن في حيازتهِ جميع الحقائق
    Bu yüzden bilim gerçekler ve duygular üzerine kurulu olmalı. TED لكن بالطبع، يجب على العلم أن يعتمد على الحقائق والمنطق؟
    Bürokratlar gerçekler o küçük onay kutucuklarına uymadığında ne yaparlar biliyor musunuz? Open Subtitles أنت تعرف ماذا يفعله البيرقراطيون عند الحقائق أنه لا يلائمهم الصندوق الصغير
    gerçekler yanıltıcı olabilir, söylentiler ise doğru ya da yanlış çoğunlukla açıklayıcı olurlar. Open Subtitles حسناً، الحقائق قد تكون خاطئة، بينما الإشاعات فتحتمل الصّواب والخطأ دوماً تكشف الحقائق
    Gösteri dünyası, basit ve bazen de acımasız gerçeklerle süslenerek yaşayan insanlar. Open Subtitles رجال العروض الذين يعيشون على التأنق السهل و على الحقائق الوحشية احياناً
    Tek yapman gereken, elimizdeki gerçeklerle hepsini bir araya getirmek. Open Subtitles عليكِ فحسب جمعها معاً مع الحقائق التي في مُتناول يديك.
    Bu da benim fikrim. Sizinkinin aksine benimki gerçeklere dayanıyor. Open Subtitles إليك وجهة نظري، وعلى عكسك فوجهة نظري تستند على الحقائق.
    Ama öncelikle, gittiğimiz nokta hakkında birkaç etkileyici gerçek. TED و لكن أولا، بعض الحقائق المدهشة عن المكان الذي سنذهب إليه.
    Birçok kere, ne zaman mühim bir gerçeği insanlarla paylaşmaya kalkıp memnun olacaklarını sansam, tam tersi etki yaptı. TED مرة بعد أخرى، وكلما أردت تشارك بعض الحقائق الكبرى مع متلق يكون أكثر امتنانا، أحصل على رد فعل عكسي.
    En büyük yanılgılardan biri, bilimin sadece gerçeklerden oluşan bir yığın olduğu. TED المفهوم الخاطىء الكبير هو أن العلم مجرد كومة ضخمة قديمة من الحقائق.
    Oralarda Saint John'in İncil'inde bulabileceğimiz gerçeklerin birçoğunu buluruz. TED سوف نجد الكثير من الحقائق فيها التي وجدناها سابقا في انجيل القديس جون.
    doğru, bunlar var ama diğer yönlerini fazla duymadığınız bir Afrika da var. TED هذه الحقائق موجودة على أرض الواقع, هنالك إفريقيا التي لا تسمعون عنها كثيراَ.
    Bu seyahatinizin, canavar hakkında bilgi toplama amaçlı olduğunu duyduk. Open Subtitles لقد سمعنا أن رحلتك الأستكشافية كانت لجمع الحقائق حول الوحش
    Eğer o bilgiler zihninizin ucundaysa, bilerek karar vermek daha kolay olur. TED إذا كان لدينا تلك الحقائق في متناول عقولنا، سوف نتمكن من اتخاذ قرارات مستنيرة.
    Sebebi ne olursa olsun, Jill Randall'ın tıpkı yaşarken olduğu gibi ölürken de gerçeğin peşinde olduğunu söyleyelim. Open Subtitles مهما كانت الحقائق لنقل ان راندال ماتت كما عاشت من اجل البحث عن الحقيقة
    Eskiler sizden varoluşunuzun basit gerçeğini bile sakladı. Open Subtitles بينما أخفى القدماء الحقائق الأساسية حول وجودهم عنكم
    Sırları açığa çıkarırdı başkalarının bulamadığı karanlıktaki doğruları bulabilirdi. Open Subtitles ,التسلل إلى الأسرار, اختراق الظلمة اكتشاف الحقائق التي لم يستطع الأخرون اكتشافها

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد