| Dinle, karşılaştığım zorluk önemli Değil, Doğru olan neyse onu yapacağız. | Open Subtitles | اسمع، لا يهمّ مدى المحنة التي نواجهها نحنُ نداع عن الحقّ |
| Bu mümkün, ama böyle bir risk almamız Doğru değildi. | Open Subtitles | ذلك محتمل، ولكن ليس لدينا الحقّ في أن نخاطر |
| Nihayetinde, o berbat kurabiyelerle mideni mahvetme hakkı da kendi ellerindeydi. | Open Subtitles | على كلّ حال، لك الحقّ في تدمير معدتك بذلك الكعك المريع. |
| Bunu söyleme hakkına Jessica sahipti ama sen gidip söyledin. | Open Subtitles | دانيال كَان لديه الحقّ ليعرف وجيسيكا كَانَ لديها حقّ لإخْباره |
| Kızgınsın. Kızgın olmak hakkın ama bunu düzelteceğim. - Ben-- | Open Subtitles | إنّكَ غاضب ولكَ مطلق الحقّ في ذلك، ولكنّي سأصلح الأمر |
| gerçek şu ki polis senin hakkında bilgi edinmekle daha çok ilgileniyor. | Open Subtitles | الحقّ أنّ الشرطة مهتمّة أكثر بتبيّن المزيد عنك. |
| Hayır, düşünmedin. Düşünmedin! Bu adadan asla ayrılamayacağını bilmeye hakkım olduğunu düşünmedin mi? | Open Subtitles | صحيح، لمْ تعتقد أنّ لي الحقّ بمعرفة أنّك لن تغادر هذه الجزيرة أبداً؟ |
| Evet, olaydan sonra, sizleri öylece bıraktı, ona kızmakta sonuna kadar Haklısın. | Open Subtitles | أجل، بعد كلّ الهراءات التي وضعتكما به فلديكم الحقّ للإستياء منها |
| Jimmy, bazen gerekli olan sadece sevgi dolu bir ilgidir Doğru insandan gelmesi şartıyla. | Open Subtitles | جيمي، أحيانا كلّ تحتاج بعض الإنتباه المحبّ من الحقّ الشخص. |
| Hangisinin Doğru hatun olduğunu, nasıl anlarsın biliyor musun? | Open Subtitles | تَعْرفُ كَمْ أنت يُمْكِنُ أَنْ أخبرْ أي من الحقّ واسع؟ |
| Eğer şu anda birisi Doğru soruları sormazsa bir daha hiç sorulmayabilir. | Open Subtitles | إذا شخص ما لا يسأل يستجوب الحقّ الآن، هم قد لا يصبحوا مسؤولون. |
| Sadece Doğru fırsatı yakalayamadık. | Open Subtitles | نحن فقط مَا إمتلكنَا الحقّ فرصةَ لحد الآن. |
| Doğru insanı alıkoyduğuna emin misin? | Open Subtitles | أطفالي؟ هَلْ أنت متأكّد بأَنْك تَمتلكُ الحقّ شخصَ؟ |
| Bir kadının böyle bir söz vermeye hakkı olmadığını unutmuşum. | Open Subtitles | حتّى نسيت تلك مرأة لم حتى الحقّ في إعطاء الوعود |
| Bu hakkı elde edecek kadar uzun süre kalmadın burada. | Open Subtitles | لم تقضي وقتاً طويلاً بما يكفي هنا لتكتسب ذلك الحقّ |
| Ve ben diyorum ki, bir adam sadece hatalıysa istifa etme hakkına sahiptir. | Open Subtitles | وأرى أنّ للرجل الحقّ لتقديم الإستقـالة إن اعترف بخطئـه |
| Senin arkadaş edinmeye hakkın yok. İhtiyacın da olmadığı gibi. | Open Subtitles | ليس لكَ الحقّ في تكوين صداقات، ولستَ في حاجة لأصدقاء. |
| Kendi fikrimi söylüyorum, ben yalanları Değil, doğruları söyleyen kitapları tercih ederdim. | Open Subtitles | أنا أعتقد بأنّ أفضل الكتب هي التي تفصل بين الحقّ والباطل |
| gerçek bir viking savaşçısı korkularını bıçak gibi bilemeli. | Open Subtitles | أجل، المحارب الاسكندنافيّ الحقّ يشحذ خوفه كما يشحذ نصلًا. |
| Allah'tan, sana para cezası vermeye hakkım var. | Open Subtitles | لكن باللّه، لي الحقّ لإدارة توبيخ تأديبي مالي. |
| Haklısın, hayatımızın neredeyse tek kaydı. | Open Subtitles | الحقّ. هو تقريباً السجل الوحيد حياتِنا سوية. |
| Avukat tutma hakkınız var. | Open Subtitles | تَمتلكُ الحقّ في توكيل مُحامي إذا لم تَستطيعُ ترشيح واحد |
| Ne kadar kırıcı ve saldırgan olabildiğini, ve buna rağmen yine de gerçeği söylediğini düşün. | Open Subtitles | تخيلي كيف يصبح هو دنيئ وشرير وما زالت لا أقول شيء سوى الحقّ. |
| Haklısın, Tabii. | Open Subtitles | الحقّ. بالطبع أنا عَمِلتُ. |
| Kendi kaderimizi seçme hakkımız var. | Open Subtitles | الحقّ في إختيار قدرنا لذا أترى، لانسيوت لدينا أشياء كثيرة نحبها،انت وانا |
| - Catherine bana içinde ne olduğunu söyledi. - Tabi gerçeği söylemişse. | Open Subtitles | قالت كاثرين لي ما كانت فيه إذا هي تقولك الحقّ |
| "Mahkemede vereceğim ifadede gerçekleri ve doğruyu... yalnızca doğruyu söyleyeceğime yemin ederim." | Open Subtitles | أُقسم على أن شهادتى أمام هذه المحكمة ستكون الحقّ كلّ الحق ولا شىء غير الحق |
| Ortaklığımız için bana sağlam bir şey önerdin ama sakın bunun sana adamlarıma hakaret etme hakkını verdiğini sanma. | Open Subtitles | عرضتني جائزة كبيرة أن تجعل شراكتنا نافعة، لكن لا يعتقد لثانية التي تعطيك الحقّ لإهانة ناسي. |