| Burada yaşayan ikizler tıbbi mantar ve ekstaziyi yasal olarak alabiliyorlar. | Open Subtitles | التوائم الذين يعيشون هنا يحصلون وبشكل قانوني على الحبوب المنشطه والمخدّره |
| Şansıma, Burada yaşayan diğer insanlar da yalnız yaşıyor. | Open Subtitles | لحسن الحظ، القوم الآخرين الذين يعيشون هنا أيضا يعيشون لوحدهم |
| Malesef şehre yaklaştıkça, Burada yaşayan o kadar çok insanı etkileyebilirler. | Open Subtitles | و للأسف ، فكلما كانوا أقرب إلى المدينة كلما قد تؤثر على الناس الذين يعيشون هنا |
| Artık Burada yaşayan 4400'ler, benim için paspasın altına anahtar bıraktılar. | Open Subtitles | من الذين يعيشون هنا الآن من الـ4400 تركوا مفتاح لى تحت الحصيرة |
| Madem ki, bu insanlar burada yaşamaktan mutlu, onlara hayırlı olsun, ama, ben daha fazla karışmak istemiyorum. | Open Subtitles | هؤلاء الناس سعداء الذين يعيشون هنا. جيد بالنسبة لهم، ولكن أنا لا ترغب في الحصول على أي أكثر انخراطا. |
| Burada yaşayan bir çok insan bu tür şeylerden uzak dururlar. | Open Subtitles | معظم الناس الذين يعيشون هنا يندفعون من شيء لآخر |
| Burada yaşayan insanlara açıklamak daha zor. | Open Subtitles | انه من الصعب شرح ذلك للناس الذين يعيشون هنا. |
| Ölü sezonda Burada yaşayan bir avuç insanı da. | Open Subtitles | بالإضافة إلى الأشخاص القلّة الذين يعيشون هنا بالعطلات |
| Sıra dışı olmasının sebebi Burada yaşayan 3.000 insanın çoğunlukla yeraltında yaşamasıdır. | Open Subtitles | غريبة لأن الـ 3 آلاف نسمة الذين يعيشون هنا غالبا ما يعيشون تحت الأرض |
| Şu anda Burada yaşayan insanlar, öncelikli olarak yeni apartmanlar alacaklar. | Open Subtitles | الناس الذين يعيشون هنا الآن سيكونوا الأوائل من يحصل على البيوت الجديدة |
| Burada yaşayan üç adamın yerine söylüyorum: | Open Subtitles | بالنيابه عن الرجال الثلاثه الذين يعيشون هنا |
| Burada yaşayan insanlar hakkında şarkılar söylemek bir süreliğine komik olabilir. | Open Subtitles | غناء الأغاني عن الناس الذين يعيشون هنا ذلك سيكون مضحك لفترة من الزمن |
| Burada yaşayan insanlara açıklamak daha zor. | Open Subtitles | انه من الصعب شرح ذلك للناس الذين يعيشون هنا. |
| Biliyor musun, erkek olsaydım, Burada yaşayan pisliklerden biri olsaydım bunun mümkün olduğunu söylerdin. | Open Subtitles | تعرف ماذا؟ لو أني كنت رجلاً أحد هؤلاء التاهفين الذين يعيشون هنا |
| Burada yaşayan insanlara bak. Bu da bir ev. Gördün mü? | Open Subtitles | أنظري لكل الناس الذين يعيشون هنا هذا منزل، أترين؟ |
| Burada yaşayan insanlara haksızlık yapılıyor. | Open Subtitles | هذا ليس عدلًا للناس الذين يعيشون هنا |
| Burada yaşayan insanlar için bu ilaçlara ihtiyacımız var. | Open Subtitles | نحتاج للدواء من أجل الذين يعيشون هنا |
| Burada yaşayan binlerce Müslüman'ın tutuklanıp gözaltına alınmasıyla ilgili, geniş kapsamlı bir öneriden başka bir şey değildi. | Open Subtitles | لم تكن سوى مجرد إقتراح شامل... لإحتجاز آلاف المسلمين الذين يعيشون هنا |
| Yağmur ormanlarındaki yaşamın farklılığı Burada yaşayan insanları farklı şekillerde etkilemekte ve bu durum heyecan verici sonuçlar doğurmakta. | Open Subtitles | الطبيعة المُتنوِّعة للغابات المطرية تؤثر على الاشخاص الذين يعيشون هنا بطرق لا تنتهي وتؤدي في الغالب الى نتائج تخطف الانفاس. |